Translate.vc / Spanish → Turkish / Keane
Keane translate Turkish
422 parallel translation
- El general Keane.
- General Keen.
- ¿ Conoce a Anthony Keane?
Bay Anthony Keane'i tanıyor musunuz?
- PíenseIo, Keane.
- Bitti diye düşün, Keane.
Le presento al Sr. Keane.
Bayan Paradine, size Bay Keane'i tanıtayım.
No sé si el Sr. Keane Ia hará declarar. Pero si Io hace...
Bay Keane sizi sanık sandalyesine koyar mı bilmiyorum ama eğer yaparsa- -
¿ Cuándo volveremos a vernos?
Sizi tekrar ne zaman görebilirim, Bay Keane?
Vámonos, Keane.
Gidelim, Keane.
Keane es demasiado buen abogado como para olvidarlo.
Keane iyi bir avukat, bunu unutmaz.
A veces me pregunto hasta qué punto es Vd. bueno.
Bazen ne kadar iyi olduğunuza şaşırıyorum, Keane.
Keane no es tan emocional.
Keane o kadar da duygusal değil.
Comprenderá que sólo me preocupo por Vd.
Senin için endişelendiğimi anladın, Keane.
Querida, estoy seguro que Keane y Simmie querrían ver tu jade.
Sevgilim, Bence Keane ve Simmie senin yeşim taşlarını görmek ister.
Dígame, Sra. Keane...
Söyleyin bana, Bayan Keane.
Keane, me temo que su mujer se ha hartado de mí.
Keane, sanırım karınız benden bıktı.
¿ Qué pretende, Keane?
Aklında ne var, Keane?
Keane ha abandonado Ia idea de implicar al sirviente en eI suicidio.
Keane, uşağı intihar olayına dahil etme fikrinden vazgeçti.
Las aventuras de Anthony Keane son mucho más interesantes.
Anthony Keane'in maceraları ilginç bir hâl aldı.
Me pregunto si habrá descubierto... que ella y eI sirviente...
Keane bunu bulabilecek mi diye merak ediyorum. Yani kadın ve uşak.
sólo existe un Anthony Keane.
Sadece bir tane Anthony Keane var.
- ¿ AIquiIarIa, Sr. Keane?
- Kiralamak mı, Bay Keane?
Si espera aquí, Sr. Keane, correré las cortinas.
Burada beklerseniz Bay Keane, panjurları açacağım da.
- Ya basta, Sr. Keane.
- Bu kadar yeter, Bay Keane.
En cualquier caso... el romance entre Gay y Tony Keane habría terminado para siempre.
Her durumda Gay ve Tony Keane'in küçük aşkı sonsuza kadar sona erecekti.
- hola, Baker. ¿ Está Ia Sra. Keane?
Merhaba Baker, Bayan Keane evde mi?
Quería dejar claro ese punto, Sr. Keane.
Bu noktanın açıkça konuşulmasını istedim, Bay Keane.
Su pregunta puede ser relevante, pero su relevancia se me escapa.
Sorunuz konu ile ilgili olmalı, Bay Keane. Açıklayın lütfen.
Sr. Keane, ¿ cuál es Ia pregunta?
Bay Keane, sorunuz nedir?
EI fiscal tiene razón, debería ser más cuidadoso.
Bay Keane, bir dakika lütfen. Avukat iddiasında haklı. Daha dikkatli olmalısınız.
Y creo, Sr. Keane, que éste es eI momento de suspender Ia sesión.
Bence Bay Keane, bu ara vermek için çok uygun bir fırsat.
Keane, Keane...
Keane! Keane!
Sr. Keane, no es Ia primera vez... que es Vd. el responsable de crear un ambiente demasiado emocional.
Bay Keane, bu ilk defa olmuyor. Siz daha önce de mahkeme salonlarında aşırı duygusal bir atmosfer oluşturmuştunuz.
- Sr. Keane... parece usted ansioso por hacer de juez en este caso.
Bay Keane, bu davada hakimin yetkilerini kullanmak konusunda çok meraklısınız.
No discuta conmigo, Sr. Keane.
Benimle ağız dalaşı yapmayın, Bay Keane.
Sr. Keane, se está haciendo tarde y hemos tenido una sesión agotadora.
Bay Keane, geç oluyor ve çok zor bir oturum oldu.
Debo pedirle, Sr. Keane, que no interrumpa al fiscal. Ya intervendré yo si Io creo necesario.
Sizden rica etmek zorundayım, Bay Keane, avukatın sözünü kesmeyin.
Sr. Keane, ¿ quiere que suspendamos Ia vista para estudiar su posición?
Bunların hiçbiri kanıt değildi. Bay Keane, durumunuzu düşünmek üzere bir ara ister misiniz?
¿ Desea preguntar algo más a Ia testigo, Sr. Keane?
Tanığa sormak istediğiniz herhangi bir şey var mı, Bay Keane?
- No tengo nada que decirle.
Size söyleyecek başka bir şeyim yok, Bay Keane.
Era importante... que me concentrara en Ia actuación de Keane.
Önemli bir davaydı. Bay Keane'in performansına konsantre olmuştum.
Primero porque a Altar Keane no le gustaría, y segundo...
Altar Keane bunu sevmez. daha başka neyi?
O Altar Keane. ¡ Altar Keane!
Ya da Altar Keane?
Y si es quien yo digo su apellido es Keane, no Crane.
Evet isim Keane, Crane değil.
¡ Altar Keane!
Altar Keane, evet!
Una noche jugamos a las carreras de caballos sólo que yo era uno de los caballos, y Altar Keane mi jinete.
Evet, bir gece, At yarışı zamanıydı, Sadece atlardan biri benimdi ve Altar Keane de benim jokeyimdi.
Es la única Altar Keane que conozco, la única chica que me ha gustado.
Altar Keane, evet ya biliyorum. Sadece onun gibi biri yaptı.
Fuese donde fuese, por aquel entonces, siempre veía a Altar Keane, u oía hablar de ella.
Her nereye gittiysem, Altar Keane'i görür gibi veya duyar gibi oldum.
Dígame, joven, ¿ por qué le interesa tanto Altar Keane?
Genç adam, Niçin Altar Keane ile bu kadar ilgileniyorsun?
La propietaria del rancho, Altar Keane.
Gel bu çiftliğin sahibi Altar Keane ile tanış.
ojalá estuviera casada con Keane.
Keşke Anthony Keane ile bir saat evli kalsaydım.
Keane.
Bay Keane...
Para mí es usted una mujer extraordinaria, srta. Keane.
Bana, Harika "Miss Keane"'e darbe vurdun