Translate.vc / Spanish → Turkish / Meth
Meth translate Turkish
662 parallel translation
Estoy hablando de un vuelo farmacéutico limpio una noche en el club Meth.
Meth kulübünde, temiz farmakolojik ilaçlarla kafayı bulmaktan bahsediyorum.
Heather, estaba cocinando anfetas.
Heather kristal meth hazırlıyormuş.
Los alcaloides, la chiva, el cristal... El ácido, la nicotina...
Amfetamin, sakinleştirici, haşhaş, kristal meth, LSD, nikotin.
- Debe de ser coca o metanfetamina.
Uyuşturucu testi isteyelim mi? - Ya kokain ya da crystal meth.
Estaba haciendo metanfetamina en el almacén de la farmacia.
Evet. Polis, bodrumdaki eczanede crystal meth hazırladığını söyledi.
Un par de tipos en la farmacia estaban haciendo metanfetaminas.
Eczanede birkaç kişi crystal meth yapıyormuş.
Cuando papá murió, Claire habia tomado meth.
Babamın öldüğü gece Claire'in kristal meth yaptığını biliyor muydun?
No, es sólo un cristal.
Hayır, sadece kristal meth.
Se llama así por está Tommy marihuana y Tommy Cristal Meth.
İki Tommy olduğu için ona böyle diyoruz. Öteki Tommy Kristal Met.
¿ Bebida?
- Alkol mü? - Kristal Meth mi?
"Nunca he probado anfetaminas".
Kristal Meth'in hiç tadına bakmadığını düşünüyordu.
Ese tío es una reina del cristal más que pasada.
Adam Kristal Meth'ten kafayı bulmuş.
¿ cristal?
Kristal Meth mi?
No es como si de repente se convirtiera en... una reina del cristal.
Birden bire Meth bağımlısına dönüşmedi ya.
Hay un laboratorio de metanfetaminas en 567 Mala Vista.
567 Mala Vista'da bir uyuşturucu laboratuvarı var. Tamam. There's a meth lab down at 567 Mala Vista.
Estaban llenos con kilos de metanfetamina.
İçi kilolarca kristal Meth'le doluydu.
Metanfetamina.
Kristal Meth.
La pistola también. Uno dio positivo en cristal. Y el otro en crack.
Test sonuçlarına göre çocuklar "kristal meth", bir tanesi de "crack" kullanmış.
Es un animal.
Meth manyağıdır.
Sí. Estuviste preso por traficar drogas en Golden Triangle. - Qué honor.
Orada meth sattığın için hapis yatmışsın.
Soy un adicto a las drogas.
Kristal Meth bağımlısıyım.
Las pruebas indican que las muertes se deben a un envenenamiento por exposición a la metanfetamina.
Ölümler uzun süre meth maddelerine maruz kalmaktanmış.
Claudette y Dutch investigan la droga, y Vic se queda con Reina.
Sen Dutch'la meth işine bak. Sen de Reina'ya.
- Hacía metanfetamina en un laboratorio.
Meth laboratuarından.
Chaydez tenía un primo segundo en el negocio de la metanfetamina.
Chaydez'in meth işi yapan bir kuzeni var.
Cuando lo más próspero era la producción de droga... y cuando jugar al blanco era el deporte más popular.
Bizin en önemli endüstri kolumuz Crystal Meth deki üretimdi, ve insan öldürmek hafta sonu sporuydu. Ama tabi tüm bunlar, asayişi onlar devralmadan önceydi.
Le doy al Valium, LSD, coca, heroína, metadona, opio, rohypnol crystal meth, morfina, mescalina, anfetamina, vitamina C y D hachis, marihuana, hash-oil, skunk.
Kullanmadığım kalmadı ; valyum, LSD, kola, eroin, methadon, afyon, rohipnol kristal metan, morfin, meskalin, amfetamin, C ve D vitaminleri haşhaş, ot, esrar, marihuana.
- Miren los dientes. Los tiene deteriorados por la metanfetamina.
Dişlerine bakın. "Meth ağzı" olmuş.
Al año siguiente, se hizo adicta a las metanfetaminas. El esposo denunció su desaparición en el año 2000.
Sonraki yıl kristal meth bağımlılığı başlamış.
Eso coincidía con la adicción de Lisa a las metanfetaminas.
Meth ağızlı olan Lisa Barnes'ınkilerle uyuyordu.
La cocaína y la metanfetamina afectan la circulación.
- Kokain ve meth'in dolaşım üzerinde büyük bir etkisi olur.
Bueno, eso proporciona conexiones bastante básicas pero la teoría de bandadas muestra cómo se mueve la red cómo cambia como un todo desde los trabajadores del laboratorio a través de la cadena de distribución y por último a las calles.
Aslında bu oldukça basit bağlantılar sağlar. ama Flock Teorisi toplumun nasıl hareket ettiğini, nasıl bir bütün olarak değiştiğini gösterir. meth laboratuarı işçilerinden, dağıtım zincirine son olarak ta caddelere.
Un monitor de concentración de metanfetamina, ¿ sabes?
Meth konsantrasyonunu ölçer, bilirsin?
Sospechamos que hay otro laboratorio de metanfetamina por la cantidad de químicos incautados en el almacén de cromo.
Kalay dükkanındaki miktar yüzünden başka Meth laboratuarları olmasından kuşkulanıyoruz.
¿ Buscamos a este tipo por asesinato y metanfetaminas y no sabemos nada de él?
Öyleyse bu adamı meth kadar cinayet için de arıyoruz ve hakkında hiçbir şey bilmiyoruz.
Recogieron nueve paquetes en el laboratorio de anfetaminas esta mañana.
Bu sabah, meth evinden dokuz paket almışlar.
Incautamos 10 kilos de metanfetamina y encontramos algo en una transferencia bancaria para Lamberg.
10 kilo meth ve Lamberg'e giden bir havale yakaladık.
Sólo ha estado limpia de metanfetaminas por tres semanas.
Sadece üç haftadır meth kullanmıyor.
Si la revisan, encontrarán rastros de droga en su sangre, en su cabello.
Demek istediğim, onu test edecekler, saçında ve kanında meth bulacağız.
Un traficante que estuve siguiendo.
Kovaladığım "meth tweaker" ının peşinden.
Tiene eso por hacer crystal meth ( speed ). Él tiene un laboratorio a alguna parte.
Bu uyuşturucu yapanlarda oluşur uyuşturucu yapıyor olabilir
Él entregó todo, el laboratorio de crystal meth en su sótano.
Pes etti.Bodrumunda bir imalathanesi varmış.
Tiene papelinas de coca, cristal y éxtasis.
Onlardan kokain, meth ve ecstasy alıp satıyor.
Empezamos con este lugar después de que nuestro hijo Tom de una sobredosis de "meth" ( methanfetamin
Burayı oğlumuz Tom aşırı dozda met alarak ölünce kurmaya karar verdik.
¿ Estás vendiendo cocaína o metanfetamina?
Kokain ve meth de var mı?
Porque creo que la cocaína y la metanfetamina son drogas peligrosas y destruyen vidas.
Çünkü kokain ve meth hayat mahveden tehlikeli uyuşturuculardır.
Hasta que un drogadicto te dispara en el culo con una pistola de clavos.
Meth almış biri tarafından çivi tabancasıyla vurulana kadar.
- Te apellidas Meth algo.
Evet, evet.
- No, Meth no.
Hayır, annemin değil.
Pero esto no concuerda, ¿ no?
Belki MDA belki de Meth.
Mucha metanfetamina.
Çok fazla meth gerekir.