Translate.vc / Spanish → Turkish / Istanbul
Istanbul translate Turkish
949 parallel translation
¿ Fue en Estambul?
Bu Istanbul'da mi oldu?
Lo rastreé hasta la casa de un general ruso, un tal Kemidov, en un suburbio de Estambul.
Izini Istanbul yakinlarinda yasayan... IKemidov adli bir Rus generalin evine kadar sürdüm.
¿ Qué sugieres... que nos quedemos aquí llorando e insultándonos... o que vayamos a Estambul?
Sizce burada durup... aglasarak birbirimizi asagilamali miyiz... yoksa Istanbul'a mi gitmeliyiz?
Nos despedimos de usted, señor, a no ser que desee participar en la expedición a Estambul.
Artik sizinle vedalasalim. Tabii Istanbul seferi için bize katilmak istiyorsaniz o baska.
¿ Constantinopla?
İstanbul? - Hayır.
- ¿ No ha estado nunca en Constantinopla?
- İstanbul'a hiç gitmediniz mi?
Entonces déjeme decirle que Venecia no se puede comparar con Constantinopla.
O zaman Venediğin, İstanbul'un yanına bile yaklaşamayacağını söyleyeyim.
En Constantinopla al menos tiene calles, sultanes, pachás, turbantes...
İstanbul'da en azından sokaklar, sultanlar... paşalar, sarıklar var...
Bueno, Constantinopla.
Evet, İstanbul.
Es miembro de la embajada en Estambul.
İstanbul'daki elçilikte.
Si encontras esta carta si alguna vez la recibes quiero que creas cada palabra y trates de entender que todo comenzó la noche en que llegamos a Estambul. "
Bu mektup üzerimde bulunur, ya da sana ulaşacak olursa her kelimesine inanmanı ve anlamaya çalışmanı istiyorum. Her şey, İstanbul'a vardığımız o gece başladı. "
S. Kopeikin.
İstanbul temsilcisi S. Kopeikin.
No quiero dejar Estambul conjaqueca.
İstanbul'dan baş ağrısıyla ayrılmayı istemem.
En Pazary Cía., Estambul.
Pazar ve Ortakları, İstanbul.
H-A-K-I, de Estambul, que tengo problemas. - ¿ Eso es todo?
Ona söyle, Albay Haki'ye desin ki H-A-K-İ, İstanbul'da başım belada.
Voló conmigo desde Estambul.
Alımlı bir bey, İstanbul'dan birlikte geldik.
Es cierto. Vengo a Estambul para un pequeño descanso.
İstanbul'a dinleneyim diye gelmiştim.
Él vio el cadáver de Dimitrios en Estambul. Y sintió curiosidad por él.
İstanbul'da Dimitrios'un cesedini gördü ve merak etti.
Y el pobre Dimitrios nos fue arrebatado en Estambul ¿ No?
Zavallı Dimitrios'u İstanbul'da kaybettik, değil mi?
Y usted tambien procede de Estambul ¿ No?
Siz de İstanbul'dan geldiniz, değil mi?
Creí que se marchaba. Buenas noches. Estambul, Estambul, Esmirna, 1922, Sofia.
İstanbul, İstanbul, İzmir, 1922, Sofya.
Bien, la primera vez que escuché hablar sobre Dimitrios, en Estambul,... fue al Coronel Haki.
Dimitrios'un adını ilk defa İstanbul'da Albay Hakkı'dan duydum.
Cuando estuve en Estambul, escuché cosas muy interesantes acerca del fin de esos contrabandistas.
Peters çok daha hoş bir isim. İstanbul'dayken, bu kaçakçıların akıbetini öğrendim.
A quien vio en el depósito de cadáveres en Estambul... fue a Gulus tras tratar de poner en práctica ciertas ideas contra Dimitrios.
İstanbul Morgunda gördüğünüz, Bay Leyden Dimitrios'u kendi başına ortadan kaldırmaya yeltenen Gullus idi.
Dimitrios lo llevó a un crucero en Estambul.
Dimitrios onu gemiyle İstanbul'a götürdü.
Decidí encontrarme con él en Estambul,... pero para cuando llegué ya era tarde.
