Lína translate Turkish

5 parallel translation

Una sola lína azul corriendo sobre sus encías... todas los síntomas en envenenamiento con plomo.

Diş etlerinde mavi bir çizgi var. Bunların hepsi kurşun zehirlenmesi işaretleri.

Estaba en una lína caliente...

- İyi kazanıyordum.

Condecorado 2 veces por valor, murió en la lína del servicio en 1965

iki katı cesaretle donatılmıştı, 1965 yılında görev başında öldürüldü.

- No, no podemos vender la misma lína de ropa por Internet.

Hayır web sitede aynı kıyafetleri satamazsınız..

Soy la primera en la lína, y además una eficaz campeona.

- Kıdem, William. İlk sırada ben varım ve şampiyon olduğumu kanıtladım.