English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Spanish → Turkish / M

M translate Turkish

5,375,880 parallel translation
No puedo creer que vivamos en un banco.
Parktaki bir bankta yaşadığımıza inanamıyorum.
Conocí a alguien.
Birisiyle tanıştım.
Pero, en este caso, terminé teniendo sexo con la mapache.
Ama bizimkinin sonunda, ben rakunla seks yaptım.
¡ Claro, amigo!
Hatırlamak da laf mı?
Salto adelante en el tiempo.
İleriye saralım.
Esas chicas se veían muy bien.
Tanrım, orada bazı kızlar çok güzeldi.
Se la chupé a una chica.
Ben bir kızınkini ağzıma aldım.
Salto adelante, 1989.
İleri saralım, 1989.
Salto adelante.
İleri saralım.
Sí, "entren a nuestro Wacky Shack y la sacudiremos bien", y ¿ familias enteras hacen cola para entrar ahí?
Çılgın mekânımıza gelin, sizi bir güzel rahatlatalım, bir de o sokakta aileler rahatça dolaşıyor, öyle mi?
Mientras esperas, te dan vibradores para meterte entre las nalgas.
Hazır siz beklerken, kıçınıza uygun titreşimli dildolarımızdan buyrun.
Tomé esa cosa desagradable y la puse en mi próstata mientras me sacudía el pene.
Yani kızın biri beni eliyle rahatlatırken ben de bu acayip şeyi prostatıma kadar sokacağım.
- Después de todos los que hicimos.
- Tüm o yaptıklarımızdan sonra.
Quizás Steve nos ayude con nuestro musical sobre Terri Schiavo.
Belki Steve, Terri Schiavo ötenazi vakasıyla ilgili müzikalimize yardım eder.
Déjame contestar.
Dur telefona bakayım.
¿ Qué? ¿ "No, gracias, adiós"?
Ne? "Hayır, teşekkürler, hoşça kal." mı?
Nos ofrecen dinero para conservar el apartamento haciendo Too Much Tuna, y tú dices : "No, gracias, adiós"?
Çok Fazla Ton Balığı için evimizi kurtaracak kadar para teklif edildi ve sen "Hayır, teşekkürler, hoşça kal." mı dedin?
- No te he sido completamente sincero.
- Sana anlatmadığım şeyler var.
¿ No usaste protección?
Prezervatif takmadın mı?
¿ La mapache y el rabino se sientan a la mesa juntos?
Rakun ve haham karşılıklı bir masada mı oturuyor?
Cosas que nunca le dije a nadie.
Daha önce kimseye anlatmadığım şeyler.
Está bien, haré Too Much Tuna contigo en New York One.
Pekâlâ. Seninle New York One kanalında Çok Fazla Ton Balığı yapacağım.
¿ Está todo bien con Lisa?
Lisa'yla her şey yolunda mı?
Tres veces me engañó la misma zarigüeya.
Üç defa sahte keseli sıçanlar tarafından kandırıldım.
¡ Dios mío! , mira cómo se está excitando la audiencia.
Aman Tanrım, seyircilerin hepsi tahrik oldu.
Como si estuvieran en una producción regional de Chicago.
Sanki Chicago'nun bölgesel bir yapımındalar gibi.
Luego de una herida Soon-Yi bien fundamentada, salimos corriendo.
Soon Yi ağzımızın payını verince oradan kaçıyoruz.
- ¿ Dónde está mi amigo George?
- Arkadaşım George nerede?
Correré contigo.
Sadece seninle koşacağım.
George, no estoy bien atado.
George, tam takamadım şunu.
No lo haré.
Yapmayacağım.
¿ Irías a un almacén y me traes unos cereales Kashi Good Friends?
Rica etsem bir Meksika marketine gidip bana bir kutu Kashi Good Friends mısır gevreği alır mısın?
Necesito que vayas a Just Salad a eso de la 1 p.m., que es la hora pico.
Just Salad'a git lütfen, en yoğun oldukları saatte, öğlen birde mesela.
¿ Puedes ir a Chipotle y traerme un gran bol de ébola?
Rica etsem Chipotle'a gidip bana büyük boy bir Ebola alır mısın?
Gil no puede levantarse porque tiene un cuerpo de polenta.
Gil ayağa kalkamaz çünkü vücudu mısır unu gibidir.
Salto adelante, un año después.
İleri saralım, bir yıl sonra.
Muy bien, vamos a trabajar.
Pekâlâ, işimize bakalım artık.
Dios mío, se droga otra vez.
Aman Tanrım, tekrar uyuşturucuya başlamış.
Lo ayuda a drogarse con cocaína.
Kokain kullanmasına yardım ediyor.
¿ Escuchaste lo que New York One hará con nuestro show?
New York One'ın programımıza ne yapacağını duydun mu?
Yo lo llamaría : "Tienes jugo de almeja, blanco idiota de porquería".
Bana kalsa ismini "İstiridye Suyu Var, Seni Beyaz Salak Pislik" yapardım.
George, no sé si recuerdas cuando dije que debo ser yo mismo, que debo salir de este mundo competitivo.
George hatırlıyor musun, kendim olmak istiyorum, demiştim hani. Bu sidik yarışını bırakmam lazım. İstiridyeli domates suyu işi yapmam ben.
¡ Genial! Tomemos el subterráneo, ¿ las líneas 4 y 5?
Harika, Hadi metroya binelim, 4. ve 5. hatlar mı?
¡ Apretón!
Çak bakalım!
- ¿ Esperar?
- Duralım mı?
Debo ir al baño.
Tuvalete gitmem lazım.
¿ Interrumpirías un partido del Súper Bowl para ir a cagar?
Birtakım boktan işler yapmak için Süper Kupa maçlarını durdurur muydun?
Te diré algo.
Biraz konuşalım. Gel buraya.
¿ Acabas de cagarte en los pantalones de corderoy del show?
Şovda giydiğin fitilli kadifeye kakanı mı yaptın şimdi?
Soy George St. Geegland, tú eres Gil Faizon, y esto se acabó ¡ porque tú lo arruinaste!
Ben George St. Geegland'ım, sen de Gil Faizon'sun, bu iş buraya kadar çünkü içine ettin!
George, soy como Peter Pan.
George, ben bir Peter Pan'ım.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]