Onu İstanbul'da karşılayayım dedim, ama oraya vardığımda geç kalmıştım.
Ud, sólo puede probar que el hombre que enterraron en Estambul no es Dimitrios.
İstanbul'da gömülen kişinin Dimitrios olmadığını tek siz kanıtlayabilirsiniz.
estambul, Atenas, EI Cairo...
İstanbul'a, Atina'ya, Kahire'ye.
Constantinopla me iba más.
Bana her zaman İstanbul daha cazip gelmiştir.
De Constantinopla o El Cairo.
İstanbul ya da Kahire.
Colin Travers, agente especial de contra espionaje británico salió de Londres la mañana siguiente con destino a Estambul.
İngiliz Karşı İstihbarat özel ajanı Colin Travers ertesi sabah İstanbul bağlantılı uçakla Londra'dan ayrıldı.
Travers y von Richter llegaron a Estambul la misma tarde. Embarcaron en el Expreso de Anatolia.
Travers ve Albay von Richter aynı akşam İstanbul'a vardılar ve Anadolu Ekspresi'ne bindiler.
Dos cabinas de primera, coches distintos, en el Expreso de Estambul.
İstanbul Ekspresi'nde iki birinci sınıf kompartman, farklı vagonlar.
Uno argentino de carga y pasaje que zarpa de Estambul directo a Río.
Bir Arjantin yolcu ve yük gemisi, İstanbul'dan Rio'ya gidiyor.
Al llegar a Estambul, embarcaremos enseguida.
İstanbul'a vardığımızda derhal gemiye çıkacağız.
Dígale al Coronel que nos entrevistaremos en Estambul.
Albaya, İstanbul'da bir buluşma ayarlayacağımı söyle.
Mañana le llamaré al Consulado en Estambul.
Yarın sizi İstanbul'daki Alman Konsolosluğu'ndan ararım.
Siebert, usted y Steuben tomarán esta noche el tren de Estambul.
Siebert, Steuben'la birlikte bu akşamki İstanbul trenine binin.
Sólo hemos de procurar que ninguno de ellos baje del tren.
İstanbul'a kadar inmediklerini takip etmekten başka yapacak bir şey yok.
Quieren cuidarle bien hasta que la entregue y eso será en Estambul.
Teslimatı yapana dek ona göz kulak olacaklardır.. Ve bu da İstanbul'da bir yerlerde olacak.
Nadie encuentra a nadie en Estambul.
İstanbul'da kimse kimseyi bulamamıştır.
¿ Es usted el abogado turco de Estambul?
İstanbul'dan gelen Türk avukatı siz misiniz?
Desde que me decidí ir a Estambul He leído muchos libros en turco
İstanbul'a gitmeye karar verdiğim günden beri, Türkçe kitaplardan epey istifade ettim.
Aquí están los documentos de registro para las habitaciones que compró en Estambul
İstanbul'da satın aldığınız konakların tapularını ve diğer evrakı getirdim.
ELHAC ABDULLATIF GANI Bakirkoy Shrubbery, Estambul,
ELHAÇ ABDULLATİF GANİ Bakırköy Meşelik, İstanbul
¿ Has encontrado a alguien para llevar las cajas a Estambul?
İstanbul'a gidecek sandıklar için adam tedarik ettin mi?
GUZIN ARSOY 1953 ESTAMBUL NOCHES LOCAS
GÜZİN ARSOY 1953 İSTANBUL GECELERİ REVÜSÜ
Sólo usted puede ayudarnos. Me llamo Dr. Nuri, me ocupo de Sadan " Conozco al doctor Nuri
Bizi ancak siz tenvir edebilirsiniz İstanbul'a döneceğiniz tarihi Şadanlara telleyin mutlaka sizinle görüşmek istiyorum. " Doktor Naci Eren.
He decidido matarlo. - Lo leí anoche Doctor..
İstanbul'a gelmiş olan Drakula'yı yok etmeye karar verdikten sonra bu mühim noktanın işaretini lüzumlu görüyorum.
Él representa Drácula en Estambul
Drakula'nın İstanbul'daki bütün emlaki muamelesini o yaptı.
Mándeme su dirección en Constantinopla.
İstanbul'daki adresini bana ilet.