Translate.vc / Spanish → Turkish / Mustafá
Mustafá translate Turkish
581 parallel translation
Lo que tu quieras. A lo de Mustafá.
Mustafa'nın yerine.
¿ Adónde demonios vas, Mustafá?
Sen nereye gittiğini sanıyorsun, Mustafa?
- Es Mustafá.
- Mustafaymış.
Atrápalo, Mustafá.
Yakala onu Mustafa.
¿ Qué crees que le habrá pasado a Mustafá?
Sence Mustafa'ya ne oldu?
A Mustafá seguramente no le apetecía morir.
Muhtemelen Mustafa öleceğini düşünmemiştir.
Mubarak : V. BRYLEYEV Mustafá :
V. BRYLEYEV as Mubarak Yu.
¡ Eh! ¡ Mustafá!
Mustafa!
El propio Mustafá me trajo a palacio.
Ve Mustafa beni saraya getirdi.
¡ Mustafá!
Mustafa!
MUSTAFA EL DANDY
MUSTAFA DUDE
¡ Mustafa el Dandy!
Mustafa Dude!
¡ Hola, Mustafa, hola!
Merhaba, Mustafa, merhaba!
Aquí está, ¡ Mustafa el Dandy!
İşte o, Mustafa Dude!
los chicos como Mustafa deben ser enviados a un reformatorio.
Mustafa gibi çocukların ıslahevine gönderilmeleri gerekir.
A MUSTAFA EL LADRÓN
HIRSIZ MUSTAFA'YA
¡ Mustafa está aquí!
Mustafa burada!
- ¡ Bien hecho, Mustafa!
- Aferin, Mustafa!
Bien, Mustafa.
Peki, Mustafa -
Vamos, Mustafa. Vamos Dandy. ¡ No os desaniméis!
Mustafa, sonuna kadar tut.
- Mustafa... ¡ será maquinista!
- Mustafa... bir motor sürücüsü olacak.
¡ Mustafa se ha ido!
Mustafa gitti.
¡ Mustafa!
Mustafa!
- ¡ Baila, Mustafa!
- Dans, Mustafa!
- ¡ Te reto, Mustafa!
- Sana meydan okuyorum, Mustafa!
- Bebe, Mustafa, te reto.
- İç, Mustafa, sana meydan okuyorum.
¡ Bien, Mustafa!
Peki, Mustafa!
Mustafa será el primer maquinista en la primera locomotora.
Mustafa ilk motor sürücüsü olacak, ilk buharlı motor ile..
PUDO MUSTAFA IR A LA ESTACIÓN.
HAZIRLIKLAR YAPILIYOR
¡ Adiós, Mustafa!
Hoşçakal, Mustafa!
Cuando Mustafa venga de la comuna.
Mustafa komünden geldiği zaman.
Mustafa quería ser el primer maquinista.
Mustafa ilk motorun sürücüsü olmak istedim.
¿ Quieres que falte a mi palabra de honor?
Prens Mustafa'ya verdiğim sözden dönmemi mi isterdin? Yalancı mı olayım?
Mustapha podría creer que sé mucho.
Mustafa çok şey bildiğime hükmedebilir.
- No lo sé. Quizá quiera entrar en la cámara del tesoro.
Belki de Mustafa'nın hazine dairesine kanaldan girmek niyetindedir.
El dey puede estar contento con el oro que he sacado al pueblo.
Hükümdar Mustafa bile halkından topladığım altından hoşnut kalacaktır.
- No. La entregaré yo a cambio de los dinares en oro.
Onu 5000 altın dinar karşılığında Mustafa'ya teslim edeceğim.
- Iré a palacio a buscar justicia.
Saraya gidip hükümdar Mustafa'nın adaletine sığınacağım!
Tengo permiso para marcharme.
Gitmem için Mustafa izin verdi. Bırakın!
- Conseguiste los dinares de Mustapha.
Mustafa'dan 5000 dinarı almışsın. Hayır. Rezilin oğlu ödemeyi reddetti.
O rebajamos los impuestos o ensanchamos la tesorería.
Hükümdar Mustafa yakında vergileri düşürmek zorunda kalacak, ya da hazine dairesini genişletecek!
Hace años me encargaron que asesinara a Julna para que Mustapha dey heredara su trono.
Uzun zaman önce, Julna'yı öldürmek için kiralandım. Böylece Hükümdar Mustafa tahtı ele geçirebilecekti.
Rogaré al príncipe que os conceda el perdón a todos.
Tanca lordu hükümdar Mustafa'dan hepinizi affetmesini isteyeceğim.
Dieron la orden, pero el asesino salvó al niño.
Mustafa tarafından katli emredildi. Ama katil ona kıymadı.
Todos los maltratados por Mustapha, seguidnos ahora a palacio.
Şimdi 20 yıldır dolandırıcı Mustafa'nın ayağı altında ezilenler bizimle saraya gelsin.
¡ Fuera Mustapha!
- Mustafa'ya ölüm!
La princesa y Mustapha han sido desterrados.
Prenses Yasemin ve Mustafa sürgüne gönderildiler. Bir daha asla buraya dönmeyecekler.
El bey Ali, el pachá Mustafa al-Nahaas... el pachá Suleiman.
Belebe, Mustafa ve Aspacher... Süleyman Paşa.
- Todo lo que quiere saber, Mustafa se lo habrá dicho.
Öğrenmek istediğini Mustafa söylemiştir sana.
Yo, Mustafa Derviche, no puedo permitir tal actitud en un amigo.
Ben Derviş Mustafa, benden çok üstün arkadaşıma yakıştıramam bu hareketi.
YU. CHEKULAYEV
CHEKULAYEV as Mustafa