English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Spanish → Turkish / Júntos

Júntos translate Turkish

70,653 parallel translation
Debemos mantenernos juntos, todos nosotros... si esperamos detenerla.
Onu durdurmayı ümit ediyorsak hepimiz birlik olmalıyız.
Si queremos intentar sobrevivir, tenemos que calmarnos y empezar a trabajar juntos, ¿ entendido?
Eğer hayatta kalma şansımızı istiyorsak, Başımızı almamız gerekiyor Düz ve başlat Birlikte çalışma. Tamam?
Lograríamos muchas cosas juntos.
Birlikte çok şey yapabiliriz.
¿ Siguen juntos o...?
Hâlâ beraber misiniz?
Apuesto a que están en esto juntos.
Eminim beraber çalışıyorlardır.
Me preguntó si tú y yo estábamos juntos.
Hala beraber olup olmadığımızı sordu.
Y luego, juntos, tramitaste un plan Para destruir todo lo que hice y matarme?
Sonra yaptığım her şeyi yok edip beni öldürmek için beraber plan yaptınız?
Estás en esto juntos.
Bu işte berabersiniz.
Compartieron toda una vida juntos.
Birlikte koca bir hayat paylaştılar.
Juntos, haremos que Gotham lo pague.
Birlikte Gotham'a ödeteceğiz.
Y es trabajando juntos.
Birlikte çalışmak.
Pues nos ayudamos a escapar, juntos, para que podamos ser libres y matarnos el uno al otro fuera de aquí.
Kaçmamızı sağlayacağız, birlikte. Böylece birbirimizi dışarda öldürebiliriz.
Podríamos haber limpiado esta ciudad juntos.
Bu şehri birlikte temizleyebilirdik.
- Trabajando juntos. - Así seremos libres para asesinarnos mutuamente al salir.
- Böylece birbirimizi dışarıda öldürmek için özgür kalabiliriz.
¿ Desaparece por días y luego se aparece con una loca historia sobre él y el pingüino atrapados en jaulas de pájaro y escapando juntos?
Günlerdir ortalıkta yoktu ve sonra kendisi ile Penguen hakkındaki kuş kafeslerinde tutulup birlikte kaçmalarını içeren çılgınca bir hikakeyle mi ortaya çıktı?
Juntos otra vez.
Tekrar bir aradayız.
¡ Y estaremos juntos de la forma en que debimos estarlo!
Sonra biz olmamız gereken şekliyle birlikte olacağız!
Pensé que nos querías juntos.
- Birlikte olmak istediğini sanmıştım.
Oswald, tú y yo gobernaremos la ciudad, juntos.
Oswald, seninle bu şehre birlikte hükmedeceğiz. Evet.
Podemos finalmente estar juntos, sin juicios o secretos o celos.
Nihayet beraber olabiliriz. Yargılar veya sırlar ya da kıskançlık olmadan.
Lo haremos juntos.
Birlikte yaparız.
Lee y yo estaremos juntos.
- Lee ile birbirimize aitiz.
Podemos hacerlo juntos.
Bunu birlikte yapabiliriz.
Pero sé que debemos enfrentarlo juntos.
Ama birlikte yüzleşeceğimizi biliyorum.
Eso fue todos nosotros trabajando juntos.
- Hep beraber çalıştık.
Mira, supongo... supongo que pensé que un día resolveríamos cómo estar juntos.
Galiba... Galiba bir gün beraber olmanın bir yolunu bulacağımızı sanıyordum.
Creo que deberíamos encontrar un restaurante y estar aterrados juntos.
Bence yakınlarda bir et lokantası bulup beraber dehşete düşelim.
Seguro. Juntos será.
Tabii, beraber olsun.
Y si vamos a superar algo, queremos superarlo juntos.
Ve eğer bir şey atlatacaksak da, beraber atlatmak istiyoruz.
Sí, pero como siempre, vamos a trabajar juntos y se nos ocurrirá un plan.
Evet ama her zamanki gibi birlikte çalışıp bir plan bulacağız.
Creo que deberíamos estar aterrados juntos.
- Bence birlikte dehşete düşelim.
Seguro. Juntos será.
- Tabii, birlikte olsun.
Barry, nos mudamos juntos después de una apresurada decisión que tomaste en Navidad y luego unas semanas después, me pediste matrimonio.
Barry, Noel'de verdiğin ani bir kararla aynı eve taşındık ve birkaç hafta sonra da evlenme teklifi ettin.
Muy bien, juntos. ¿ De acuerdo?
- Tamam, birlikte. Olur mu?
Al menos, seremos solteros juntos.
En azından birlikte bekar oluruz.
No importa el miedo que tuviera a decíroslo, no importa lo peligroso que fuera estar con él, lo único que importa es que están juntos.
Size söylemekten ne kadar korksa da birlikte olmaları ne kadar tehlikeli olsa da tek önemli olan, birlikte olmaları.
La única manera de cogerle es juntos.
Onu sadece beraber yakalayabiliriz.
Quizá no estábamos destinados a estar juntos.
Belki de birlikte olmalıyızdır.
Tal vez estábamos destinados a estar juntos.
Belki de birlikte olmalıyızdır.
Estaríamos juntos.
Beraber oluruz.
Imagina : yo inspirándote y tú aplicando esa inspiración, y los dos cambiando el mundo juntos.
Benim sana ilham verdiğimi, senin o ilhamı uyguladığını ve birlikte dünyayı değiştirdiğimizi düşün.
Trabajaremos juntos.
Beraber çalışırız.
Estaba esperando que pudiésemos cenar todos juntos esta noche.
Bu akşam hep birlikte yemek yeriz diye umuyordum.
Creo que estaremos juntos de nuevo.
Tekrar bir arada olacağımıza inanıyorum.
Estamos aquí todos juntos.
Hepimiz bir aradayız.
Incluso después de nuestra feliz y larga vida juntos,
Mutlu ve uzun bir hayatımızdan sonra bile,
No deberíamos ni siquiera ser vistos juntos hasta que todo esto pase. ¿ Lo entiendes?
Bu olay unutulana kadar yanyana görülmemeliyiz bile. Anladın mı?
Esos tres estaban juntos a todas horas.
O üçü hep birlikte takılır.
Si sois más fuertes juntos que por separado.
Birlikteyken ayrı olduğunuzdan daha güçlüyseniz gerçektir.
Tenemos que trabajar juntos como un equipo, o alguien más podría salir herido.
Bir takım olarak çalışmalıyız yoksa birisi yaralanabilir.
No, Benjamin y yo luchamos juntos.
Hayır Benjamin ile birlikte savaşmıştık.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]