Translate.vc / Spanish → Turkish / Mar
Mar translate Turkish
17,373 parallel translation
Ahora que el Underlord y el Rey del Mar Profundo están muertos es tiempo de que el Pueblo Dino recupere el planeta.
Yeraltındakiler ve Derin Deniz Kralı gittiğine göre Dehşet Kertenkele Kabilesi dünyaya hükümdar olabilir!
¿ Qué demonios pasa con...? ¿ Está perdida?
Bu şımarık kayıp velet de neyin nesi ya?
Habrá un mar de pruebas sobre Steven Avery...
Burada her gün Steven Avery ile ilgili kanıtlar duyacaksınız ;
El nuevo designado nacido en una familia rica parecía un malcriado.
Yeni atanan kişi zengin bir ailede doğmuş şımarık veledin teki gibi gelmişti.
Eres directa.
- Şımarıksın.
Inclínate.
Şımarık.
Me contó que se sentaban y miraban hacia el horizonte más allá del fiordo, hasta el mar.
Birlikte oturduğunuzdan, dışarı baktığınızdan bahsetmişti. Fiyorttan öteye denize, geleceğe.
- En el Mar de China Meridional
- Güney Çin Denizinde.
- donde queda el Mar de China Meridional?
- Güney Çin Denizi nerede?
¿ A un barco en el Mar de China Meridional?
- Güney Çin Denizindeki bir gemiye mi?
¿ Este es el Mar de China Meridional?
Bu Güney Çin Denizi mi?
¡ Hija de una serpiente de mar!
Deniz yılanının çocuğu!
Vino un Mar Tenaz a verlas.
Smartin Christ sizi görmek ister.
¿ Mar Tenaz?
"Smartin Christ."
Desde el mar negro.
Karadeniz'den.
Sal de mar.
Deniz tuzu.
Y llegaron al mar y los egipcios siguieron a sus padres hasta el Mar Rojo con carros y caballería.
"Siz de denize gittiniz... " Mısırlılar atalarınızı atlar ve atlı arabalarla... " Kızıl Deniz'e kadar takip etti.
Y entonces tendríamos, un fin de semana travieso a la orilla del mar... y hubiera demostrado mi hombría... al ganarte un peluche... en el muelle.
Sonra bir hafta sonu deniz kenarına yaramaz bir gezintiye çıkardık. Sana erkekliğimi kanıtlamak için pofuduk ayıcık kazanırdım. İskeledeki yerden.
Bueno, tal vez te parezca trillado ahora, pero te prometo que hay suficientes peces en el mar.
Bu şu an klişe görünebilir ama denizde balık çok.
Propiedad frente al mar disponible ahora.
Su kenarında ev artık mevcuttur.
Greene dijo que los sacaramos de su miseria... - y los tiráramos al mar.
Greene, acılarına son verip okyanusa atmamızı söyledi.
" Ángeles del mar.
" Deniz Melekleri.
La verdad es que le robaron el barco a un hombre que las aterraba para cruzar a una guerra a través de 50 millas de mar abierto.
Gerçek şu ki, onları korkutan bir adamın teknesini çaldılar. Ve 50 mil açık denizin bir savaşa geçmesi için yola çıktılar.
Un mar generoso de belleza.
Cömert bir güzellik denizi.
Sí. ¿ Su mente se va hacia la vida marina en alta mar?
Benliği derin deniz hayatına mı dalıyor?
El tipo ya está en el medio del mar.
Açık denizlere gitmiştir.
Ama el mar.
Denize bayılıyor.
Sé dónde está Praga. Más allá del mar.
- Prag nerede biliyorum, deniz aşırı işte.
Documentaremos los efectos del cambio climático en el mar.
İklim değişikliğinin okyanusa olan etkilerini belgeleyeceğiz.
¿ Las color olas del mar, o las color pistache?
Deniz köpüğü mü, yoksa fıstık rengi mi?
Y creo que la policía me busca así que un año en alta mar podría ser el mejor lugar para mí.
Sanırım, polis tarafından da aranıyorum, bu durumda... Denizde geçirilecek bir yıl..... aslında benim için en iyi şey olabilir.
Trabaja en una plataforma que bombea petróleo de debajo del mar.
Okyanusun dibinden petrol çıkaran bir sondaj kulesinde çalışıyor.
Porque hay kilómetros de tierra y mar aplastándolos.
Çünkü kilometrelerce deniz ve toprak üzerine basıyorlar.
Nos dirigimos al mar abierto.
Okyanusa doğru açılıyoruz.
El mar está tranquilo.
Deniz durgun bu iyi bir şey.
Mike Williams jamás regresó al mar.
Mike Williams bir daha denize dönmedi.
Señor, Wesley arruinó muchas pinturas hoy, y mi oficina.
Wesley ofisimi söz değil, bugün resimlerini şımarık.
Un diamante en un mar de vidrio.
Cam denizinde bir elmas gibi.
Vimos su isla del otro lado del mar y pensamos :
Denizden adanızı gördük ve şöyle düşündük :
Un alma valiente contra el mar y Ross.
Denize karşı bir cesur ruh ve Ross.
Esa grieta se reparó el mes pasado, pero no aguantará mucho con el mar así
Geçen ay kaynak yaptıkları o çatlak, bu denize dayanmaz kaptan.
Incluso si saben que estamos aquí, el mar es lo suficientemente grande.
Burada olduğumuzu bilseler bile deniz yeterince büyük.
Se rompería y nos tiraría a todos al mar.
Parçalara ayrılır, hepimizi denize döker.
Ese bote es demasiado pequeño para este mar.
O filika bu deniz için çok küçük.
¿ Usted vendrá aquí cada vez que salga al mar?
Adam her gittiğinde korkarak buraya mı geleceksiniz?
No voy mar abierto.
- Denize daha fazla açılmayacağım, hayır.
Dejé el mar detrás de nosotros.
Denizi arkamıza aldım.
El Tinian en el Mar de Filipinas.
Tinian, Filipin Denizi'nde.
Almirante, tengo nueve nuevos oficiales y 250 nuevos reclutas, pero presionaremos para trabajar y estar listos para el mar.
Amiral, 9 yeni subayım ve 250 yeni askerim var. Yine de detaylı bir tetkik yapıp denize açılmak için hazır olacağız.
Muchos de la tripulación son meros chicos que no tienen idea del peligro que enfrentamos aquí afuera en el mar.
Mürettebatın çoğu yeniyetme. Denizlerde karşılaştığımız tehlikeler hakkında bir şey bilmiyorlar.
Llevamos una semana en el mar.
- Bir haftadır denizdeyiz.