English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Spanish → Turkish / Monroe

Monroe translate Turkish

2,562 parallel translation
El señor Monroe es un político.
Bay Monroe bir politikacı.
Y, ¿ qué es un político, señor Monroe?
Peki, politikacı nedir Bay Monroe?
- Sí. Liam Monroe presentó una queja.
Liam Monroe şikâyette bulunmuş.
Es fantástica la forma en que Waldo vuelve loco a Monroe.
Waldo'nun Monroe'yu bu duruma sokuş şekli şahaneydi.
Veo que nuestro amigo Monroe está de nuevo en las noticias conduciendo la elección extraordinaria en Stentonford.
Dostumuz Monroe'yu yine haberlerde görüyorum Stentonford ara seçimine adaylığını koyuyor.
Y luego, cuando Monroe esté hablando y saludando sólo nos aparecemos y nos metemos bajo su piel.
Ve sonra, Monroe tanışma toplantısı yaptığı zaman pat diye ortaya çıkar ve onu uyuz ederiz.
- Ya hemos hecho a Monroe.
- Monroe'yu zaten işledik.
Oiga. ¡ Señor Monroe!
- Selam Bay Monroe!
¡ Tenían grandes tetas de leche, señor Monroe!
Kocaman sütlü memeleri var Bay Monroe!
¡ Señor Monroe, no se aleje de mí!
Bay Monroe, kaçmayın benden!
Apuesto que Liam Monroe no usa una aplicación de folleto de Fisher-Price.
İddiaya girerim Liam Monroe, Fisher-Price kataloğu falan uygulaması kullanmıyordur.
El primer día de campaña en Stentenford y Hersham y Tory espera que Liam Monroe arranque a toda marcha.
Stentonford ve Hersham'daki kampanyanın birinci günü ve Tory, Liam Monroe'nun seçimde dibe vuracağından umutlu.
¡ Míreme señor Monroe, por favor!
Bana bakın Bay Monroe, lütfen!
Mire por aquí, señor Monroe...
Bu tarafa bakın Bay Monroe.
¿ Por qué me ignora, señor Monroe?
Niye beni görmezden geliyorsunuz Bay Monroe? Bay Monroe?
Señor Monroe, ¿ por qué me ignora?
Niye görmezden geliyorsunuz?
Pregúntale al señor Monroe por qué me ignora.
Bay Monroe'ya sor bakalım neden beni görmezlikten geliyormuş?
Señor Monroe, ¿ qué le ha hecho Waldo?
Bay Monroe, Waldo size ne yaptı?
... Waldo el oso dejó sin palabras a Monroe.
... Waldo, yani ayı, Monroe'yu afallamış bir sessizlikle bırakıp gitti.
Oye, señor Monroe, señor Monroe, ¿ por qué me está ignorando, Sr. Monroe?
"Selam Bay Monroe. Bay Monroe, neden beni görmezden geliyorsunuz?"
Liam Monroe lo llama peor.
Liam Monroe ona daha kötüsünü söylüyor.
Sabes que estás en territorio Monroe cuando las casas están tan lejos.
Monroe'nun muhitindesin ve onlar çok uzakta yaşıyorlar.
Es un comediante ahora se está burlando de Monroe, tú serás la próxima.
- O bir komedyen şimdi Monroe ile alay ediyor, sonraki sen olacaksın.
Señor Monroe, ¿ usted es adicto?
- Bay Monroe, bağımlı mısın?
En serio, ella es mas falsa que él.
Cidden, o Monroe'dan daha sahtekâr.
Por una vez estoy de acuerdo con Liam Monroe en que esto...
- İlk kez Liam Monroe ile aynı fikirdeyim, bu bizi... - Kazanacak mısın?
En realidad le importa menos alguien de acá que a él, porque él realmente tendrá que representarlos.
Aslında, etrafındaki herkesi Monroe'nun umursadığından bile daha az umursuyor çünkü Monroe hakikaten sizi temsil etmek zorunda olacak.
¿ Eso es lo que quería saber, señor Monroe?
Bilmek istediğin buydu Bay Monroe.
Todo lo que hiciste fue fortalecer a Monroe.
Tüm yaptığın Monroe'yu güçlendirmek oldu.
Voten a Monroe o Harris o, no sé, al Partido de la Independencia o incluso a ese tipo liberal demócrata.
Monroe ya da Harris'e veya ne bileyim, Bağımsız Partiye oy verin ya da hatta şu Lib Dem denen adama.
Monroe, Liam George Tennyson.
Monroe, Liam George Tennyson.
Declaro que Liam Monroe es el miembro del parlamento electo por el distrito.
Liam Monroe'nun usulüne uygun olarak seçim bölgesi için milletvekili seçildiğini ilan ederim.
- Earl Monroe.
- Earl Monroe.
Earl Monroe.
Earl Monroe.
Un par de policías vinieron de Monroe a hacer preguntas.
- Evet. Monroe'den bir kaç polis gelip sorular sordu.
Me parecía a Marilyn Monroe.
Marilyn Monroe'ya benziyordum.
Claire Matthews que vive en Monroe Drive, está a salvo.
Monroe Drive'daki Claire Matthews, o güvende.
Si quieres verlo otra vez, tendremos que ir contra Monroe y muchos de sus hombres.
Onu tekrar gormek istiyorsan Monroe ve birkac bin adamiyla karsi karsiya gelmemiz gerekecek.
Es de la Milicia. Quién sabe qué le ha dicho a Monroe.
Kimbilir Monroe'ya neler anlatmistir.
Todo será la República Monroe, de costa a costa.
Bir uctan digerine her yer Monroe Cumhuriyeti olacak.
Tarde o temprano, Monroe nos encontrará.
Monroe er ya da gec bizi bulur.
Todo será la República de Monroe.
Her yer Monroe Cumhuriyeti olacak. - Rachel.
- Rachel... - Le di el amplificador a Monroe.
- Monroe'ya amplifikator verdim.
Monroe tiene energía.
Monroe'nun elektrigi var.
Monroe me ha tenido como prisionera.
Monroe beni esir tutuyordu.
Monroe tiene un amplificador.
Monroe'nun amplifikatoru var.
Señor Monroe.
Bay Monroe.
¡ Señor Monroe, hola!
Bay Monroe, hey!
¿ Señor Monroe?
Bay Monroe?
Hola, yo soy el señor Monroe.
Merhaba, ben Bay Monroe.
Entonces, abandonamos la República de Monroe.
O zaman Monroe Cumhuriyeti'nden gidelim.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]