English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Spanish → Turkish / Monsieur

Monsieur translate Turkish

5,090 parallel translation
- Monsieur.
- Mösyö.
Monsieur.
Mösyö.
Necesitamos hablar en privado, Monsieur Embajador. Porque estoy inclinado a tomar una novia francesa.
Sefir hazretleri, Fransız bir gelin istediğim için sizinle özel konuşmak istedim.
Monsieur Castillon, recibí ofertas de todas las cortes.
Mösyö Castellion, ben bütün saraylardan teklif aldım.
- Monsieur Castillion.
- Mösyö Castellion.
Monsieur Castillon, tienes 10 segundos para salir de mi corte, o te expulsaré como el perro que eres.
Mösyö Castellion sarayımdan çıkmak için 10 saniyeniz var. Aksi takdirde, çok benzediğiniz köpekler gibi icabınıza bakarım.
Pardonnez-moi, monsieur.
Afedersiniz mösyô.
- Oui, oui, monsieur.
- Evet mösyô.
Soy francés, así que... Sándwich de jamón y queso.
Ben Fransızım... croque-monsieur.
Monsieur Carlson, ¿ que ha disfrutado más de París?
Mösyö Carlson, Paris'in en çok nesini beğendiniz?
Monsieur Carl!
Mösyö Carl.
¡ Monsieur David! ¿ Cuántos serán para almorzar?
Mösyö David, kaç kişisiniz?
Monsieur David ¿ está descontento con la mesa?
Mösyö David... Masa hoşunuza gitmedi mi?
Recuerdo sus días en la policía belga, monsieur, o al menos su reputación.
Sizi Belçika Polisindeki günlerinizden hatırlıyorum. En azından ününüzü.
Usted también parece agitado, monsieur.
Siz de tedirgin görünüyorsunuz, Bay Poirot.
Ya he pasado por esto con la policía, monsieur Poirot.
- Bunları polise anlattım, Bay Poirot.
Puede que perdiera la vista hace quince años, monsieur, pero no perdí mi autonomía.
Son 15 yıldır görmüyor olabilirim, bayım. Ama kendime yeterliliğimi yitirmiş değilim.
Monsieur Wright es un gran artista.
Sizin Bay Wright çok iyi bir sanatçıymış.
Conducía una ambulancia durante la guerra, monsieur.
Savaş sırasında, sizin oralarda ambulans sürücülüğü yapıyordum.
- No busco condolencias, monsieur.
- Kimseden sempati beklemiyorum.
No, Monsieur.
Hayır, bayım.
Y me duele pensar, Monsieur, que si esta paz se rompe, pronto habrá otra generación de chicos en estos archivos... que envían fotos a sus padres... pero nunca volverán a casa.
Düşünmek bile bana acı veriyor, bayım. Bu barış ortamı sona ererse yakında bu dosyalarda, yeni bir kuşağın ailelerine gönderdiği fotoğraflar olacak ama, kendileri bir daha asla dönmeyecekler.
Madame, me dijo que en el jardín la otra tarde oyó una discusión entre Monsieur Mabbutt y Mademoiselle Pebmarsh.
Bayan, geçen gün bana, Bay Mabbutt'la Bayan Pebmarsh'ın bahçede tartıştıklarını duyduğunuzu söylemiştiniz yanılmıyorsam.
Monsieur, hola.
Bayım, merhaba.
Bueno, no lo entretengo más, Monsieur.
Neyse, sizi tutmayayım bayım.
¿ Qué puedo hacer por usted, Monsieur?
- Sizin için ne yapabilirim, bayım?
¿ Quisiera una taza de té, Monsieur?
- Bir fincan çay alır mısınız, bayım?
Monsieur, no ha visto a su país bajo una tiranía extranjera.
Bayım, siz ülkenizin yabancı güçler tarafından işgalini görmemişsiniz.
Y le aseguro, Monsieur, que yo considero la Inglaterra débil y liberal, como usted la llama, como un país por el que vale la pena luchar.
Şunu da söyleyeyim size, bence o liberal ve zayıf diye adlandırdığınız İngiltere, uğruna savaşılmaya değer bir ülkedir.
Pero no irá al frente, ¿ verdad, Monsieur?
Ama savaşacak olan siz değilsiniz, değil mi bayım?
Monsieur Poirot y yo no creemos que esas muertes se relacionen con estas personas.
Bay Poirot ve ben o ölümlerin, bunlarla ilgili olduğunu düşünmüyoruz.
Mademoiselle Martindale. Monsieur y madame Bland.
Lütfen Bayan Martindale.
Pero Poirot, me he dado cuenta de que entre todo ese... ¿ cómo se dice...? En esta oscura nube de asesinatos, hay un hecho que puede probarse, ¿ no es así, Monsieur?
Ama Poirot, bu cinayeti perdeleyen kara bulutlar içerisinde gerçekten kanıtlanabilecek, sadece tek bir gerçek olduğunu gördü.
¿ Y por qué iba a querer matar a ese hombre, monsieur?
Wilbraham Crescent'teki adamın ölümünü niçin isteyeyim ki?
Monsieur Colin, ¿ debo yo decirle que vaya tras ella?
Bay Colin, arkasından gitmenizi söylemem gerekir mi?
Para cada problema, monsieur, hay una solución.
Sorun her ne olursa olsun mutlaka bir çözüm yolu vardır.
Bonjour, monsieur.
Merhaba, bayım.
Oh, bien, perdóneme, Monsieur Baron Rothschild...
Ah, ne güzel. Kusura bakmayın, Monsieur Baron Rothschild...
- ¡ Monsieur Keane!
- Bay Keane.
Monsieur... todo tan de repente, todo tan de repente que me asombra.
Beyefendi... Aniden, aniden merakımı cezp etti.
Monsieur... ¿ Qué son estas imágenes tan libres y a la vez cerradas?
Beyefendi... Bu görüntüler de nedir? Ne kadar özgür olsalar da kilit altındalar.
- Monsieur Tom Avery.
Alo. -... Mösyö Tom Avery.
Fue atrapado en una tormenta. En El Camino de Santiago, monsieur.
Camino de Santiago yakınlarında... bir fırtınaya yakalandı, mösyö.
- Monsieur Avery?
- Bay Avery?
Monsieur Avery, ¿ usted sabe por que está encaminando El Camino?
Bay Avery, neden Yol'a çıktığınızı biliyor musunuz?
Monsieur Avery... yo también he perdido a un hijo.
Mösyö Avery. Ben de çocuğumu kaybettim.
Monsieur Adrian y Monsieur Samuel.
Mösyö Adrian, ve Mösyö Samuel.
- ¡ Monsieur David!
- Mösyö David!
Iré en un minuto. ¡ Monsieur David!
Mösyö David.
- Monsieur, ¿ puedo hablar con Ud.?
Amiral.
Merci, Monsieur.
Teşekkürler, bayım.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]