Translate.vc / Spanish → Turkish / Limite
Limite translate Turkish
524 parallel translation
Él es el que me llevó al limite...
Beni köşeye sıkıştıran oydu.
Existe un limite de lo que un hombre puede aguantar.
Herkesin bir kaldırabilme sınırı vardır.
Es caballeroso hasta el limite de la idiotez.
Kendisi aptalların şövalyesidir.
Los ingleses tienen un limite, capitan Blood... y luego se levantan sobre sus testarudas patas traseras.
İngilizler çok ileri gidiyorlar Kaptan Blood ve inat ediyorlar.
Entonces deberían haber llegado ya Seguro han tenido que esperar a que el sheriff les lleve al limite del condado
Mahalle sınırından geçebilmek için şerifi beklemeleri gerekir.
Pero en el limite L sub infinito parece surgir una dificultad.
Fakat sınırlı L'de sub sonsuzluğun ortaya çıkması zor görünüyor.
Muy bien, pero le aconsejo que limite sus aficiones... para distraer a sus amistades.
- Oldum. Hoşuna gidiyorsa, iyi, ama hobini arkadaşlarını eğlendirmek için saklamanı tavsiye ederim.
Será mejor que me limite a los libros.
Kitaplarla devam etsem daha iyi olacak.
Debo advertir al testigo... que se limite a contestar Ias preguntas.
Tanığı tekrar uyarmak zorundayım. Sadece soruları yanıtlamanız gerekiyor.
Te apoyaré sin limite.
Seni sonuna kadar destekleyeceğim.
Ud. es un asesor aquí, doctor, un invitado... y le pediré que limite su autoridad a las tareas que le competen.
Siz burada bir danışmansınız, Doktor, bir misafirsiniz. Yetkinizi kendi işiniz için sınırlandırarak bana yardım edebilirsiniz.
Sugiero que limite su talento para el combate. ¡ Deje la conducción de la guerra para los responsables de ella!
Rommel, sana dikkatini ve dehanı savaşmaya vermeni, ve savaşın gidişatını ondan sorumlu olanlara bırakmayı öneririm.
El Tribunal le ordena que se limite a las pruebas aceptadas por este Tribunal.
Mahkeme sizden, savunmanızı mahkeme kurallarına uygun olarak yapmanızı talep ediyor.
La construcción de la anatomia humana es tan variable que escapa al limite del cálculo.
İnsan anatomisi sonsuz farklı şekilde olabilir. En çılgın hesapların bile çok ötesinde.
¡ Espero que lo que sea que este pasando se limite sólo a Santa Mira!
Umarım, olanlar her ne ise, Santa Mira dışına sıçramamıştır!
Hay un limite para todo.
Herkesin bir sabrı var evlat.
Digame, Sr. Adams, cual es el limite de velocidad... en Nueva York, de donde Ud viene?
Söyle bana, Bay Adams, geldiğiniz yer olan New York'ta hız sınırı ne?
Entonces, digame cuanto cree que es el limite de velocidad aqui.
Öyleyse bana burada hız limitinin ne olduğunu siz söyleyin.
Tuve que acelerar para poder pasarlo, pero no viajaba... mas alla de la velocidad limite cuando ud. hizo sonar la sirena.
Sizi geçmek için hızımı arttırmak zorunda kaldım, fakat siz sireni çaldığınızda hız limitinin üzerinde seyretmiyordum.
Y estabamos dentro del limite de velocidad cuando ud. nos detuvo.
Ve bizi durduğunuzda hız sınırının oldukça içindeydik.
El sujeto excedio el limite de velocidad por 7 millas en el punto distante 10 millas al norte de Robertsville, Ruta 7.
" Sanık devlet hız sınırını Rota 7'de Robertsville'e 10 mil mesafede saatte 7 mil aşmış bulunuyor.
Naturalmente, lo multare con 5 dolares por cada milla que Ud confeso haber superado al limite de velocidad.
