English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Spanish → Turkish / Míra

Míra translate Turkish

115 parallel translation
Tú míra ahora. ¡ Cuidado! .
Baksana şunlara.
¡ Oh, míra esto!
Şuna bakın!
Míra la cara.
Yüzüne bakın.
De acuerdo, Tang Dachuan. Míra bien quién soy.
Peki o zaman, Tang Dachuan bana çok iyi bak!
¡ Míra a estos paletos!
Bak şu ahmaklara!
Greg, míra tu mano, nuestras manos están sangrando!
Greg, eline bak! Ellerimiz kanıyor.
Greg, Greg, Míra tu mano!
Greg, Greg, eline baksana!
Steve! Míra tu mano!
Ellerine bak!
Mírame a mí si te atreves, míra mis ojos...
Cesaretin varsa şimdi sen bana bak. Gözlerimin içine bak.
¡ Míra, mírala!
Bak! Ona bir bak!
Míra. ¡ Mira tus zapatos, Eddie!
Şuna bak! Ayakkabılarına bak Eddie!
Y ésto, míra, míra.
Bir meme ucu.
- Hey, míra!
Hey, bana bak.
- ¡ En nombre de Dios, míra eso!
- Vay canına, şuna bak!
Bueno, si ud era todo eso, su marido no hubiera jodido a alguien mas y tal vez ud hubiese tenido un bebe suyo propio, y no estaría tratando de quitarme el mio. Míra en el espejo.
Sende iş olsaydı, kocan başkasını becermezdi, belki kendi bebeğiniz olurdu da benimkini almaya çalışmazdınız.
- ¡ Míra!
- Hey, Anna...
Míra, estuve pensando en la posibilidad de irnos los tres a algun lugar cálido Bermuda o las Bahamas, o... ¿ Que?
Dinle, bir fikrim var. Daha sıcak biryerler gitmeye ne dersin, üçümüz? Bermuda yada Bahamalar yada- - Ne?
Míra, los tienes delante.
Canınız cehenneme.
- ¡ Hey! ¡ Míra por donde vas!
Hey, nereye gittiğine dikkat et
- Tu míra...
Göreceksin.
Míra el nudo.
Önce şu düğüm işini halledelim.
Míra, no me interesa cuánta mercancía te lleves.
Bak, ne kadar kağıt aldığın umurumda değil.
- Míra, la verdad de lo que pasa es puedo venderte más de 100 acciones y sentirme completamente cómodo con el negocio.
- Bak. Gerçek şu ki sana 100'den fazla hisse satabilirim ve içim de son derece rahat olur.
Míra, Harry.
Bak Harry.
- Míra, es Caleb Mandrake.
Çünkü, o Caleb Mandrake.
Hazme un favor, míra debajo de tu almohada.
Bana bir iyilik yap ve çarşafının altına bak.
Tu puedes decir mucho de las apariencias. Míra a él.
Dış görünüşden çok şey söylenebilir.
- ¡ Míra!
- Baksana!
Míra como estas eh..
Sana bir bakalım.
Míra, déjame hablar con DeSouza.
DeSouza'yı versene bana.
¿ No? ¡ Míra que mona! Cuando estuviste de rebaja te tiraste a cada monstruo. ¡ Sigue!
Kedicik, çaresizken ağzını herşeyin etrafında gezdirirsin
Míra esto, Mama.
Şuna bak, anne.
- Míra.
- Şuna bak.
¡ Míra éso, por el amor de Dios!
Şuna bak, Tanrı aşkına!
¡ Míra eso!
Dikkat edin!
Eres bien parecido, tu pelo es genial, tienes la cintura de una niña de 14 años, en serio, míra, es genial.
Yakışıklısın, saçların mükemmel. 14 yaşındaki bir kız gibi belin var. Yani, çok manyak bir şey.
Míra, lo que digo es que no le ha pagado a nadie, él cree que es lo correcto.
Bak, o hiç kimseye ödeme yapmadı, bunun doğru şey olduğunu düşünüyor.
Míra esto.
Bakın.
Míra, el único Al Johnson que conozco es Alvin Johnson.
Tanıdığım tek Al Johnson Alvin Johnson oluyor.
- Míra qué sútilmente cambia de tema.
- Çok fazla ders alıyor. - Almıyorum.
Cuando sujetes la cámara, míra con calma.
Makineyi eline aldığında görmek için biraz bekle.
Míra bíen de cerca.
Gözlerinden birini kapa ve sonra diğeriyle bak.
Cíerra un ojo, abre el otro y míra.
O zaman ne olduğunu rahatça görebilirsin büyükanne.
Míra.
Şimdi görebiliyor musun?
Míra tú. ¡ ella está fíngíendo ser una santa en sonagachí!
Senin gibileri çok gördük! Ona kızıp bizim başımızı ütülüyorsun! Lanet olası azgın karı!
¡ míra su cabello! Librería y galería oxford
Saçlarını gördünüz mü?
- Míra, grandote, la chica esta que arde.
Dikkatli ol koca çocuk, kız yanıyor.
¡ Míra!
Şuna bak!
Abuela, por favor, míra con atencíón.
O zaman ne olduğunu rahatça görebiliyorsun. Gözlerinden birini kapa. Ve sonra diğeriyle bak.
¡ míra el mar!
Suyu gördünüz mü?
¡ míra el cíelo!
Hey bakın!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]