Translate.vc / Spanish → Turkish / Meta
Meta translate Turkish
5,813 parallel translation
Dile que se meta sus galletas en el culo.
Ona o kurabiyeleri alıp götüne sokmasını yazıp yollayalım.
La verdad es que tengo que recordar que salir no es apurarse para llegar a la meta.
İşin aslı, randevunun bitiş çizgisine varma acelesi olmadığını hatırlamalıyım.
Pero mientras pasamos por esto, quiero que entiendan, que la mejor experiencia que he tenido, en mi experiencia en el fútbol profesional, es haber trabajado con personas por una meta en común.
Bölgesel olarak başladık ama sonrasında şunu bilmenizi isterim ki hayatımda başıma gelen en mükemmel şey profesyonel futbolda yaşadığım tecrübelerdi. Bu insanlarla, ortak bir hedef uğruna çalışma şansını yakalamamdı.
¡ Bienvenido a mi Mansión-Metal!
Meta Köşk'üme hoş geldin.
Para conducir la Mansión-Metal hacia la ubicación de tu elección... escriba su destino con el teclado.
Meta Köşk'ü dilediğin yere sürmek için hedefi klavyeye yaz.
¿ A qué distancia de la meta?
Hedefe uzaklığın nedir?
La seguridad es una meta.
Güvenlik bir görevdir.
"Rituales del Fetichismo" y el "Extremo Final del Imperio".
"Meta Fetişizminin İmparatorluğun En Ucundaki Ritüelleri" de dahil olmak üzere.
Estoy leyendo "Rituales básicos del fetichismo" y "Al final del Imperio".
" Meta Fetişizminin İmparatorluğun En Ucundaki Ritüellerini okuyorum.
Nadie descomprime el fetichismo como lo haces tu.
Meta fetişizmini kimse şenin kadar iyi kıvıramıyor.
Nuestra meta para este mes es... un millón de dólares en ventas.
Bu ayki hedefimiz 1 milyon dolarlık satış.
Nombre Nivel 3 de meta es Damian Blanca.
Tier 3, hedefin adı Damian White.
Siento que quieres meterme en el hoyo... y dices cosas profundas para que me meta... y eso me pone incómodo.
Beni deliğin içine sokmak istiyormuşsun gibi hissediyorum ve o derin şeye girmemi söylüyorsun... -... ve rahatsız edici hissediyorum. - Mmm.
Decidí que no... y tu mirada condescendiente me está enojando... siento que me está diciendo que me meta en el hoyo... y no me voy a meter.
Gitmiyoruz, kimseyi aramıyoruz şu an bana kafamı bozucu şekilde baktığını söylüyorum çünkü bana bu kurnazlığı yaptın, horgörücü bakış takındın ve "Deliğe gir" dedin. O lanet deliğe girmeyeceğim, bayan.
Es que no quiero que nadie se meta en problemas por hacer preguntas.
Ama sadece soru sordukları için başlarının belaya girmesini istemediğimden.
Estamos evitando que se meta en líos.
Beladan uzak tutuyoruz.
Pero tampoco quiero que Estados Unidos se meta en nuestros asuntos.
Fakat Amerika'nın iç işlerimize karışmasını da istemiyorum.
Señor, ahora que logramos nuestra meta.
Biz amacımıza ulaştık, efendim.
Una mano fuerte con los fanáticos peligrosos... sería un paso hacia esa meta... y tú quedarías como rey de los judíos.
Tehlikeli fanatiklerle sağlam bir el... sizi Yahudilerin kralı yapacak amaç, için bir adım olacak.
Vienes con una meta oculta, Juana.
Gizli bir amaç için geldin, Joanna.
No estarás dejando que esa gente te meta ideas en la cabeza, ¿ verdad, Habibeh?
Bu insanların aklına girmesine izin vermiyorsun, değil mi, Habibeh?
Manny, préstame ese trapo para que se lo meta en la boca.
Manny, şu paçavrayı ver de şunun ağzına tıkayayım.
CONSUMO MENSUAL LITIGIO Pensaba que la meta principal de las empresas... -... era hacer dinero.
Ben şirketlerin asıl nedeninin para kazanmak olduğunu sanıyordum.
