Translate.vc / Spanish → Turkish / Individual
Individual translate Turkish
801 parallel translation
Pero, ¿ puede conseguirlo la iniciativa individual?
Ama kişisel olarak nasıl üstesinden gelebiliriz?
Una historia sobre la industria, la iniciativa individual y la cruzada humana en busca de la felicidad.
Endüstri ve özel teşebbüsün hikayesi. İnsanlık, mutlu olmak için mücaadele veriyor.
Yo diría bien claro que quiero una habitación individual.
Derdim ki... Tek kişilik oda, lütfen.
Será el mayor monopolio individual del mundo si somos listos.
Aklımızı kullanırsak, dünyanın en büyük tekeli haline geliriz.
El contrabando de licor ya no es un esfuerzo individual sino un gran negocio, con grandes coaliciones y sociedades.
İçki kaçakçılığı ufak, bireysel çabalardan büyük şirketlere dönüşmüştü, geniş örgütler kullanarak.
En ellos, el egoísmo individual no tiende... a la consecusión de altas metas comunes.
Onlarda birey, yüksek ortak amaçların hizmetinde değildir.
¿ Cree que fue la mafia la que acabó con Barrow? ¿ O un trabajo individual?
Sence Barrow'u haklayan çete miydi, yoksa tek bir kişi mi?
Nuestro país debe ser hoy lo que siempre ha sido :... la fortaleza de la iniciativa individual... la tierra de la oportunidad sin límites para todos.
Ülkemiz, her zaman olduğu gibi bugün de, bireysel özgürlükler kalesi ve sınırsız fırsatlar ülkesi olmaya devam etmeli.
Lo individual contra lo colectivo.
Birey, birliğe karşı.
El matrimonio es por el bienestar individual y el bien social.
Evlilik bireylerin ve toplumun hayrınadır.
¿ Podría ocupar una habitación individual?
Refakatçi kalabileceğimiz bir odanız var mı peki?
Individual y solitario. Un hombre con ideas propias.
Bireysel ve yalnız, sadece kendini düşünen biri.
Lo acuchillaron en un compartimiento individual.
Kompartımanında bıçaklanmış. Orası, evet, tam orası.
¿ Qué es? ¿ Un partido individual mixto?
Bu ne, karışık tekler mi?
Es un ascensor individual.
Asansör.
¿ Duermen en cama de matrimonio o individual?
Sen ve karın iki kişilik yatakta mı yoksa ayrı yataklarda mı yatıyorsunuz?
En las dos ; ella en una individual y yo en una de matrimonio.
Her ikisinde de. Onun ayrı yatağı var. Ben çift kişilik yatakta uyurum.
Pero ellos están muy por detrás de los novelistas por ignorar la descomposición y agotamiento de la expresión individual de nuestro tiempo, ellos ignoran que el arte de la pasividad murió y esta enterrado.
Bunlar, romancılardan daha da geri kalmışlardır çünkü zamanımızdaki bireysel ifadenin bozuluşu ve tükenişinden, edilgenlik sanatlarının... artık sona vardığından bihaberdirler.
Fuera de Su tiempo eterno Dios elige Su momento para ofrecer la alianza más perfecta a cada alma individual.
Tanrı her bireye kusursuz bütünlük için... şans vereceği zamanı kendisi seçer.
Los eventos que ocurren en nuestra existencia individual tal como está organizada, los que realmente nos conciernen y requieren nuestra participación, son precisamente los que no merecen más que nuestra indiferencia como espectadores distantes y aburridos. Indiferentes.
Genel olarak... şu anda kurulmuş olan bireysel varoluşumuzda meydana gelen olaylar, bizi gerçekten ilgilendiren ve katılımımızı gerektiren olaylar... genellikle kayıtsızlığımızdan başka bir şey hak etmezler,... ilgisiz ve sıkılmış izleyicilere göre.
¿ Quién le dio derecho a su paz individual?
Sana özel bir barış yapma hakkını kim verdi?
Lo indignante de la guerra es que priva a un hombre de su combate... individual.
Savaşın... insanı en çok öfkelendiren yanı kişisel kavgaya yer bırakmaması.
Su combate individual. Conquistar totalmente a una mujer por persuasión a distancia.
