English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Spanish → Turkish / Messenger

Messenger translate Turkish

122 parallel translation
- ¿ Sólo una maleta?
- Sadece bir çanta mı Bay Messenger?
Messenger, Messenger...
Messenger, Messenger...
- Adrian Messenger me la dio.
- Adrian Messenger verdi.
¿ Messenger?
Messenger mı?
Había uno en el vuelo.
Yolcu listesinde bir Messenger vardı.
Adrian Messenger también pertenece a esa lista.
Hislerim bana Messenger'in adının da o listede olduğunu söylüyor.
¿ Qué relación podía tener Messenger con un granjero, un veterinario... un trabajador de telas y un vendedor de coches?
Messenger'in, bir çiftçi, bir veteriner, örtücü çırağı ve bir araba satıcısı ile ne bağlantısı olduğunu düşünüyorsun?
Messenger era escritor ¿ no?
Messenger yazardı, değil mi?
Su muerte se podría apuntar en la columna de accidentes.
Messenger'in kendi ölümü de kazara ölüm sütununda listelenebilir.
Dice ser pariente del señor Messenger.
Bay Messenger'in akrabası olduğunu söylüyor.
ÉI estaba en el agua,... se agarró al cajón y yo sólo le ayudé a subir.
Bay Messenger sudaydı sala ulaşmayı başardı, ben sadece üzerine çıkmasına yardım ettim.
Pensé que podrías aclararme algunas cosas sobre Messenger.
Messenger hakkında pek çok soruya muhatap olmuşsundur diye düşündüm.
Todo Io que dijo Messenger, el orden en el que Io hizo,... y si tenía sentido o no.
Herhangi bir anlamı olsa da olmasa da aynen söylediği düzende Messenger'in tüm söylediklerini öğrenmek istiyorum.
¿ Qué voz tenía Adrian?
Adrian Messenger'dan ne tür bir ses çıktı?
Messenger...
Messenger...
Messenger.
Messenger.
A la residencia del Sr. Messenger.
Bay Messenger'in evini bir ziyaret edelim.
El pobre gato maullaba tanto que pensé que tendría hambre.
Bay Messenger'in kedisi acıklı bir şekilde miyavlıyordu. Muhtemelen açlıktan.
Yo he venido a eso, se Io prometí al Sr. Messenger.
Ona mama vermek için uğradım. Bay Messenger'a söz vermiştim.
Pobre Messenger.
Zavallı Bay Messenger.
He revisado los nombres de la lista en los archivos militares.
Bay Messenger'in listesindeki isimleri askeri kayıtlarda araştırdım...
Messenger ni siquiera estuvo ingresado.
Messenger hiç yaralanmamış.
Todos los miembros de la lista han sido eliminados.
Messenger'ın listesinde bulunanların hepsinin hesabı görüldü.
ÉI es Monsieur Le Borg. Iba en el avión con Adrian Messenger.
Mösyö LeBorg Adrian Messenger ile aynı uçaktaydı.
He leído sus libros.
Bay Messenger'in kitaplarını okudum.
Mi marido combatió con el Señor Messenger.
Eşim Bay Messenger ile beraber askerlik yapmıştı.
El Sr. Messenger tenía buenos amigos.
Bay Messenger'in çevresi genişmiş.
Messenger ha dejado de hablar. Pero de golpe dice algo más como :...
Messenger " in söylediklerinin çoğu bitti, birden şöyle bir şey söylüyor...
- Sí, un regalo de Adrian Messenger.
- Adrian Messenger'dan bir hediye.
- ¿ Cuándo compró el animal?
- Bay Messenger onu ne zaman satın aldı?
Otro primo mío, Adrian Messenger, no tuvo tanta suerte.
Diğer bir kuzenim, Adrian Messenger o kadar şanslı değildi.
Páginas del manuscrito en el que trabajaba Messenger.
Messenger'in ölmeden önce çalıştığı taslaktan sayfalar.
Quizá Messenger quiso cambiar algo y...
Messenger kendisi bir şeyi değiştirmek istedi belki ve...
Me pregunto si sería Messenger.
Hedef Messenger olabilir mi diye merak ediyorum.
El doctor en física Messenger tiene una opinión particular, según la cual, lo informado por Berton pudo haber ocurrido realmente, Y debe ser estudiado detalladamente.
Burton'un verdiği bilgilerin... doğru olabileceğine inanan Profesör Messenger'ın öne sürdüğü, ve titizce incelenmesi gereken... ve titizce incelenmesi gereken...
Comprendo los sentimientos del Profesor Méssenger,
Profesör Messenger'ın hissettiklerini anlayabiliyorum.
¿ Qué consecuencia tendrá la opinión especial del profesor Messenger?
Prof. Messenger'ın düşüncesi karşısında nasıl bir tavır alacaksınız?
Es sobre Messenger, quien expresara su opinión particular en aquella reunión.
Toplantıda farklı bir fikir dile getiren Haberci hakkında.
Messenger y yo fuimos a ver a la viuda de Fechner.
Haberci ile Fechner'in dul karısını ziyarete gittik.
Srta. Lane, el Messenger va a explotar.
Bayan Lane, Mesajcı patlayacak.
El vehículo espacial Messenger, piloteado por el Cdte. Jack Laderman... que lleva el módulo de propulsión para la Estación espacial Prometeo... va a despegar el viernes a las 9. : 00 a.m.
Uzay istasyonu Prometheus için itici güç modülünü taşıyan komutan Jack Ladermen pilotluğundaki taşıma aracı Haberci
Como sea, trabajó en el Messenger...
Her neyse, Haberci'de çalışıyordu...
Piensa que sabotearon al Messenger.
Haberci'nin sabotaja uğrayacağına ikna olmuştu.
Dr. Platt, ¿ cómo sabotearon al Messenger?
Dr. Platt, Haberci nasıl sabotaja uğratılabilir?
Entonces, se fundiría... y así el Messenger explotaría.
- Tabii ki. Böylece eriyecek... ve Haberci patlayacaktı.
Seguí al camión que llevaba los restos del Messenger.
Haberci'nin enkazını taşıyan kamyonu takip ettim.
El Messenger está en el hangar.
Haberci hangarda.
Quieren que publique una historia... que dice que el proyecto Prometeo es saboteado... que el transporte espacial Messenger explotó... y que el transporte que lleva el módulo habitacional... a la Estación espacial Prometeo... programado para lanzarse en menos de tres días... probablemente también explote.
Prometheus projesinin sabote edileceğini yazan bir hikayeyi yayınlamamı istiyorsun... uzay taşıma aracı Haberci patladığını... ve Uzay İstasyonu Prometheus'a yaşam modülünü taşıyan taşıma aracının 3 günden kısa bir süre sonra fırlatılırken... bir önceki gibi muhtemelen havaya uçacağını.
Vi cómo cargaban los restos del Messenger en un camión.
Haberci'nin enkazını kamyona yüklediklerini izledim.
Fue del dominio público. Apareció en "El Mensajero" en esa Semana Santa.
Messenger'da bu konuyu yazmışlardı.
EL ÚLTIMO DE LA LISTA
Adrian Messenger'in Listesi Çeviri :

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]