Bueno, necesito que cada uno de ustedes, le meta una bala a él.
Pekâlâ, hepinizin ona bir kurşun sıkması lâzım.
Tú sabías la meta.
Bu işin sonunu biliyordun.
Gracias, buzz. Mi meta son 10 millas.
Sağol, buzz.Hedefim 10mil.
Me pidieron que me meta al auto... y dijeron que me llevarían a la comisaría.
Arabaya binmemi söyleyip, beni merkeze götürdüler.
Y antes de eso, no dejes que se meta en tu cabeza.
Öncesinde de aklına girmesine izin verme.
Dr. Danvers. No se meta con monstruos.
Dr. Danvers, canavarları dürtmeyin.
Sí, probablemente le haga creer que él lleva las cosas por un tiempo, pero todos sabemos que nadie que se meta en el camino de Elsa dura mucho en este mundo.
Büyük ihtimalle şovu geliştirme düşüncelerine bir süre izin verecektir. Ama hepimiz biliyoruz ki Elsa'nın önüne engel olan kimse çok uzun yaşamıyor.
¡ Ojos en la meta!
Sonuca odaklan!
Ambos tenemos la misma meta.
Hepimizin niyeti aynı. Öyle mi?
Porque mi meta es sacar a Kol de esa casa con vida cosa que parece ser el número 10 de tu lista.
Yani senin listendeki onuncu sıradaki şey. En azından bir dokuzu var.
Nuestra meta es juzgar a uno de los mayores narcotraficantes de nuestro hemisferio, Felipe Lobos.
Amacımız, bu yarım küredeki en tanınmış uyuşturucu kaçakçısının kovuşturmasını sağlamak, Felipe Lobos.
Quizá te meta un cepillo en el culo.
Kıçına bir saç fırçası falan sokarım işte.
Me voy antes de que meta la pata otra vez... pero quería decirte eso y...
Şimdi tekrar kötü bir şeye dönüştürmeden önce gideceğim ama yalnızca bunu söylemek istemiştim ve...
Cinco metros hasta que lleguen a la meta.
Beş metre sonra hedefe ulaşacaklar.
Probabilidad de matar a la meta antes de la graduación :
Mezuniyetten önce hedefi öldürme ihtimali :
Meta la nariz ahí.
Evet, iyice sok burnunu.
Me enroscaré una parte alrededor del cuello, y la otra se la daré a tu madre para que la meta por su trasero.
Bir yarısını boynuma bir kolyeyle asarım, diğer yarısını annene veririm.
Él y su chica son una pareja de adictos a la meta.
O ve kız arkadaşı, bir çift esrar bağımlısı.
No voy a ningún lado con un adicto a la meta.
Esrar olmayan bir yere gitmedim.
Lo único que dije es lo que ya saben, que eres un estúpido adicto a la meta.
Söylediklerimi zaten biliyorlar. Seni aptal ot kafa.
Dile a esta ramera que no se meta en mis asuntos.
Söyle şu sürtüğe işime burnunu sokmasın!
Cuando Lee no pueda seguir utilizándote, encontrará a alguien que te meta una bala en la cabeza.
Lee işe yaramadığını düşündüğünde, senin kafana da kurşun sıkacak birini bulacak.
Tiene piratas informáticos, un laboratorio de meta, tráfico de falsificaciones, armas, y Dios sabe qué más.
Bilgisayar korsanları, meth laboratuvarı kaçırılan sahte dövizler, silahlar, kim bilir başka neler var.
Laboratorio de meta.
Meth laboratuvarı.
Hablando eso, debe haber media tonelada de meta en esos barriles.
Hazır bahsetmişken, bu varillerde neredeyse yarım ton meth olmalı.
Tenemos la información y hemos eliminado todo el cargamento de meta en el proceso.
Bilgileri aldık ve tüm meth sevkiyatını havaya uçurduk.
Se le ha pagado a un capataz para que os meta a ambos y al C-4 en Corea del Norte.
Bir usta başına ödeme yapıldı, gizlice sokması için sizi ve C-4'ü Kuzey Kore'ye.
Espero que esa sea su meta.
Bunu amacın saymanı bekliyorum.