Translate.vc / Spanish → Turkish / Manía
Manía translate Turkish
441 parallel translation
- Eso es terrible. ¿ Ha oído de una cosa llamada "manía de persecución"?
Hiç "incinme korkusu" diye birşey duydun mu?
Es un caso claro de manía depresiva.
Bu kesinlikle manik depresif bir vaka.
Señoría, este es un caso claro de manía depresiva.
Sayın Yargıç, bu kesinlikle manik depresif bir vaka.
Es una manía mía.
Benim alışkanlıklarımdan biri.
Lo único que le reprocho es su manía de fumar en la cama.
Tek bir kötü tarafı var : o da yatakta sigara içmesi.
En mí es como una manía, cuando tengo un objeto en las manos...
Elime aldığım şeyler ortadan kayboluyor.
Sólo es una manía.
Bunu yapmam büyükbabamı memnun ederdi.
Esa manía que tienes por mirar a las criaturas en sus lugares predilectos...
Kendi yuvalarına gidip bu yaratıklara dikkatlice bakmaya olan düşkünlüğün...
Tiene la manía de que mató a dos personas hace cinco o seis años.
Beş ya da altı yıl önce bir kaç kişiyi öldürdüğü yönünde çılgınca bir fikri var.
Con una única excepción, tiene un pasatiempo que es casi una manía... los relojes.
Küçük bir şey hariç, neredeyse saplantıya varan bir hobisi var. Saatler!
- Alguien te debe tener manía.
- Sana kin güden biri olmalı.
Te hablé de esa manía...
- Celia, sana Meksika'da söz etmiştim.
Ray tenía la curiosa manía de no estar en la oficina... cada vez que había uno de esos asesinatos.
Ray, cinayetler işlendiğinde izinde olmak gibi... garip bir alışkanlık edinmişti.
Ese chico sufre de manía persecutoria.
O çocukta eziyet kompleksi var.
Sino porque las armas se te volvieron una manía peligrosa.
Seni yargılıyoruz çünkü sevdiğin bu şey, sende çok tehlikeli bir tutku durumuna gelmiş.
Su susceptibilidad se origina en una manía persecutoria que sin duda empezó en su infancia.
Her an kavgaya hazır oluşunuz, çocukluğunuza dayanan zulmetme kompleksinden kaynaklanıyor.
Sin duda es una manía de los hombres.
Bu çıIgın bir adam olmalı! .
Si no le tuvieras manía al teatro, ya lo sabrías.
Tiyatro'ya alerjin olmasaydı sende görürdün.
Hago muchas preguntas. Tengo esa manía.
Çok fazla soru sorarım, alışkanlık gibi.
Esa manía de pensar en el otro.
Fakat hep birbirinizi düşünüp.
No soporto su manía por el orden.
Onun titizlik huyuna dayanamıyorum artık.
Personalidad inflexible, manía persecutoria, el convencimiento neurótico de tener la razón.
Kişilik çatışmaları olan, haksızlığa uğradığını düşünen, ve hep haklı olduğuna inanan bir yapısı var.
¡ Los hombres y su maldita manía de destaparnos!
Erkeklerle yatarken, her zaman üstündekileri çıkarıyorlar.
Es obvio que Holden ha tenido un poco de manía persecutoria con usted.
Holden'ın sizi kendine düşman gördüğü ortada.
- Es una manía muy común.
Sürekli bir cinnet hali.
Es una manía persecutoria.
Eziyet korkusu var.
Pero, mi madre tiene la manía de hurgar en los bolsillos... y por la noche, al dejar mi pantalón sobre la cama, ella encontró el dinero.
Annem hep ceplerimi kontrol ederdi. O gece pantolonumu yatağın üzerine bırakmıştım.
- Te tendrá manía. - Sí, ya lo creo.
Sana kızgınmış o zaman.
Es totalmente inofensivo, salvo por una pequeña manía.
Hayır, hayır. O kesinlikle zararsızdır. Garip bir takıntısı haricinde.
Por eso le cogimos tanta manía.
Bu yüzden belki de biz size karşı çok küskündük.
Tenía una manía respecto a la guerra, Lady Mary.
Savaş hakkında garip bir fikri vardı.
Una manía muy sensata.
Çok makul bir fikir.
La pesca era su última manía.
Balık tutma son çılgınlığıydı.
El director en realidad me tiene manía.
Özellikle de ev lideri olduğum için müdür beni cezalandırmayı kafasına koymuştur.
Esa manía de convertirlo todo en una pregunta y añadir'bien'me pone nervioso.
Bunu bir soruymuş gibi tekrarlayıp... sonra da "evet" demen sinirlerime dokunuyor.
No comprendo esta manía.
Hala fotoğraflar var.
¡ Deja de una vez esa manía del psicoanálisis!
- Sigaran var mı Cathy? - Niye bu psikoanalitik alemden vazgeçmiyorsun?
Manía : Jugar a la guerra de Secesión.
Hobisi iç savaş oyunları oynamak.
Una nueva manía.
Orayı daha yeni temizledim.
Tu manía, tu pasión.
Senin cinnetin, tutkun.
Nunca pensé eso de él... hay solamente una explicación : ¡ la manía de la grandeza!
Bunu ondan beklemezdim.
Cualquiera que no te conozca tan bien como yo... pensaría con razón que tienes manía persecutoria.
Seni benim kadar tanımayan birisi herkes üzerime geliyor kompleksin var dese onları bağışlayabiliriz.
Es mi manía, ¿ qué quiere?
Doğru tahmin ettin.
- ¿ Tiene manía persecutoria?
- Bir eziklik kompleksine mi kapılıyorsun?
Pero qué manía tiene con la aspirina.
Aspirin, sizde takıntı olmuş!
Le tiene manía.
Ona kafayı takmıştın.
Todos sabéis que Bell le tiene manía al Gordi.
Bell'in yıllardır Şişko'nun peşinde olduğunu biliyorsunuz.
" ¡ Por fin comprendo su manía!
Sonunda hastalığının ne olduğunu anladım.
Tiene la manía de inquietarme.
Benimle eğlenmekten her zaman zevk almıştır.
Manía persecutoria, quizá.
Kendinde değil gibi.
Con su manía de coger fresas, un poco más y nos quedamos allí.
Az daha öldürülüyorduk!