English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Spanish → Turkish / Igúal

Igúal translate Turkish

53,605 parallel translation
¿ Igual que tu gobierno les robó una generación entera de niños?
Tıpkı senin devletinin çocuklarının bir kuşağını çalması gibi mi?
- Me da igual. ¿ Qué día es?
Saatin kaç olduğu umurumda değil.
- Da igual.
- Önemli değil.
Pasé varios años intentando que el estofado supiese igual que el suyo.
Onun yahnisinin tadını bulmak yıllarımı aldı.
Eres igual a él.
Aynen ona benziyorsun.
Es cuando sabes que algo está mal e igual lo haces.
Günah bir şeyin yanlış olduğunu bile bile yine de yapmandır.
Hice todo igual.
Her şeyi aynen yaptım.
Hablas igual que él.
Aynı onun gibi konuşuyorsun.
Todos ustedes lucen igual.
Hepiniz aynı görünüyorsunuz.
Es igual, no lo tengo.
Olsan bile önemli değil.
Yo era igual que tú.
Bir zamanlar senin gibiydim bende.
Igual que tu hermano.
Kardeşin de öyle.
Eres un psicópata, Jadalla, igual que tu padre.
Sen bir sosyopatsın, Jadalla, tıpkı baban gibi.
Me da igual.
Umrumda değil.
Nunca tiene par Es alguien sin igual
- Nasıl olur bu güzellik Ve zekilik ve yüreklilik
Al igual que los militares, hacemos todo lo posible para minimizar los daños colaterales.
Minimum sivil zayiat vermeye çalışıyoruz.
Cuando tú y yo pensamos igual... aún no hay nada que no hayamos sido capaces de lograr.
Fikir birliği ettiğimizde başaramayacağımız hiçbir şey yok.
Tiene confianza en su plan... al igual que yo.
Planına güveni tam. Benim de öyle.
Era igual a ella.
Aynı onun gibiydi.
Igual que muchas instituciones,
Bizim kurumlarımızda olduğu gibi
Era igual a ella.
/ Aynı onun gibiydi.
Es decir que, en cierto modo, es igual.
İkimiz de bir nevi aynı yerdeyiz desene.
Pero amo Kenia, igual que su hijo.
Aynı oğlunuz gibi, ben de Kenya'yı seviyorum.
Es igual.
Umurumda değil.
la de querer ser y hacer todo igual que un ícono heteronormativo como Burt Lancaster sabiendo que no era posible.
Burt Lancaster gibi hetero normlara uygun bir ikon gibi olup onun yaptıklarını yapmak istemek ama bunun mümkün olmadığını bilmek.
Igual que la aduana.
Aynı ulaşım güvenliği gibi.
Y sé que tú sientes igual.
Aynı şeyi hissettiğini biliyorum.
Y está descubriendo su vida, igual que tú.
O da senin gibi hayatı keşfediyor.
No. Pero lo hice igual.
Yoktu ama yaptım.
- Igual aquí.
- Aynı yer.
Igual que los otros muchachos impulsivos.
Diğer deli fişek tipler gibi.
Todo lo que hacemos aquí es igual a lo que ustedes hacen allá.
ISS'te yaptığımız her şey dünyada yaptıklarınız gibi.
Igual Hugh no se ducha.
Ama gerek yok. Zaten Hugh duş filan almıyor.
Bueno, ¿ cómo demonios se supone que voy a distinguirlos? Todos visten igual.
Ne bileyim kim, hepsi aynı şeyi giymiyor mu?
Estaremos igual que nosotros.
Eskisi gibi olacağız.
Yo también era joven en un punto, al igual que Amit.
Bir zamanlar ben de Amit gibi gençtim.
O bien, al igual que mi hermano toda la ciudad se quemará.
Yoksa tıpkı kardeşim gibi bütün şehri yakarım.
Está igual.
Aynı.
Ha dejado todo igual, todavía me trata como si tuviera 16 años.
Her şey aynı, bana 16 yaşındaymışım gibi davranıyor.
Nunca viste un negro igual.
Daha önce böyle bir siyah görmemişsindir.
Igual podrías venir a pasar el rato.
Yine de gelip takılabilirsin.
¿ Trabajas para Alterplex, igual que ella?
Sen de onun gibi Alterplex için mi çalışıyorsun?
Da igual.
Neyse ya.
Al igual que viajar en el tiempo, pero aquí está.
Zaman yolculuğu da öyle ama işte buradasın.
También maté a vagabundos y pillos callejeros en igual medida.
Serseri ve sokak çocuklarını da aynı şekilde öldürdüm.
Deshazte del kimono... igual prefieres no echar abajo las paredes.
Kimonodan kurtul, o zaman evi harabeye çevirmezsin.
Gracias igual.
Yine de teklifin için teşekkür ederim.
Igual que la lombriz de tierra, claro, pero...
Tabii solucanlar da öyle ama...
Pero igual que ese sobre va dirigido a mí, esas palabras tienen que estar dirigidas a mí. ¡ Seguro!
Ama tıpkı mektubun bana gönderilmesi gibi bu kelimeler de bana hitap ediyor. Öyle olmalı.
Igual que el agujero que deja el perder a tu marido.
Tıpkı bir eş kaybetmenin bıraktığı devasa boşluk gibi.
Y aparecía en tu vida sin previo aviso y luego desaparecía igual de rápido.
Hayatında bir anda karşına çıkar sonra da bir anda yok olurdu.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]