English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Spanish → Turkish / Irregular

Irregular translate Turkish

651 parallel translation
Esto es de lo más irregular.
Bu hiç uygun değil.
- Pero el ritmo es irregular.
- Ama ritm yetersiz.
Dejó una mancha irregular en eI delantal que sólo podría haberse hecho con una vara como esta.
Elbise üzerinde düzensiz bir leke bırakmış. Ki bu, yalnızca böyle bir soba maşasıyla yapılabilirdi.
Los campos de Illinois... el suelo irregular de Kansas... los largos surcos del oeste.
Illinois'in tarlalarına, Kansas'ın verimli ovalarına, Batı'nın uzun yollarına.
Hemos estudiado miles de casos y rechazado los de salud irregular y quien tuviera amigos contra el proyecto.
Binlercesine baktım. Sağlığı elverişli olmayan ve gitmesini istemeyen birileri olan kim varsa reddettim.
Es muy impresionante la primera vez que te enfrentas al fuego me gustaría poder aconsejarle pero eso sería altamente irregular
İlk kez ateş ederken insan epey gerilir. Keşke bunu O'na söyleyebilseydim. Ama bu pek hoş olmazdı.
¡ Este procedimiento es irregular!
Bu, tamamen anormal bir prosedür.
Es irregular ahora.
Şu an düzensiz.
Caballeros, es altamente irregular.
Beyler, bu yaptığımız fazlasıyla uygunsuz.
¡ Eso es totalmente irregular!
- Bu kural dışı!
Es totalmente irregular.
Bu tamamiyle kural dışı.
Esto es un tanto irregular, Sr. Miller.
Bu biraz usulsüz bir durum Bay Miller.
Todo es irregular en este tribunal.
Bu küçük mahkemede her şey usulsüz.
Todo esto es muy irregular.
Doğrusu bu pek normal değil.
Su nido parecerá irregular en cuanto a su diseño... pero cada ramita y cada pajita... están colocadas científicamente para soportar el peso de...
Yuvası gelişigüzel tasarlanmış gibi görünür. Ama her çöp ve çalı bilimsel olarak yerleştirilmiştir. Yuvası hemen her şeye karşı dayanıklıdır.
No para una oblonga, sino para una irregular, algo... Algo así... ¿ Sabe?
Dikdörtgen değil, şöyle şöyle bir şey.
Pues, esto es muy irregular.
biraz düzensiz.
- Sería algo un poco irregular...
İzin almadan bağlamak...
Pulso rápido, respiración difícil e irregular.
Hızlı nabız, istikrarsız ve zor nefes alma.
- Porque es irregular no saber nada de un agente a nuestro servicio.
- Çünkü kim olduğunu bilmediğimiz bir ajanı kendi emrimizde çalıştırmamız mantıksız.
- ¡ Este procedimiento es irregular!
Bu hiç alışılagelmiş bir şey değil.
Y diré más, Capitán von Tarlenheim... encuentro su intrusión de lo más irregular.
Ve ayrıca Kaptan von Tarlenheim içeri bu şekilde girmenizi yakışıksız buluyorum.
Es algo irregular.
Çok imkansız.
Todo esto es muy irregular.
Bu tamamen kuraldışı.
Esto es muy irregular, señor..
- Bu, pek alışıldık bir durum değil, Memur Bey.
Señoría, protesto, esto es irregular y es un vodevil que es intrínsecamente peligroso para cada...
Sayın Yargıç, bu ucuz ve son derecede kurallara aykırı tehlikeler içeren oyuna itiraz ediyorum.
Es un río sin navegación alguna, siempre vacío, por su curso irregular y sus bancos de arena.
Ulaştırmaya elverişli olmayan bir ırmak. Her zaman boş,... akışı düzensiz, kıyıları kumsal olduğundan.
Señor, ¿ no es un poco irregular?
Ama efendim, biraz sıradışı olmaz mı?
- ¿ Hay algo irregular?
- Olağan dışı bir şey mi var?
Debes entender que eso es muy irregular.
Bunun sıra dışı bir şey olduğunu anlamalısınız.
El camino es un poco irregular.
Bu yol biraz engebeli.
Ninguna libertad, paga irregular y comida que ni las ratas tocarían.
Özgürlük yok, düzensiz maaş ve farelerin bile dokunmayacağı yemek.
Velocidad excesiva y adelantamiento irregular.
aşırı hız ve hatalı sollama.
De acuerdo, es de lo más irregular, pero muy bien.
Sıra dışı bir durum ama öyle olsun.
El racionamiento era irregular.
Tayınlar düzensizdi.
Saludos del comandante Amos Dundee, caballería irregular de EE UU.
Birleşik Devletler süvarilerinden Binbaşι Amos Dundee iyi dileklerini sunar.
De una parte está el cráneo regular, de la otra el irregular. El primero es nórdico, el otro no.
Bir elinde asil, diğer elinde asil olmayan bir kafatası tutuyor.
Aquí está el cráneo irregular de Alexander Sergueievich Pushkin, eslavo con sangre africana.
Ve bu asil olmayan bir kafa. Alexander Pushkin, bir Slav. Veya Leo Tolstoy.
También el cráneo de León Tolstoi es irregular.
Asil olmayan bir kafatasına sahip.
También Einstein tiene el cráneo muy irregular.
Hiç bir şekilde asil olmayan bir kafa tasına ise Einstein sahip. Bu açıkça ortada.
Y la limpieza se inició. Aquellos con el cráneo irregular, que intuyeron el peligro y dejaron el país, lograron salvarse.
Almanya kendisini asil olmayan kafataslarından kurtarmaya başlıyordu.
Es irregular, pero hay bastante agua al final de cada día.
Yolu uzatır, fakat tatlı su vardır, her yürüyüş gününün sonunda bolca su bulabiliriz.
En el primer piso hay un rastro irregular de manchas de sangre desde la puerta de servicio trasera hasta tres metros de la ventana frontal.
Zemin katta, arka servis kapısından ön pencereye kadar 3 metre boyunca düzensiz kan lekeleri var.
Era diabético, irregular utilizando insulina. Tuvo dos problemas de cetoacidosis el año pasado.
Şekeri varmış ve ensülin yüzünden tutarsızmış.
Pronto, junto a ondas lentas de amplitud irregular, vemos aparecer cortas series de ondas de una gran frecuencia, llamadas el "huso del sueño".
Yakında, farklı büyüklüklerde olan yavaş dalgalar zamanla kısa zamanlı yüksek frekanslı dalgalar olacak... ve biz buna "sınır uykusu" diyoruz.
- Parece tener forma irregular... unos 800.000 kilómetros de ancho... y la mitad de profundidad. -? Lecturas?
- Okumalar?
Ese objeto de forma irregular en la parte superior del núcleo... emana considerable actividad eléctrica.
Merkezdeki şu biçimsiz nesnede... elektriksel aktivite saptıyoruz.
La ciudad era un terreno irregular marcada por profundos barrancos.
Bütün bir şehir derin vadilerle oyulmuş dağlık bir zeminde uzanıyordu.
Esto es totalmente irregular y apesta.
Bu karar kesinlikle düşüncesiz ve kötü kokan bir karar.
Es muy irregular, sr.
Başkan.
Eso es algo muy irregular.
- Düzeni bozar, biliyorsunuz?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]