Büyük savaşa katıldığı halde ona eşit olan küçük savaşını, kişisel kavgasını da verdi..... ve uzaktan, ikna yoluyla bir kadını bütünüyle ele geçirdi.
Cuidado individual, dará buena impresión.
Özel ilgi... İyi bir izlenim oluşturur.
Una ventisca individual y en pleno verano.
Bir ev tipisi Hem de temmuzda.
Como psicólogo, Thomas tiendes a no ver más allá de lo individual.
Bir psikolog olduğun için Thomas, kendini tek bir bireye ve onun düşündüklerine fazla kaptırıyorsun.
Pero seguramente, ¿ debe uno hacer distinciones entre...? El terrateniente individual... y la iglesia de Dios?
Ama muhakkak ki tanrının kilisesi ile özel mülk sahipleri arasındaki fark, ayırt edilmeli.
Podríamos hacer terapia de grupo e individual cuando fuera necesario.
Grup terapisi başlatabiliriz diye düşündüm ve gerekirse kişisel danışma seansları.
¿ En función de su juicio personal como ser humano individual?
Tek bir kişi olduğu halde, kendi kişisel yargısına dayanarak mı?
Descenso individual a la meseta Sayo al Norte del Crater.
Kraterin kuzeyine Sayo platosuna bireysel iniş gerçekleşti
Descenso individual a Meseta Sayo Norte del Crater.
Çukur'un kuzeyindeki Sayo Ovası'na teker teker bırakılıyor.
Esta es la consecuencia de una decisión individual tomada a la ligera sin tener en cuenta la restricción de la acción ni respetar las decisiones del Comité Central.
Bunlar, eylemin kısıtlamalarını ya da merkez komite tarafından alınan kararlara saygı duyulmadan iyice düşünülmeden alınmış bireysel bir kararın sonuçları.
A la desaparición del hombre individual a la muerte de la elección, a la uniformidad a una mortal debilidad del estado que no tiene contacto con el individuo, pero que es impenetrable.
Bireyselliğin yok oluşuna seçeneklerin tükenişine, tekbiçimliliğe bireyle hiçbir bağlantısı olmayan, ama zaptedilemez durumdaki ölümcül bir güçsüzlüğe.
- No, una individual grande.
- Hayır, geniş tek kişilik.
- ¿ Una individual grande?
- Geniş tek kişilik?
Tienen una larga trayectoria individual, mayor de la que creemos.
Bireysel olarak ummadığımız kadar ilerleme kaydettiler.
- ¿ Individual o doble?
- Tek kişilik mi çift kişilik mi?
Una habitación individual, para mí.
- Tek kişilik, sadece benim için.
Tengo una habitación individual.
- Tek kişilik bir oda tuttum.
Soy muy liberal. Soy partidario de la libertad individual.
Çok liberalim, bireysel özgürlüklere ve insanların
Pensamos que era un comportamiento errático, individual.
Bunların sadece bireysel, hatalı davranışlar olduğunu düşünmüştüm.
- Una habitación individual.
- Tek kişilik.
Al entrenarlo se insiste en supervivencia individual.
Eğitimde, değişen koşullar altında hayatta kalma vurgulanmaktadır.
Sr. Bass, he sido entrenado en el hábito de comer cada día individual.
Bay Bass, ben her gün yemek yeme alışkanlığı edinmiş biriyim.
" La ética individual ha muerto.
" Kişisel ahlak anlayışı öldü.
¡ Ah! El problema del futuro ya no es individual.
Geleceği bireyler şekillendirmiyor.
- Contéstame a esto : Por qué no jugaba Jocasta un individual con el flan mientras Ud...
- Öyleyse yanıt verin neden Jocasta pelteyle karşılıklı oynamadı?
¿ Y del amor individual?
Peki ya kişisel sevgi?
El Führer sentía que dichos matrimonios estaban condenados desde el principio, tanto en términos de felicidad individual como de pureza racial.
Führer, hem bireysel mutluluktan hem de ırksal saflıktan dolayı böyle izdivaçların daha başından hüsran olduğunu söylüyordu.
Y era el espía más individual que he conocido.
Aynı zamanda eşsiz bir casustu.
Cuando la aristocracia del ejército alemán no puede ni siquiera volar una habitación individual en un momento dado, nos merecemos perder. sé, he oído.
- Biliyorum.