Translate.vc / Spanish → Turkish / Lira
Lira translate Turkish
676 parallel translation
- Coge tu lira.
- "Bana bir öpücük ver..."
- No lo soy, son 50 centavos.
Değilim, 4 lira sökül bakalım.
- Una lira.
- Bir lira.
Papá, te he traido una estrella de mar me ha costado una lira.
Baba, yanımda denizyıldızı getirdim. Bana 1 lirete mal oldu.
Aquí tienes unos soberanos de oro.
Sana biraz altın lira vereyim.
15, 20, 25, 30, 31, 32, 33.500 liras.
- 15, 20, 25, 30, 31, 32 33,500 lira
Más 7.500 del tipo de Génova.
- Artı 7,500 lira, Cenevizli adamdan.
Vengo de parte de tu madre. Necesita 300 liras.
- Annene 300 lira lâzım.
Le sacaremos 2.400 o 2.500, como mucho.
- 2,400 - 2,500 lira en fazla.
No es suficiente. Que sea el 20 %.
- 300 lira - % 20 yapalım.
¡ 700.000 liras!
700.000 lira!
... Por tanto, condenamos a los menores Maggi, Pasquale a dos años y seis meses de cárcel y 2.000 liras de multa, y a Filippucci, Giuseppe a un año de prisión y multa de 1.000 liras, sin apelación.
Reşit olmayan Maggi Pasquale'i 2 yıl 6 ay hapis 2.000-lira para cezası, Filippucci Giuseppe'yi 1 yıl hapis cezası 1.000 lira da para cezası ile mahkûm ediyoruz, temyiz hakkı olmadan.
¿ Es tu mejor oferta?
- Kilosu 20 lira.
15.500 liras. Tenemos 22 libras de caballa grande... y conseguí 7.750 liras.
Yakaladıklarımıza verdikleri tüm para 7,750 lira.
Quiero decir que desde que terminó la guerra he sido así... un inadaptado, sin una lira ¿ Está claro? ... - Sin una lira.
Savaşın sonundan beri beş parasız bir tipim!
. - Era uno sin una lira.
- Meteliksizin teki.
Crepusculo, una lira.
Günbatımı 1 Liret.
Una lira, sientense aquí por favor.
Günbatımı 1 Liret. Buraya oturun lütfen.
Una lira por el crepusculo, por favor.
Günbatımı 1 Liret. Buraya oturun lütfen.
Una lira para el crepusculo.
Günbatımı 1 Liret.
Una lira.
1 Liret. Hayır demek de ne oluyor?
¿ Al final esta lira no la quiere pagar?
Ödüyor musun ödemiyor musun?
- Bañaos y no cobráis una lira... ¿ Entendido?
- Yüzmeye gidersen paranı unut.
Con mucha suerte le sacaré 1.000 liras.
Şansın varsa bin lira alırım.
le daré 1000 Liras.
Sana 1000 lira'da bahşiş veririm
- Me sobraron 300 liras.
- 300 lira tuttu.
- Préstame 10.000 liras.
- Bana 10,000 lira borç versene.
- Reflexiona, el 30 te devolveré 30.000
- Bir düşün, sana 30,000 lira ödeyeceğim.
Me bastan 5.000 liras.
5,000 lira bile yeterli olur.
Pensándolo bien, mil liras serán suficientes.
Toplamda bin lira yeterli olacaktır.
¡ Al menos 500!
Bari 500 lira ver!
No, yo soy económico. 300 liras, pero deme un poco de tiempo para reflexionar.
Hayır, ucuz. 300 lira, ama düşünmek için zamana ihtiyacım var.
Una consulta penal es cara, son 700 liras y date por satisfecho.
Ama bu yasadışı bir iş, 700 liranı alırım. İstavroz çıkar ve şuraya 200 lira koy.
Mil liras.
- Bin lira.
¿ Lira para mí?
- Bana mı?
Por ésta pido 10.000 liras.
Bunun mu? 10 bin lira istiyorum.
Para usted 10.000 liras, es una pieza del siglo XVIII.
Size 10 bin lira. Hakikidir.
Si no es indiscreción, ¿ cuánto ha pagado?
Acaba bunlara kaç lira verdiniz? - Çok fazla değil.
¿ Pero cuánto ha pagado por fin?
Son olarak kaç lira verdiniz?
Conozco una pequeña tienda donde la señora Mcllhenny hubiera podido ahorrar 7.800 liras.
Bayan Mcllenny'nin cebinde 7,800 lira kalacak küçük bir dükkan biliyorum. Kadehinin dün yapıIdığını söylemedim.
Mi tierra es suya.
Onlar geliyor. Değil bir lira!
Escúchame. Capannelle tiene 100,000 liras que son mías.
Capannelle'de bana ait bir 100.000 lira var.
¿ 3.000 liras está bien?
3.000 lira veririm?
Bueno entonces, 100,000 liras podrían venir bien para la dote.
Öyleyse 100.000 lira çeyizi düzmeye yeter.
- ¿ Saben lo de mi esposa?
- Karımı duydunuz mu? ... 80.000 lira ceza kestiler Üç ay da hapis... - Yoo?
100.000 liras netas sin riesgos.
Parmağını oynatmadan 100.000 lira kazanmaya ne dersin?
- ¿ 100.000 liras?
- 100.000 lira mı? - Evet.
- Veinte liras el kilo.
- Kilosu 20 lira.
No se puede sacar una lira más.
Rekabetçi teklifler yok.
Crepusculo una lira.
Buraya oturun lütfen.
Autobús.
- 20 lira.