English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Spanish → Turkish / Léjos

Léjos translate Turkish

40,811 parallel translation
Así que deberías mantenerte lejos tanto como puedas.
O yüzden onu mümkün olduğunca dışarıda tutmaya çalışmak istersiniz.
No puedo mover el vehículo más lejos debido al terreno.
Arazi yüzünden aracı daha ileri götüremem.
Y se le quitó las ganas de enviar humanos lejos de la Tierra al espacio profundo.
İnsanları Dünya'dan uzağa derin uzaya gönderme kavramından onu soğuttu.
Hemos llegado demasiado lejos, Joon. Si el tren está descarrilando, no puedo hacer nada para mantenerlo en las vías.
- Tren raydan çıkıyorsa onu rayda tutmak için yapabileceğim hiçbir şey yok.
Hemos llegado tan lejos, si nos detenemos ahora el sueño de Marte está muerto.
Bu kadar yol katettik. Şimdi durursak Mars rüyası ölür.
Habíamos llegado tan lejos.
Bu kadar yol katettik.
Adelante, y cuando lleguen les diremos cómo mandó a Maria Gomez lejos para que no testificara.
Arayabilirsin ama buraya geldiklerinde onlara Maria Gomez'i ifade veremesin diye nasıl yolladığını anlatırız.
¿ Como llegaste tan lejos?
Buraya kadar geldin demek.
Las consecuencias llegaron más lejos del simple hecho de que es una película de los comienzos del cine.
Bir Ulusun Doğuşu, sinemanın ilk dönemine ait olduğu için etkisi dalga dalga yayıldı.
Porque eres perfecta, eres hermosa, inteligente, talentosa, y estás muy lejos de mi alcance.
Çünkü sen kusursuzsun, güzelsin zekisin ve yeteneklisin. ve benim alanımdan çok uzaktasın.
Me reuniré con Jacob en la torre de guardia del castillo... cabalgaremos muy lejos y tendremos una pequeña granja.
Jacob'la prensin şatosundaki nöbet kulesinde buluşacağım. Sonra uzaklara gideceğiz ve beraber küçük bir çiftlik kuracağız.
Tan lejos como podamos pero sin perderlo de vista
Görüş alanımızdan çıkmayacak kadar uzaktan takip edeceğiz.
Seguirlo tan lejos como podamos sin quemarnos.
Yakalanmadan, yapabildiğimiz kadar takip edeceğiz.
Realmente necesito un poco de tiempo lejos de...
Senden biraz uzaklaşmam lazı...
Estás lejos ahora, pero vas a llegar.
suan uzakta oldugunu biliyorum ama oraya ulasacaksin.
No había llegado muy lejos.
Çok ileriye de gidememişti zaten.
Esto es todo lo lejos que puedo llevarlos.
Size ancak buraya kadar eşlik edebilirim.
¿ De verdad crees que una orden de alejamiento va a mantenerla lejos?
Uzaklaştırma emrinin onu uzak tutacağını mı düşünüyorsun?
Pero hemos ido muy lejos como para acabar antes de empezar.
Ama daha başlamadan sonuna o kadar çok yaklaştık ki.
El tráiler de producción no puede estar muy lejos.
Prodüksiyon karavanı çok uzakta olamaz.
¿ Mantenerlos lejos de gente como yo?
Benim gibileri uzak tutmak için mi?
Además, hemos sido llevados más lejos de lo que estuvo Lucy.
Ayrıca, Lucy'den daha fazla derine çekildik.
El equipo de Chinatown tiene un depósito no muy lejos de aquí.
Chinatown çetesinin mekânı buraya yakın bir yerde.
La envió lejos, ¡ Dios sabe a dónde!
Onu kim bilir nereye gönderdi!
Estás muy lejos de casa.
Evinden çok uzaktasın.
Eso está muy muy muy lejos.
Bu gerçekten çok çok çok uzak.
No me gusta dormir lejos de ti.
Senden uzakta uyuyamıyorum.
Te lo juro, este es de lejos el peor Uber en el que he estado.
Yeminle şimdiye kadar çağırdığım en kötü Uber aracı bu.
- Somos hombres... - Oye. en la naturaleza, lejos de las hermanas Cottumaccio.
Doğayla başbaşa kalmış adamlarız Cottumaccio kardeşlerden uzakta.
Él quería que venir y tener unas palabras antes de que llegara más lejos.
Daha ileri gitmeden önce bizim gelip sizinle konuşmamızı istedi.
¿ Qué quiere decir "ir más lejos"?
Ne demek "daha ileri gitmeden"?
Permaneceré lejos.
Uzak duracağım.
Me quedaré lejos.
- Uzak duracağım.
¿ Cómo se puede tener una buena relación con alguien tan lejos?
O kadar uzaktaki biriyle nasıl düzgün bir ilişki yürütebilirsin ki?
" Pues por muy lejos de nuestros confines del Tiempo, del Espacio... que me pueda llevar la corriente,
Çünkü her ne kadar bizim zaman ve yerimizin suyundan dışarıya... Taşıyabilirse de sel beni uzağa...
He pedido un taxi para llevarnos a la estación... no debe estar demasiado lejos.
Bizi istasyona götürmesi için taksi çağırdım, uzun sürmez.
No estaba sola porque estabas lejos.
Uzakta olduğun için yalnız değildim.
Cuando volvamos, permanecerás lejos de mí y de Grace.
Döndüğümüzde benden de Grace'den de uzak duracaksın.
Pensé poner a la mala gente lejos, cambiar las cosas.
Kötü insanları hapishaneye atmanın bir şeyleri değiştirebileceğini sanırdım.
He ido demasiado lejos.
Çok ileri gittim.
Has ido demasiado lejos.
- Eve gitmek istiyorum.
Que estaba feliz de haber llegado tan lejos.
Çünkü onlardan çok ileride idi.
¿ Quién es la que está lejos?
"Kim bu kadar uzakta?"
.. ustedes me arrastraron lejos!
Beni sürükledin Oradan da.
Algo sobre que cambiaron de dirección, el correo es lejos, se sentían mal.
Bir adres değişikliği hakkında bir şey, Postane yok Kendinizi iyi hissetmemek vb..
Entonces mamá dijo que yo estaría lejos de ellos "sólo un poco más".
Sonra annem dedi ki Onlardan uzak durmamı Biraz daha uzun süreyle.
.. no el hecho de que estuve lejos por años.
Onların kızı olduğum gerçeği değil Onlardan uzakta yaşamak
Sino mi fracaso los hizo llevarme lejos de mis abuelos..
Ama başarısızlık onları yaptı Beni dedemden al
He llegado tan lejos como puedo. Pero, en algún punto del proceso, su ausencia se tornó algo limitante.
Elimden geldiğince dayandım, ama bir noktada süreç için, yokluğun bilirsin işte, işi oldukça kısıtladı.
He llegado muy lejos.
Çok yol katettim.
En Hong Kong, el crimen organizado nunca está lejos.
Hong Kong'da organize suç asla çok uzakta değildir.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]