English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Spanish → Turkish / Lego

Lego translate Turkish

316 parallel translation
Y lego a mi nieto, James Shannon, todas mis posesiones, que ascienden a la suma...
Torunum James Shannon'a miras olarak tüm mal varlığımı ki bu da yaklaşık...
Y lego a mi nieto, James Shannon, todas mis posesiones, que ascienden...
Torunum James Shannon'a miras olarak tüm mal varlığımı ki bu da yaklaşık...
Amigo mío, no es tarea ardua la que te lego... porque nuestra orden sólo conoce reglas de seda.
Dostum, sana vasiyet ettiğim çok zor bir görev değil... çünkü bu manastırdaki kurallar çok katı değildir.
" le lego una renta anual de £ 1.000, que deberá entregársele mientras viva.
Ömür boyu yıllık 1000 sterin emekli maaşını miras bırakıyorum.
A estos criados que me han servido les lego la suma de tres mil dólares.
Bana evimde hizmet edenlere $ 3000 bırakıyorum.
Todos los demás bienes de mi propiedad real, personal o mixta doy, dono y lego a mi amada hija Charlotte.
Terekemin geri kalan kısmını taşınır, taşınmaz veya kişisel eşyalarımı sevgili kızım Charlotte'a vasiyet ediyorum.
" Yo, la abajo firmante, lego a mi esposo bienamado, Lester Blaine,
Bu beyan ettiklerimi biricik kocam Lester Blaine'e vasiyet ediyorum :
Lego. Significa "dejo".
Vasiyet etmek. "Bırakmak" demek.
"Lego todas mis propiedades de cualquier tipo a Martin Pawley".
"Her türden... " bütün mülkümü... " Martin Pawley'ye...
" Al convento de St. Anne, lego la suma de 3.000 francos.
" Kilisemizi yaptırmak istediğimi çok iyi bilir.
" Por lo tanto, lego todas mis posesiones a quien...
" Bu nedenle bu dünyada neyim varsa onları bulacak kişiye...
"Y fuera del legado de un paquete de alambre para Leonard Crawley lego toda mi fortuna entera y bienes materiales a mi esposa, Louisa May Foster Hopper".
"Leonard Crawley'e bıraktığım... "... bir rulo tel örgü dışında kalan her şeyimi... "... bütün servetimi ve mal varlığımı eşim...
"Yo, Larry Flint, lego todo mi"...
"Ben Larry Flint, bütün mal varlığımı..."
Todo lo demás se lo lego a mi mujer, Louisa May Benson ".
"Geri kalan her şeyimi karım Louisa May Benson'a bırakıyorum."
Le lego mi fortuna.
- Payıma düşeni ona miras bırakıyorum.
Para demostrarle que no me caso por interés, lego toda mi fortuna a su hija.
Bu evliliğin çıkar amaçlı olmadığını kanıtlamak için, tüm servetimi kızınızın ayakları altına serebilirim.
Si este registro me sobrevive deseo que se sepa que lego mi más grande distinción y testimonio al capitán, oficiales y tripulación del Enterprise la mejor Nave Estelar de la flota.
Bu kayda bir şey olmazsa, Yıldız Filosu'nun en iyi gemisi Enterprise'ın kaptanı subayları ve mürettebatına en büyük övgülerimi ve takdirlerimi sunduğumun bilinmesini isterim.
" le lego mis armas y uniformes.
"... silahlarımla üniformalarımı miras bırakıyorum. "
" le lego mi famoso establo con todos los caballos y la cabaña.
"... bütün atlarıyla ve kır eviyle birlikte... "... ahırlarımı bırakıyorum. "
" Por los leales servicios prestados en los últimos 10 años lego al Sr. Y la Sra. Evans conjuntamente un pago anual de dos mil dólares...
"Son on yıldır özverili hizmetleri için"... "Bay ve Bayan Evans'a müştereken yıllık $ 2,000 bırakıyorum..." - Oh!
" Finalmente, al heredero principal de mis testamentos previos mi sobrino Dale Kingston, a quien pagué su carrera universitaria y que dispuso libremente de mi casa y mis posesiones desde entonces, sin siquiera agradecerlo le lego todos los bienes de que dispongo con una sola excepción :
"Son olarak, tüm vasiyetlerimde başlıca muris olan" "Üniversite öğrenim masrafını karşıladığım" "bilâhare evim ve mallarım üzerinde serbestçe tasarruf hakkını verdiğim" "yeğenim Dale Kingston'a terekemin geri kalan kısmının tamamını bağışladım." "Bir tek istisna dışında :"
A Edna Mathews, la esposa de quien, por error, me divorcié hace 15 años le lego toda mi colección de obras de arte incluyendo los cuadros que integran la llamada Colección Mathews ".
