Translate.vc / Spanish → Turkish / Intento
Intento translate Turkish
21,463 parallel translation
Eso intento, pero hay mucha sangre.
Deniyorum... Çok fazla kan var!
Lo intento.
- Yapmaya çalışıyorum.
Lo intento, pero por lo general huyen demasiado rápido.
Deniyorum. Ama genelde çok hızlı koşuyorlar.
Intento maximizar mi tiempo libre.
Boş zamanımı iyi değerlendirmeye çalışıyorum.
No intento esconder eso.
Bunu gizlemeye çalışmıyorum.
No intento atraparos.
Sizi tuzağa düşürmeye de çalışmıyorum.
Solo intento ser un amigo.
Arkadaşın olmaya çalışıyorum.
Le hemos encontrado suficiente droga encima como para suponer intento de distribuir, pero dile a Patrice que está haciendo un buen trabajo con tu sensibilidad racial.
Cesette satma niyetinde olduğunu düşündürecek miktarda uyuşturucu bulduk. Ama Patrice'e söyleyin, size çok iyi bir duyarlılık eğitimi veriyor.
Lo máximo que aceptamos es homicidio y posesión con intento de distribución, todas las sentencias se cumplirán a la vez.
Kasıtsız cinayet ve dağıtma niyetiyle uyuşturucu bulundurmayı kabul ediyoruz. Ceza eş zamanlı çekilecek. Hepsi bu kadar.
Solo intento determinar la logística aquí, ¿ está bien?
- Ben mantığıma uydurmaya çalışıyorum.
No intento justificar su comportamiento, pero la ha pasado mal.
Davranışlarına bahane üretmeye çalışmıyorum ama zor günler geçirdi.
Este es otro descarado intento del D.D.A. Rosen para retrasar más la corte con.. irrelevante
- Kanıtlayamaz. Besbelli bu Savcı Rosen'ın duruşmayı bir kez daha ertelemek için bulduğu alakasız...
¿ Fue este tiroteo un intento para vengarse de las fuerzas de la ley? No-No tengo idea.
Bu kurşunlama emniyet güçlerinden intikam almaya yönelik miydi?
Intento ayudarte.
Sana yardım etmeye çalışıyorum.
Intento darte visibilidad.
Ne olduğunu görmeye çalışıyorum.
E intento enmendar las cosas contigo.
- Hatamı telafi etmek istiyorum.
- ¡ Lo intento!
- Deniyorum!
Bien, haré el intento.
Tamam, bir düşünelim.
Lo estoy intentando... Lo intento...
Deniyorum...
sin morir en el intento. ¿ Luego qué?
Tabi arada öldürülmeden. Mm-hmm. Sonra ne olacak?
- Si lo intento, ¿ me dirás lo de Gwen?
Oh. Eğer bunu denersem, bana Gwen'den bahsedecek misin? Anlaştık.
Señor, ¿ Por qué ese comentario del gobernador : "No tienes por que preocuparte" no debería ser interpretado como... un intento de animar a un buen amigo?
Vali beyin "Bu konuda endişelenmene gerek yok." cevabı neden yakın bir arkadaşın teselli çabası olarak yorumlanmasın?
Intento que mis víctimas vean su peor pesadilla.
Kurbanlarıma en kötü kabuslarını göstermeye çalışırım.
Intento salvarte la vida.
Hayatını kurtarmaya çalışıyorum.
Tres fugas más de prisión en tres estados distintos... todas organizadas por los compañeros de Rawdon después del intento de explosión.
3 farklı eyalette 3 kaçış daha, hepsi de Rawdon'ın son bombalama teşebbüsündeki ortaklarının işi.
Solo intento ayudar.
Ben sadece yardımcı olmaya çalışıyorum.
Menudo intento.
O ne cümle öyle?
Sí, nuestro intento a larga distancia fue un fallo garrafal, así que...
Evet, uzun mesafe girişimimiz fiyaskoyla sonuçlanmıştı, yani...
Intento comprenderlo.
Anlamaya çalışıyorum.
Eso es lo que intento hacer.
Benim de yapmaya çalıştığım şey bu zaten.
- Lo siento, solo intento ayudar.
- Üzgünüm. Yardım etmeye çalışıyorum.
Sí, solo intento averiguar qué hacen esos medicamentos.
Evet, bu ilaçlar neye yarıyor, çözmeye çalışıyorum.
Pues intento averiguarlo, en realidad.
Aslında, ben de bunu belirlemeye çalışıyorum.
Adicionalmente, he ascendido al ejército de la Guardia Nacional a la condición de activo y los he colocado bajo el control de los líderes locales en un intento por sofocar los disturbios en los Cinco Territorios.
Buna ek olarak Kara Kuvvetleri Milli Muhafız Teşkilatını aktif hale getirip Beş Bölgedeki isyanları bastırmak amacıyla onları yerel liderlerin kontrolü altına soktum.
Intento de asesinato de un líder extranjero.
"Yabancı bir lideri öldürmeye kalkışma."
Lo que digo es que no importa lo mucho que lo intento, no puedo encontrar a Rene por ninguna parte.
Demek istediğim, ne kadar uğraşırsam uğraşayım Rene'yi hiçbir yerde bulamıyorum.
Buen intento, amigo, pero ni se te ocurra abandonarnos ahora.
İyi denemeydi, dostum ama bizi yarı yolda bırakamazsın.
Buen intento.
Güzel deneme.
Lo intento. Lo...
Çabalıyorum.
Lo intento.
Çabalıyorum.
Claro, cuando intento tener sexo en la cocina, siempre está en medio, pero ahora...
Tabii, mutfakta seks yapmaya kalksam sürekli ayak altında dolaşır ama şimdi...
Toma, buen intento, terroristas.
Koyduk mu çocuğu, iyi denemeydi teröristler.
¿ Qué crees que intento hacer?
- Ne yapıyorum sanıyorsun?
Renard puede acusar a Nick por agresión o intento de asesinato.
Renard saldırı ya da cinayete teşebbüsle Nick'i suçlayabilir.
Solo fue un triste y patético intento para conseguir atención.
Bu sadece ilgi görmek için kötü bir denemeydi.
Sí, buen intento.
Evet, iyi denemeydi.
Lo intento.
Olmaya çalışıyorum.
- Solo intento ayudar, ¿ vale?
- yardımcı olmaya çalışıyorum, tamam?
Sí, bueno, ella siempre está enfadada contigo, ¿ y no se supone que lo que intento es hacerte sentir mejor?
Evet, aslında, sana her zaman kızgın, ayrıca bilmeni isterim ki burada seni rahatlatmaya çalışmıyorum.
Buen intento.
İyi deneme.
Intento compensarlos.
Telafi etmeye çalışıyorum.