Translate.vc / Spanish → Turkish / Jazeera
Jazeera translate Turkish
97 parallel translation
No me sorprendería oír a Bin Laden en Al-Jazeera alardeando de haber matado a escoltas del Presidente.
Bin Laden, El Cezire'de başkanın top taşıyıcılarını nasıl öldürdüm diye övünüyorsa hiç şaşırmam.
Al-Jazeera, Hollywood, Los Ángeles, California. ¿ Hola?
El Cezire, Hollywood, Los Angeles, California. Merhaba.
El canal vía satélite de Al Jazeera transmitirá la guerra... a cuarenta millones de televidentes árabes.
El Cezire Uydu Kanalı savaşı yayınlayacak, kırk milyon Arap izleyiciye.
CUARTEL DE AL JAZEERA Doha, Qatar
El Cezire Merkez Bürosu. Doha, Katar.
HASSAN IBRAHIM Periodista Al Jazeera diciendo que Saddam es nuestro héroe eso significa algo.
Bilirsiniz, entelektüellere değil, işçilere... Saddam'ın, kendilerinin kahramanları olduğunu söylüyorlar.
Creo que el mensaje de Al Jazeera es en primer lugar, educativo, para educar a las masas árabes en la llamada "democracia".
Benim kendi düşüncem şu : El-Cezire'nin mesajı, her şeyden önce eğitseldir. Arap kitleyi, demokrasi denilen bir konuda eğitmek amaçlı.
El canal vía satélite de Al Jazeera fue lanzado en 1996.
El Cezire Uydu Kanalı 1996'da kuruldu.
No involucraré a Al Jazeera en nada. Descuida.
Tamam, El Cezire'ye bulaşmam, merak etme.
A 32 km. de Al Jazeera y a 1120 km. de Bagdad.
El Cezire'den 20 mil, Bağdat'tansa 700 mil uzakta.
- Para Al Jazeera.
- El Cezire.
Todos los de la BBC trabajan para Al Jazeera.
Çünkü BBC'ye çalışan herkes er geç El Cezire için de çalışır.
Transmití en vivo a Al Jazeera y sus preguntas fueron... sumamente combativas.
- Evet. El-Cezire'ye gittim, ve soruları aşırı derecede saldırgandı.
Al Jazeera debería informarlo, en vez de protegerlo, como hace.
El-Cezire onu bu şekilde sunmalıydı.
Sabemos que Al Jazeera tiene un patrón de hacer su propaganda. Una y otra y otra vez.
Biliyoruz ki, El Cezire yine daha, daha, daha fazla bir propaganda eğiliminde.
No entiendo. AL JAZEERA TRANSMITE SECUENCIAS DE LA TV IRAQUÍ
Anlamadım.
La decisión de Al Jazeera de transmitir ese material es deplorable.
El Cezire'nin bu tür materyalleri yayınlama kararı içler acısı.
Obviamente, hay mucha presión sobre Al Jazeera para que retire esas fotografías.
El Cezire üzerinde bu fotoğrafları yayınlamaması için açık bir biçimde büyük bir baskı var.
¿ Le sorprendió la reacción hacia esas fotos? JOANNE TUCKER Gerente Al Jazeera
Bu fotoğraflara gelen tepkilere şaşırdınız mı?
Al Jazeera les demostró que era poderoso, porque EE.UU. no muestra esas imágenes.
El Cezire onları gösterdi... Bu tepki çok güçlüydü çünkü Amerika bu görüntüleri yayınlamıyor.
Y Al Jazeera había mostrado las imágenes de la gente.
Basra'da bir çeşit bombalama olayının olması, ve El Cezire'nin bu insanların görüntülerini yayınlamasıydı.
Y recuerdo haberlo visto en las oficinas de Al Jazeera y pensé :
Ve bunları El Cezire bürolarında gördüğümü hatırlıyorum ve kendi kendime şöyle düşünmüştüm :
La gente de la oficina de Al Jazeera debe haber sentido lo mismo que yo esa noche. Y me molesta tremendamente que no me haya molestado la noche anterior.
El Cezire bürosundaki insanlar benim o gece hissettiklerimi hissetmeliydiler, ve bu beni, yani bir gece önceki kadar rahatsız etmemesi, derin bir üzüntü yarattı.
Advierto a Al Jazeera...
El Cezire'yi uyarıyorum.
Al Jazeera ha sido fundamental, pero, al mismo tiempo, NABEEL KHOURY Portavoz Dpto.
El Cezire kritik hale gelmişti, ama, aynı zamanda,
NABEEL KHOURY SE REÚNE CON EL GERENTE GRAL. DE AL JAZEERA
NABEEL KHOURY, EL CEZİRE GENEL MÜDÜRÜYLE GÖRÜŞÜYOR
Ahora vemos Al Jazeera y puedo decir lo que están mostrando y lo que no están mostrando. Por decisión propia.
Şu an El Cezire'yi izliyoruz, ve, ııı, şunu söyleyebilirim onların... onların gösterdikleri şeyler, ve ben daha sonra onların neleri göstermediklerini söyleyebilirim... bilinçli.
Beneficia a Al Jazeera poner el nacionalismo árabe, porque es su público.
