Translate.vc / Spanish → Turkish / Marine
Marine translate Turkish
1,641 parallel translation
Al día siguiente, estaba en la cárcel de Bimini por tratar de liberar a un delfín del Lerner Marine Laboratory.
Ertesi gün, Lerner Denizcilik Labaratuarı'ndaki yunusları serbest bırakmaya çalıştığım için Bimini hapishanesindeydim.
Mi papá lo llamó el marinado microcosmos
Babam buna marine edilmiş evrencikler derdi.
Qué has usado por ella ¿ escabeche, una especie de salsa teriyaki?
Eti marine etmek için ne kullanıyorsun? Bir çeşit teriyaki sosu falan mı?
Mi mamá las marina con cerveza belga durante dos días.
Annem iki gündür Belçika birasında marine ediyor. Öyle işte.
Soy mejor padre de lo que tú fuiste marine.
Ben senin orduda yaptığından şeylerden çok daha iyi babalık yapıyorum.
¿ O a un Marine fracasado de nombre Sam?
Ya da yorgun deniz komandosu Sam gibi mi?
A todas las unidades disponibles, un 4-11 en curso, entre la 13 y Marina.
Müsait olan tüm biriler, 13. ve Marine arasında vaka bulan bir 4-11 durumu var.
- Soy un Marine.
- Ben denizciydim.
Ahí tienen un poco de humor de marine.
Bir ordu emeklisinin espirilerine aldırmazsınız umarım.
Pero cuando vuelvo, Marone View Road está cerrada, entonces hago un desvio por la Pacific pero... no sabía que me habría llevado a Chula vista.
Ama eve gelirken, Marine View yolu kapalıydı. Ben de Pasifik'e saptım ama yolun beni Chula Vista'ya götüreceğini bilmiyordum.
- no se sobre eso, pero el esta definitivamente es un marine.
Bu konuda çok şey bildiğim söylenemez, fakat kesinlikle denizci.
- Theodore rist, Marine.
Theodore Rist, deniz eri.
Nosotros rastreamos a tu marine.
Denizcinizin yerini tespit ettik.
- el es un marine, teddy es su trabajo.
O bir denizci, Teddy. Bu onun işi.
Sólo porque este chico es un marine no excusa su comportamiento.
Denizci olması bu tür davranışlarda bulunmasının bahanesi olmamalı.
Demonios, Teddy, tu no puedes tomar el honor de un marine
Kahretsin, Teddy, bir denizcinin onurunu alamazsın.
¿ Marine?
Takılmak mı?
Tenemos un Marine muerto.
Ölü bir denizci var.
La víctima es un Marine, el soldado de primera James Korby.
Kurban, Denizci Onbaşı James Korby.
Muestra del estómago de nuestro marine muerto.
Ölü denizcinin midesinden alınan örnekler.
También digo que Korby fue un dedicado, valiente, duro trabajador marine.
Aynı zamanda Korby'nin, özel, cesur ve çalışkan bir denizci olduğunu da yazdım.
Supongo que tendremos que esperar para ver lo que nuestro marine muerto inhaló.
Sanırım ölü denizcimizin ne soluduğunu görmek için bekleyeceğiz.
, marine bromista muerto cuyas, uh, travesuras le provocaron un golpe hacia abajo en Afganistan, cortesía de su pelotón entero.
Muzip ölü denizci, bütün takımının katılımıyla, Afganistan'da sıkı bir dayak yemiş.
Pudimos averiguar las direcciones de cada marine que estuvo en la unidad de Korby en el área la noche del asesinato.
Korby'nin takımındaki bütün denizcilerin, cinayet gecesi bulundukları adresleri araştırdık. Cinayet mahalline yakın olan altı kişi var.
Son los resultados de la sustancia que tu y Ducky encontraron en los pulmones de marine muerto.
Bu, senin ve Duck'ın ölü denizcinin ciğerlerinde bulduğunuz maddelerin analiz sonucu.
En pie, Marine.
Erkek ol, asker.
El era un buen Marine, pero...
- Çok iyi bir askerdi, fakat...
Eso sugiere un Marine.
- Bir asker olduğunu gösterir.
Ninguno de los registros indica... cual fue el Marine que tomó el auto.
- Hiç bir taşıt kayıt tutanağı, arabayı hangi askerin üs dışına çıkarttığını belirtmiyor.
Salí a marinar mi hígado en alcohol para que estuviera listo para el trasplante. Claro.
Bu yüzden ciğerimi nakil hazırlığı olsun diye alkolle marine ettim.
Un barco camaronero encontró el cuerpo de un marine en la costa de Tanzania.
Tanzanya kıyılarında, bir karides gemisinin ağına bir denizci takılmış.
Los registros dentales confirmaron que el marine es un sargendo de personal Daniel Cryer
Dişçi kayıtlarına göre, denizci Üstçavuş Daniel Cryer.
Tenemos a un marine muerto, ¿ verdad?
Ölü bir denizcimiz var, değil mi?
Así que tenemos a Ziva en un barco que se hundió en algún lugar en el que no se suponía que estaba, y una bolsa con un cuerpo llena de una cosa pegajosa de un marine muerto que se suponía que no estaba allí.
Yani Ziva, bulunmaması gereken bir yerde batan bir gemideydi. ve orada bulunmaması gereken birinden kalanlarla dolu bir torbamız var.
Para el registro, La muerte del marine estadounidense - lo convierte en mi asunto.
Kayıtlara geçsin, bir Amerikan denizcisinin ölümü, bunu benim alanıma sokar.
Se cambio a Daniel Cryer cuando se hizo Marine
Amerikan askeriyken, adı Daniel Cryer'dı.
¿ Sabías que era marine?
Denizci olduğunu biliyor muydun?
Una de sus primeras lecciones - No existe tal cosa como un ex-marine.
İlk derslerden biri... eski denizci diye bir şey yoktur.
Respeto las intenciones del director David, pero tengo un marine muerto abajo
Müdür David'in amacına saygı duyuyorum, fakat aşağıda ölü bir denizci var.
Ella sabía que Cryer era un Marine.
Cryer'ın denizci olduğunu biliyormuş.
¿ Incluyendo la parte donde dice que Ziva asesinó al Marine?
- Ziva'nın denizciyi... öldürdüğünü söylediği kısmı da mı?
La bala que pusiste en el marine de los Estados Unidos Daniel Cryer
Senin Amerikan Denizcisi Daniel Cryer'ı vurduğun.
El hombre al que buscan es un antiguo marine - Walton Monroe Flynn.
Baktığınız adam eski deniz kuvvetlerinden Walton Monroe Flynn.
Bien, básicamente tenemos un marine muerto que no tiene habilidad para comprar al por mayor.
Yani elimizde toptan alış yapmasını bilmeyen bir denizci var.
Debe ser alguien fuerte para tirar a un marine de 90 Kg por aquí.
90 kiloluk bir denizciyi aşağıya atmak için kuvvetli biri lazım.
- ¿ Eres marine?
Denizci misin?
Lo que hace un buen marine : improvisar.
İyi bir denizcinin yapması gerekeni :
Así que, ¿ cuanto le llevará a esta cosa estar marinada?
Eee, bu marine işlemi ne kadar sürecek?
Es un marine.
Bir deniz piyadesi.
Señor, necesito acceso a toda la información sobre el Sargento Marine Young.
Efendim, deniz piyadesi Çavuş Young hakkında her şeye ihtiyacım var.
El mató a un marine, cuando eramos transportados. ¿ Y los saco del transporte?
Bir denizci öldürdün, yakalandın araçtan kaçtın?