Translate.vc / Spanish → Turkish / Lavar
Lavar translate Turkish
3,337 parallel translation
Lattes de calabaza, sacar mis pieles de invierno. Luego llevarlas a lavar por la pintura que me lanzan los de PETA.
Balkabağı aromalı kahveler, kışlık kürklerimi çıkarmak, sonra hayvan severlerin kürkün üzerine attığı kırmızı boyayı çıkarmak için kuru temizlemeciye gitmek.
No tengo tiempo para lavar cada vaso.
Bardakları tek tek yıkayacak vaktim yok.
Ahora anda a lavar esos.
Git de bunları yıka hemen.
Y solo para que quede claro, si lo encuentras por ahí, aún lo estoy usando, así que no tienes que llevarlo a la cocina, - tirarlo y lavar el recipiente.
Bu arada bunu ortada görürsen hala kullanıyorumdur, çöpe döküp kabı yıkaman gerekmiyor.
Tengo que lavar la ropa y alimentar a mi perro.
Eve gidip çamaşırları yıkamalı ve köpeği beslemeliyim.
Quiero lavar el sabor del té verde. Te lo digo, los dientes se te caerán.
Arkadaşlarım, düğünden önce onlarla yemeğe çıkmadık diye şikâyet ediyor.
Estaba planeando devolver las llaves de su casa. Pero, sentí culpa por dejar la ropa a medio lavar y escapar ese día.
Anahtarı teslim etmeye geldim ama geçen sefer çamaşırlarını yere düşürmüştüm.
Hay una cubeta que uso para lavar el camión.
Bir kova... Kamyoneti yıkarken kullandığım bir kova var.
¿ Por qué quieres lavar eso?
Neden bunları siz yıkmak istiyorsunuz ki?
Ashton mandó lavar su auto.
Ashton arabasını yıkatıyormuş.
- Por favor, déjame lavar los platos.
Lütfen izin ver en azından bulaşıkları yıkayayım.
Bueno, voy a lavar los platos.
Tamam, bulaşıkları yıkayacağım.
Sólo un poco de limpieza lavar, planchar, cocinar tal vez.
Sadece biraz temizlik, bulaşık, ütü ve bazen belki yemek yapmak.
Acuérdate de lavar la comida antes de comerla.
Yemeden önce yiyeceğinizi yıkamayı unutmayın.
Van a lavar ropa lavar los platos, podar el césped...
Çamaşır yıkayacaksınız bulaşık yıkayacaksınız, çimleri biçeceksiniz.
¿ No te toca lavar los platos hoy?
Bu akşam bulaşık yıkama sırası sende değil mi?
- Lavar los trastes hoy.
- Bu gece bulaşıkları yıkamasına.
Ve a lavar el casco.
Git gemiyi temizle.
Tienes que lavar los gusanos antes.
Yani önce solucanı yıkamalısın.
Sí, debemos lavar Nuestro Jefe de modales.
Birisinin, Bay Bond'u sıkı bir eğitimden geçirmesi gerekiyor.
¿ Puedes lavar estos?
Ortalığı toparlar mısın?
Voy a lavar la ropa.
Çamaşır yıkacağım.
¿ Lavar, pintar? - Acepto lo que sea.
Tazyikli su ile yıkama, boyama, her şeyi yaparım.
No pueden lavar los platos, no tienden las camas.
Bulaşık yıkayamıyor, yataklarını bile yapmıyorlar.
Tal vez aspirar un poco y lavar la ropa, ¿ verdad, Doris?
Belki evi süpürüp, çamaşırlara da, yardım edeceksin değil mi Doris?
Le dije que era una maligna herramienta para lavar el cerebro, utilizada por las grandes corporaciones para corromper a la gente.
Ona televizyonun beyin yıkayan şeytani bir alet olduğunu ve izlenmemesi gerektiğini söyledim.
Ud. puede ir al rio a lavar.
Nehre gidip yıkanabilirsiniz.
Te fuiste del trabajo, para lavar el auto. Le pusiste gasolina,
İşten dönerken bir yerde durmuşsun, arabayı yıkatmışsın.
Hablando de limpio, necesito lavar ropa.
Pas demişken, gidip çamaşır yıkamak zorundayım.
Así que era mi trabajo lavar y doblar su ropa.
Bu nedenle de onun çamaşırlarını yıkamak ve katlamak benim görevimdi.
A llevarte lo del biocarbonato, así podías lavar tus cosas.
Senin malı yıkayabilmen için biyo karbonat maddeyi almaya gidiyordum.
Bio-carbonato de sodio, así tú puedes lavar tus cosas.
Malını yıkayabilmen için, Biyo karbonat soda.
Yo sólo quería lavar la ropa.
Sadece çamaşırları yıkamak istemiştim.
¿ Sólo querías lavar la ropa?
Sadece çamaşırları yıkamak istedin demek?
- Quería lavar la ropa.
- Çamaşırları yıkamak istemiştim.
Cocinar, lavar.
Yemek, çamaşır
¡ Que se vayan a lavar ese culo!
Hadi oradan yavşak.
Se sospecha que es traficante de armas. Winfield se dedica a lavar dinero.
- Winfield kara para aklıyor.
Lavar con agua fría.
Çamaşır makinesinde soğuk su ile yıkanmalı.
Conseguir el auto, gasolina para el auto, lavar el auto.
İş başına haydi.
lavar un... momento lejano en el tiempo...
O anı silmek...
La lluvia vendrá a limpiar nuestras almas y lavar las cenizas, entonces agarren sus bolsas y prepárense para la diversión.
Yağmur gelecek ve ruhlarımızı arındıracak ve külleri temizleyecek. Cüzdanlarınızı hazırlayın ve nakit olsun.
-... y lo puedo lavar.
Sabah ilk olarak bunu geri getirin, Ve sizin için temizleyeyim.
# Para lavar y enjuagar el cabello del pequeño Jackie
# To wash and scrub little Jackie's hair
Venga. ¡ Acababa de lavar el traje!
Kostümü yeni yıkadım!
Por cierto... Para lavar, Para lavarme las manos ¿ Dónde está el baño?
Bu arada... şey tuvalet nerede?
Coloco algunas cosas mías con el resto de la ropa para lavar.
Bâzen çamaşır yıkarken birkaç eşyamı da atıyorum içine.
Sabes que si desempacamos todo ahora, tendrás que lavar la vajilla.
Şimdi kolileri açarsak bulaşıkları yıkaman gerekeceğinin farkındasın değil mi?
Solo tienen una cosa que hacer, y es lavar mis camisas, no lavarlas y despues encogerlas.
Yapmaları gereken tek iş var, o da gömleklerimi temizlemek, temizleyip küçültmek değil.
Bueno, solo digo, que entre tus muchos talentos, lavar la ropa no es uno de ellos.
Sadece söylüyorum. Bir çok yeteneğin var ama çamaşır yıkamak kesinlikle bunlardan biri değil.
¿ Qué? Los voy a lavar allá.
Onun evinde yıkayacağım.