Bu, Arap milliyetçiliğine oynayan El Cezire'nin yararına, seyircilerinden dolayı.
Al Jazeera tiene la mejor comida.
El Cezire, onlar en iyi besine sahipler.
Respetaba a Al Jazeera en el sentido de que realmente hacían algo que no se había hecho en el mundo árabe. Y llegaban a mucho público y... volaban muchas plumas, que es bueno en el periodismo.
Kesinlikle Arap dünyasında daha önce asla yapılmamış bir şey yapıyor oldukları için El Cezire'ye saygı duydum, ve birçok gözlemciye ulaşıyorlardı ve birçoklarının rahatını bozuyorlardı.
Al Jazeera lucha en parte...
Ki bu gazeteciliğin çok önemli bir unsurudur. El Cezirenin mücadelesini verdiği şeylerden biri :
Tarke Ayyoub de Al Jazeera en Bagdad.
"Tarık Eyüp, El Cezire, Bağdat"
Es propaganda de guerra porque, según la BBC, no son de Al Jazeera.
Bu, propaganda savaşının bir parçası ve BBC'ye göre,
Si tiene a Al Jazeera un día tras otro bombardeando a la gente de la región con cosas que no son ciertas, que es lo que hacen, no es fácil.
Eğer El Cezire olsaydınız, günden güne, günden güne... aslında kendi yaptıkları, haksız nedenlerle bölgedeki insanlar tutuklanırken... Bu kolay değil.
Los estadounidenses radicalizan a la gente cada vez más. MUAFAK TAWFIK Traductor Al Jazeera
Amerikalılar, onlar sadece insanları çok daha radikalleştiriyorlar.
Jim, como imaginarás, con doscientos periodistas aquí y los militares en el estrado, la pregunta del día era sobre tres incidentes : el golpe contra Al Jazeera a primera hora de la mañana ; seguido por el golpe contra la televisión de Abu Dhabi ;
Jim, 200 gazeteciyle bu odada ve ordu podyumda, günün sorusu üç olay hakkında... sabahın oldukça erken saatlerinde El Cezire'ye açılan ateş, ardından Abu Dhabi Televizyonu'na açılan ateş, ardından Filistin Otel'e açılan ateş.
Abu Dhabi y Al Jazeera?
Abu Dhabi ve El Cezire...
OMAR AL-ISSAWI Corresponsal Al Jazeera EE.UU. envía un comunicado que dice :
Amerikalılar şöyle bir beyanat verdiler,
Desgraciadamente, un corresponsal de Al Jazeera fue muerto en el intercambio ".
"Maalesef bu sırada bir El Cezire muhabiri öldürüldü."
El primer objetivo, al enviar estos misiles, a las oficinas de Al Jazeera, es decir a Al Jazeera :
Bu füzeleri El Cezire bürosuna göndermedeki temel amaç El Cezire çalışanlarına şunu söylemekti :
JIHAD ALI BALLOUT Relaciones con la Prensa, Al Jazeera Gracias por venir, colegas, en un momento tan importante.
hoş geldiniz, meslektaşlarım, ve size, hepimizi ilgilendirdiğine inandığım bu sürece katıldığınız için teşekkür ediyorum.
MOHAMMED BURINI Corresponsal de Mosul, AL JAZEERA
Daha sonra Musul'a gittim.
OFICINA DE AL JAZEERA EN CENTCOM
- CentCom'daki El Cezire Bürosu -
Después de bombardear a Al Jazeera y parte de la televisión de Abu Dhabi, hicieron este espectáculo.
El Cezire televizyonunu ve Abu Dhabi Televizyonunun bir kısmını bombaladıktan sonra, bu gösteriyi yaptılar.
Este video salió en Al-Jazeera tras haber explotado junto con nueve civiles israelíes en un autobús en Jerusalén.
Selim'in Kudüs'teki bir otobüste kendiyle birlikte 9 İsrailli'yi havaya uçururken çekilen bu kaset El Cezire'de yayınlandı.
También está en CNN MSNBC y Al Jazeera.
Ayrıca CNN MSNBC ve Al Jazeera'de çıkacak.
Bueno, si eres tomado rehén por, digamos, un vecino y terminas en Al-Jazeera, sólo parpadea tus cordenadas así. Y enviaré una bomba al lugar señalado.
Eğer komşular tarafından rehin alınıp El-Cezire kanalında gözükürsen sadece koordinatlarını gözlerini mors alfabesinde kırparak bana ilet, işte böyle.
Tenemos noticias. Este es sólo un canal local, pero la cobertura está por todas partes ahora- -
Bu sadece yerel kanal ama her yere yayıldı CNN, FOX, Msnbc, Al-Jazeera, gerisini siz getirin.
CNN, FOX, MSNBC, Al-Jazeera, ya sabes...
Paniğin yayılmaması mümkün değil.
Al-Jazeera nos tiene en las malditas noticias de TV, en este momento.
Al-Jazeera şu anda haberlerde bizi gösteriyor da o yüzden.
Éste es el mensaje de Al Jazeera.
Bu, El-Cezire'nin mesajı.
CUARTEL DE AL JAZEERA Dora Qatar
- El Cezire Merkez Bürosu. Doha, Katar. -