Translate.vc / Spanish → Turkish / Leido
Leido translate Turkish
421 parallel translation
Ha leido el Libro del Espiritu Sano.
Ve adalet üzerine şarkılar söylüyor.
No tiene ningun sentido lo que he leido.
Okuduklarımdan mantıklı bir çıkarım yapamadım.
¿ Ha leido algo de las organizaciones clandestinas... que solo se dedican a hablar?
Siz yer altı organizasyonları adamları hakkında okuyorsunuz. - Bu yalnızca bir konuşma mı?
He leido todo lo que Ud ha escrito sobre psiquiatria.
Psikiyatri üzerine yazdığınız her şeyi okudum.
Ya lo había leido todo.
Ben çoktan okudum.
He leido las críticas. Han sido muy elogiosas.
Eleştirileri okudum, sansasyonellerdi.
Cuando he pasado ante el panel, he leido "se alquila"... y daban su dirección y yo quiero alquilarlo.
Tabelanın yanından geçiyordum ve "kiralık" olduğu yazıyordu sizin adınız ve adresiniz vardı, ben de istiyorum.
Habia comprado una revista y habia leido su horóscopo.
Bir önceki gece otelin lobisinde bir dergi satın almıştı. - İçinde falı vardı.
Debes haberme leido la mente cuando te pusiste este vestido.
Bu elbiseyi giydiğine göre aklımı okumuş olmalısın.
Sin duda han leido su columna en los diarios.
Gazetelerde köşe yazarlığı yapıyor.
Lo he leido en sus ojos.
Gözlerinde okudum.
Sr Stringer, ¿ cuántas novelas de detectives hemos leido estos años?
Bay Stringer, toplam kaç polisiye roman okumuşuzdur?
Crei que no habias leido nada.
- Kagitlarima bakmadigini saniyordum.
Schmidt, lo ha leido en ingles.
Schmidt, yüksek sesle oku da duyalım.
Yo he leido en- -
Dün Reader's Digest'te okuyordum.
Io he leido esta mañana en ei informe y... solicite a control que ia reieven.
Bu sabah bir raporda okudum ve... Kontrol'a seni birakmasini söyledim. Seni eve götüreyim.
Sí, la leí. creo que es la composición más conmovedora que he leido.
Evet. Şimdiye kadar okuduğum en dokunaklı hikâyeydi.
He leido que Washington ha suspendido su proyecto anti-misiles.
Bu sabah gazetede dünkü röportajınızda Washington'un füzesavar projenizi iptal ettiğini söylediğinizi okudum.
Ha leido usted demasiados melodramas, Waldo.
Çok fazla melodram okumuşsun, Waldo.
Me he leido tu diario, y me muero de miedo. No, déjame acabar. Quiero que sepas lo que siento desde hace unos días.
Günlüğünü okuduğumu ve korkudan..... neredeyse bayılacağımı söylemek istiyorum.
- ¿ Cúantas veces se lo ha leido? - Una.
- Kaç defa okudun bunu?
He leido que Miranda tiene el record mundial De homicidios per capita.
Bakın ben Miranda'nın dünyada cinayet oranının en yüksek olduğu ülke olarak okumuştum Sayın Elçi. - Bu doğru mu?
Ahora, ¿ alguna vez has leido la Isla del Tesoro?
Hazine Adasını hiç okudun mu?
¿ Haz leido Arizona Highways?
Arizona'nın otoyollarını gördün mü?
Lo he leido muchas veces.
Birçok kez okudum.
¿ Ha leido usted'Star Maker'... por Olaf Stapledon?
"Star Maker" okudunuz mu?
Yo he leido tus libros.
Kitaplarını okudum.
Parece que lo hubieras leido de un libro de como mantenerte soltera.
"Nasıl bekar yaşanır" türü kitaplardan alıntıya benziyor.
Pero he leido muchos libros. MUSIC CHIRRIDO.
Ama fazlaca kitap okudum.
Debes haber leido mi mente.
Zihnimi okumuş olmalısın.
Nunca has leido las historias de Superman?
Süpermen okudun mu?
- Hace dos horas he leido una.
- Son birkaç saatte okumadım.
Montgomery Brewster, he leido de usted en el periodico.
Montgomery Brewster! Gazetede senin hakkında yazılanları okudum.
Fue lo mejor que he leido.
Duyduğum en iyi şeydi.
He leido los periódicos.
Gazeteleri okudum.
¿ Has leido lo de esa chica en el periódico?
Gazetede o kızı okumadın mı?
Obviamente, ellos no lo han leido.
Elbette onlar okumadı.
- ¿ Ha leido el libro antes?
- Daha önce okumuş muydunuz?
Seguro que eres el único hombre que ha leido este libro.
Bence bu kitabı okumuş tek insan sensin.
Pero fijo que todos los hombres aqui han leido lo que hay en el servicio y eso da que pensar, ¿ no crees?
Ama buradaki her erkek o dediğim kitapları okumuştur. Düşünmeni sağlar, değil mi?
Bien hecho, Charles lo has escrito - y leido muy bien!
Aferin, Charles. Çok güzel yazı - ve okuma!
De hecho, resulta que estoy de acuerdo con casi toda la filosofía feminista que he leido!
Aslında okuduğum bir çok feminist felsefesine de katılıyorum.
De hecho, creo haber leido algo al respecto.
Aslına bakarsan bu hikayeyi okumuştum.
Leido todos sus textos. Guiones y apuntes.
Tüm senaryolarınızı, yazılarınızı ve notlarınızı okudum.
- Ya los he leido.
- Hepsini çoktan okudum.
Sí he leido "Trópico de Cáncer".
Yengeç Dönencesi'ni okudum.
Los periódicos lo llaman el Misterio del Valle de Boscombe ¿ espero usted haya leido algo de èl?
Gazeteler ona Boscombe Vadisi gizemi, diyorlar. Sanırım hakkında birşeyler okumuşsundur.?
- Ha leido los informes.
Sen Joe Tigre'sin.
¿ Has leido todos estos libros?
Tüm bu kitapları okudun mu?
¡ Apuesto a que nunca habéis leido ese en "Eloise!" ¿ Eh?
Bahse varım, bunu Heloise'de hiç okumadınız, ha?
Quizas no tenga que ver con este asunto pero quizàs deba decirle que algùn bien a salido de toda esta maldad desde que he estado aquì he recibido un mensaje de la mujer con que me casè que habia leido en los diarios que yo estaba en un serio problema y en situaciòn de ser colgado ella me escribiò que tenìa un marido con anterioridad en el puerto de Bermuda.
Tüm bu olaylarla pek ilgili değil ama belki de size söylemeliyim. Bu lanet içinde iyi bir haber. Buraya geldiğimde