"15 sene önce yanlışlıkla boşadığım karım Edna Mathews'e"... - "Sanat Koleksiyonumun tamamını bağışlıyorum." - Oh!
Una vez tomé mis bloques apilados y los libros del estante y la gran bolsa de bolitas y los legos y los tiré así Annabel no sería la única en problemas.
Bir keresinde bütün blok yığınlarını raflardaki kitapları ve bütün Lego parçalarını aldım ve hepsini yerlere saçtım ki tek başı belaya giren Annabel olmasın diye.
Todo lo que tengo, lo que he aprendido, lo que siento... todo esto y más, yo... te lo lego, hijo mío.
Bütün sahip olduklarım, bütün öğrendiklerim, bütün hissettiklerim... tüm bunlar ve daha fazlası... sana miras kalacak.
- No a ojos de un lego, claro.
- Tabii, bunu ancak işin erbabı görür.
¿ Cómo se lo explicaría a un lego en la materia como yo?
Bu durumu daha basit bir dille nasıl açıklarsınız?
"Le lego a perpetuidad... " la propiedad conocida como Ciudad Animada... a esos queridos personajes, los dibujos animados ".
- Çizgişehir olarak bilinen mülkü... sevgili çizgi kahramanlara bırakıyorum.
El escritor era diestro o zurdo. Era un científico o un lego en la materia.
Yazan solak ya da sağlak, o bir bilim adamı ya da değil.
¿ Uno de esos Legos?
Şu Lego şeylerine ne dersin?
Para ser lego, sabía mucho sobre artesanías de Alaska.
Meslekten olmayan birine göre yerli el sanatlarından iyi anlıyordu.
Refugiado. Víctima de ladrones y cuatreros... principiante, sensible, indigente... especialista y lego, todo en uno, podría decirse.
Mülteci... soyguncuların ve at hırsızlarının kurbanı... acemi... hassas... sefil... uzman ve işsiz hepsi bir arada, diyebiliriz.
Bueno... Le lego esta aula.
Bu odayı size bırakıyorum.
"De acuerdo a todo esto, por la presente lego todas mis acciones de Hudsucker Industry a aquel que el consejo designe... "... para sucederme como presidente. "
Bu vesile ile Hudsucker Endüstrisindeki tüm hisselerimi sen ve yönetim kurulunun benden sonra başkan seçeceği kişiye miras bırakıyorum.
En palabras de lego, es una bomba.
Evet, meslekten olmayan kimseler için bir bomba!
"También les lego todos mis efectos personales incluyendo mi huevo de cerámica y media caja de habanos cubanos..."
Sizlere bir de kişisel eşyalarımı da bırakıyorum, bir seramik yumurta, yarım kutu Küba purosu...
Mi tarea es decirles lo que puedo en un idioma lego.
Benim görevim size bu işi anlayabileceğiniz bir dille anlatmak.
El edificio podría haber estado hecho con Lego.
O bina legodan olabilirdi.
Yo, Meleagro, el Poderoso lego todas estas, mis invaluables...
- Ben, Güçlü Meleager, bütün bu dünyevi...
Ha de ser unos estúpidos "Lego".
Büyük ihtimalle Lego ya da benzeri aptalca birşeydir.
Por el presente lego mi fortuna...
İş bu vasiyetimle... Tüm mülkümü.
- Lego.
- Lego.
Viven en las Lunas de lego, creo.
Iego'nun aylarında yaşıyorlar, sanırım.
Qué ingenioso. Los tenedores están hechos de Lego.
Ne kadar akıllıca, çatallar legodan yapılmış.
¿ No podrías explicarnos con las palabras de un lego?
Basitleştirilmiş bir şekilde anlatamaz mısın?
Ocho : y a mi sobrina, la señorita Lily Bart, le lego la suma de diez mil dólares.
Sekiz ; yeğenim Bayan Lily Bart'a toplam On bin Dolar bırakıyorum ".
Nueve : lego el resto de mis bienes a mi querida sobrina y tocaya, Grace Julia Stepney.
Dokuz ; kalan varlıklarımı ise sevgili yeğenim Grace Julia Stepney'e bırakmaya karar verdim.
- ¿ Es un Lego de verdad?
Bu gerçek Lego mu?
- Yo no tengo Lego.
Benim hiç Legom olmadı.
No, mi padre me iba a hacer un Lego de madera pero solo me hizo dos piezas.
Hayır babam ağaçtan bana legolar yapacaktı. Ama sadece iki parça yaptı.
Por último... el resto de mi patrimonio, que consiste en 40 hectáreas y mi equipo de huskys campeones, se lo lego a mis albaceas...
- "Son olarak.." - Nihayet! ".. malvarlığımın geri kalanını.. "
todavía tengo mi Lego, esto va a ser grandioso.
Bu harika olacak.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]