Translate.vc / Spanish → Turkish / Mira
Mira translate Turkish
198,159 parallel translation
Eso es. Mira.
Orada bak.
Mira, ambos hemos visto "La Palabra del Testigo".
Bak ikimiz de Tanık'ın Sözü'nü gördük.
Oye, mira.
Bak.
Eso no es raro. Mira la cantidad de muertes.
- Ölü sayısı şaşırtıcı değil.
La manera en que te mira.
Ona bakış şeklin.
Mira, el laboratorio estará cerrado.
- Laboratuvar kapatılacak.
Mira, me puedo meter en un problema por esto.
Bak bu yüzden başım derde girebilir.
Mira a alguien a los ojos y créelos.
Birinin gözlerine bakarsan o gözlere inan.
Mira alrededor.
Etrafına bak.
Eliza, mira.
Eliza, bak.
Mira lo que te has convertido en.
Seni neye dönüştürdüklerine bak.
Fui a recogerle y, bueno, mira a quién he encontrado.
Onu almaya gittim ve bak kimi buldum.
¡ Mira!
Bak!
En serio, mira esta.
Şuna bir baksana.
Bueno, mira lo que tenemos aquí.
Bak burada ne var.
Mira, solo para ser completamente...
Bak, bilesin diye söylüyorum...
- Mira.
- Bak.
Mira, ahora nadie puede entrar para sobrevivir a menos que tú lo permitas.
Bak, şimdi sen izin vermezsen hiç kimse hayatta kalmak için içeriye giremez.
Mírale. Mira esa cara.
Bak ona, yüzüne bak.
Mira, todo lo que necesito saber de ti es...
Bak, senden öğrenmeyi istediğim tek şey...
Mira, lo... lo siento por tu hermana...
Bak, kardeşin için üzgünüm...
Mira, esto solo va a durar unos pocos días.
Bu birkaç gün sonra çıkarsın.
Mira.
Bak.
Mamá, mira, Raven necesita nuestra ayuda.
Anne bak, Raven'in yardımımıza ihtiyacı var.
Mira, Monty. Odio tener que preguntarte esto, pero hemos tenido una avería de camino a la isla para recoger a Raven.
Bak Monty, bunu söylemek istemezdim ama Raven'a giden yolda kaza yaptık.
Mira. Vamos a la de tres, ¿ vale?
3 deyince tamam mı?
Eh, eh, eh, mira por donde caminas. Puede que sea mala idea tirar la cosa que puede salvar nuestras vidas, ¿ no?
Adımına dikkat et, hayatımızı kurtacak şeyi düşürmemiz muhtemelen kötü olur değil mi?
Mira. Si volvemos ahora, podemos llegar hasta él.
Eğer şimdi gidersek o'na ulaşabiliriz.
Bellamy, mira.
Bellamy bak.
Oh, mira, es tu papá en tu sala de estar falsa. Hola.
Bak, baban burada senin sahte odanda.
Mira, lo tengo controlado.
Olayla ilgileniyorum.
Mira, sé que te han enviado para advertirme.
Seni, beni uyarmak için gönderdiklerini biliyorum.
Mira, te guste o no, estamos juntos en esto.
Bak, hoşuna gitsin yada gitmesin. Bu işte beraberiz.
Sí, lo tenemos aquí mismo, pero mira...
Evet, Hemen burada, fakat bakın,
Y ahora mira lo que ha pasado.
Ve bak şimdi ne oldu.
Mira, esta noche tenemos que prepararnos para la operación.
Bu gece ameliyata hazırlanmalıyız.
Mira, Jackson...
Bak Jackson- -
John, mira, ya rompió fuente.
Baksana. Suyu geldi.
- ¡ Mira, voy para allá!
Bak, aşağı iniyorum.
Solo mira esto.
Sadece git, buraya git.
- Mira esto.
Oh, şuna bak.
Mira, él debe de haberles quitado las baterías.
Pilleri çıkarmıştır.
Mira, piensa en el activo que puede ser, en la información que puede proporcionar.
Ne kadar değerli olabileceğini, verebileceği bilgileri bir düşün.
Roman, mira en tu bolsillo.
Roman, cebine bak.
Mira, él solo mintió porque quiere ayudar.
Yardım etmek istediği için yalan söyledi.
Mira, siento que es mi deber contarte la verdad sobre quién eres.
Kim olduğun gerçeğini söylemek benim görevim sanırım.
Oh, Dios mío... mira su cuello.
Tanrım... boynuna bir bak.
Mira esto, Jarod.
Burada, Jarod.
Mira.
Bak, bu ufacık aşırı tepkini bölmekten nefret ediyorum, fakat saat işliyor.
Mira.
Baksana.
- Mira eso.
O bir bilim maymunu.