Doğal olarak, itiraf ettiğin hız limitinin üstündeki her mile 5 dolar para cezası veririm.
NO TRASPASAR ESTE LIMITE.
HASTA VE ZİYARETÇİLERİN GEÇMESİ YASAKTIR
¿ Acaso existe algún hombre que se limite a recibir?
Basitçe, sadece istediğini alan bir adam yok mu hiç?
Los nervios al limite, éste podría ser un momento importante para la historia.
Sinirler çok gergin, bu tarihin en önemli dönüm noktalarından biri olabilir.
Dallas, creo que he llegado al limite de mi aguante.
Dallas bence ipin ucunu kaçırdın.
¿ Dentro de mí limite?
Limitim dahilinde mi?
Será mejor que me limite a pedir platos sencillos.
Veracruz'da Meksikalılara top oynamayı öğretmeye çalışıyordum.
Aún dentro del limite del peso medio. ¡ Qué bien!
Hala eski orta sıklet sınırları içinde mi?
El limite es de 2.000 dólares.
Limit 2,000 dolar.
Ha estado señalado dentro del limite dos dias
Müşürde iki gün gözüktü.
Conozco mi limite.
Ben limitimi bilirim.
Mis preguntas serán breves. Entre más limite sus respuestas será mejor.
Sorularım çok kısa olacak umarım sizin cevaplarınız da kısa olur.
Le dije que el C.M. de Bayona no podía tomar más joyas en prenda, que habíamos llegado al límite fijado...
Ona Bayonne Borç Ofisinin... bundan böyle teminat olarak mücevher kabul etmiyor dedim. Sebep olarak da, kuralların belirlediği limite geldiğimizi söyledim.
El cielo es el limite siempre que quieras salir.
Her şey limitsiz, ne zaman isterseniz gelin.
No soy uno que pueda ser empujado por encima de su limite.
Limitleri zorlanacak adam değilim ben.
Lo que me dice que debo... levantar mi trasero y bajar a la oficina. Tengo un plazo limite hasta media noche para entregar una declaración.
Amerika'ya yazıp göndermem gereken haberler var, artık büroya gitsem iyi olur.
No tendra limite de tiempo. Ytampoco se respetaran...
Bu geceki dövüşte zaman sınırı yok!
Sí, algo que limite sus movimientos pero que le siente bien y le sea cómodo.
Evet, hareketini kısıtlayan bir şey ama iyi dayanan bir şey olmalı ve rahat hissettirmeli.
No olvidemos que tengo una fecha limite que cumplir.
Unutmayalım, teslim etmem gereken bir röportajım var.
Cuando salga la verdad de la suciedad que me ha manchado mi futuro en este estado no tendrá limite.
Gördüğüm bütün pislikler açığa çıktığında bu eyalette geleceğim parlak olur.
Esta casi al limite de la privacion sensorial.
Algısal yoksunluk limitiyle ilgili..
Limite la cantidad de contactos al mínimo.
Teması asgaride tutun.
Estas excediendo el limite de velocidad.
Hız sınırını aşıyorsun.
Le ruego que se limite a los hechos.
Delillere dayalı konuşmanızı rica ediyorum.
Ya veo por qué se estrelló tu nave espacial Excedías el peso limite para equipaje.
Niye uzay geminle kaza yaptığını şimdi anlıyorum bagaj limitini aşmışsın.
Me limité a llevar a cabo el plan acordado.
Sadece ortak planımızı uyguladım.
Me limité a copiar. La defensa que hizo de su marido fue muy elocuente.
Ben sadece söylediklerini yazdım.Kocasını savunmak için söyledikleri eşsizdi.
Me limité a seguir la corriente.
- Kafan karıştı.
Sé que debería haber informado, pero... después de eso me dejó en paz, así que me limité a jugar.
Ben etmedim. Etmeliydim, biliyorum ama... sonra beni rahat bıraktı ben de beyzbol oynadım.
- Tiene algún limite?
Bir limitiniz var mı?