Translate.vc / Spanish → Turkish / Isabel
Isabel translate Turkish
2,731 parallel translation
Isabel.
Isabel.
Golpéalo, y vamos a ver a Isabel.
Vur ona, sonra Isabel'i görmeye gidelim.
- Puedes quedarte, isabel.
- Evet. Kalsana, Isabelle.
Esto es un negocio, isabel.
Bu bir iş, Isabelle.
- No es muy inteligente, isabel.
- Hiç akkılıca değil, Isabelle.
Isabel, embarazada de San Juan Bautista sintió el poder de esta asombrosa mujer.
Aziz John'a hamile olan Elizabeth... bu muhteşem kadının kudretini hissetmişti.
Fue Isabel, con su fe absoluta quien le dio a María el valor que le hacía falta.
Elizabeth ve mutlak inancı sayesinde... Meryem eksikliğini duyduğu cesarete kavuştu.
¡ Acabo de ponerme un poco de aceite! Relajate, Isabel.
- Sakin ol., Isabelle, şaka yaptım.
Emilie, isabel.
Emilie, Isabelle...
Y gracias a isabel, que lo organizado todo para darme esta bonita sorpresa
Isabelle'teşekkür ederim.
- Isabel.
- Isobella...
Prima de la Reina Isabel.
Kraliçe Isabella'nın kuzeni.
Dispárale Isabel. ¡ Dispárale ahora!
Vur onu, Isabel. Hemen vur onu!
Perdóname, ¡ Isabel!
Afedersin, Isabel!
Soy la Marshal Isabel...
Ben, şerif yardımcısı, Marshal Isabel.
Royce se escapa a Donaris, e Isabel obtiene su venganza.
Royce, Donaris'i ele verdi ve Isabel intikamını aldı.
Su nombre es Isabel Sanchez.
Kızın adı Isabel Sanchez.
Su nombre definitivamente es Isabel.
Adı kesinlikle Isabel.
- Isabel. Sanchez.
- Isabel, Sanchez.
- ¿ Has visto a Isabel?
- Kimse Isabel'i gördü mü?
Isabel, hola.
Isabel, selam.
Mira, Isabel, mi entrenador de baloncesto ni siquiera se sabía mi nombre antes de todo esto y eso que yo era el administrador del equipo.
Isabel, bak, basketbol koçum bütün bunlardan önce ismimi bile bilmezdi. Ve ben takım yöneticisiydim.
Isabel, espera.
Isabel, bekle.
Isabel no ha llorado desde que el médico le dio en el culo.
Isabel, doktor poposunu tokatladığından beri ağlamadı.
Así que o me dices dónde puedo encontrar a Lisa, o le diré a Isabel que mire en tu armario especial.
Yani, Lisa'yı da nerede bulacağımı söyleyeceksin ya da Isabel'den gelip senin özel dolabına bakmasını isteyeceğim.
Isabel manda su amor.
Isabel, selam söylüyor.
Nos mudamos de vuelta a Rosewood, Isabel, Kate y yo.
Rosewood'a geri dönüyoruz. Ben, Isabel, Kate.
Sí, mi padre e Isabel se casaron, y ahora buscan una casa en Rosewood.
Babam ve Isabel evlendi ve şimdi Rosewood'da ev arıyorlar.
Él está enfadado, Isabel está enfadada...
O da Isabel de kızgın.
Yo, Isabel, Kate.
Ben, Isabel, Kate.
- Yo, Isabel y Kate.
- Ben, Isabel, ve Kate.
pero si no tomamos la iniciativa, vamos a ser las que quedemos fatal.
Isabel ile aynı yerde süper markete gitmek fikri gibi, ama eğer biz doğru olanı yapmazsak, sonra çöplerin arasında kalan biz olacağız.
Sal, el tío abuelo de Isabel, dice que suele estar en un club de Coral Gables.
Isabel'in harika amcası Sal, Coral Gables'te bir klüpte takıldığını söylüyor.
Isabel, te presento al Inspector Henry Coleman.
Isabel, Dedektif Henry Coleman'la tanış.
Soy la Agente Marshal Isabel Zambada.
Ben şerif yardımcısı Polis Isabel Zambada.
Echaré de menos ayudarte, Isabel.
Sana yardım etmeyi özleyeceğim, Isabel.
Isabel dijo que el ladrón vino a través de estos arbustos de aquí.
Isabel, soyguncunun şu çalıların arasından geldiğini söyledi.
Isabel vino a preguntarme si estabas celoso por ella y Frank.
Isabel, gelip bana Frank'le ikisi konusunda kıskançlık yapıp yapmadığını sordu.
Además, Isabel y yo no tenemos esa clase de relación.
Ekstra olarak, ben ve Isabel... Bir tür ilişki değil.
Además, Frank significa algo para Isabel.
Ayrıca, Frank, Isabel'e bir anlam ifade ediyor.
¿ Dejaste los calcetines porque el pitcher se está acostando con Isabel?
Atıcı, Isabel'le yattığı için mi bıraktık çorapları?
Quizás es Isabel.
Belki de Isabel.
En el futuro, Isabel, antes de apuntarle a alguien, quizá quieras oler la fruta podrida bajo tu árbol familiar.
İleride, Isabel, parmağını sallamadan önce,... yasak meyveyi ailenden birisinin yiyip yemediğini düşün önce.
Isabel tiene a todos los alguaciles del país buscándote.
Isabel, biriminin ülkedeki her polisini senin için harekete geçirdi.
Necesitamos a Isabel.
Isabel lazım bize.
Si no deja de buscar, van a arruinar la carrera de Isabel, destruir la vida de Hosgin, arrojar a Willa en la cárcel para siempre, y hacerle algo horrible a mi familia.
Eğer aramayı bırakmazsam, Isabel'in kariyerini mahvedecekler. Hodgins'in hayatını kaydıracaklar, Willa'yı müebbetle hapse attıracaklar. Ben de aileme korkunç bir şey yapmış olacağım.
Pero estoy con Isabel en esta.
Ama bu sefer Isabel'e katılıyorum.
bien Isabel, tu serás la órbita geosíncrona sobre el ecuador
Isabel, sen Ekvator'un üstündeki jeosenkron yörüngesindesin.
Ahora chocas contra Isabel.
Şimdi Isabel'e çarpıyorsun.
Isabel no puede venir.
Isabel gelemiyor.
No estoy precisamente deseando encontrarme a Isabel en el supermercado,
Ben de tam olarak bu konuya sıcak bakmıyorum.