Translate.vc / Spanish → Turkish / Mírate
Mírate translate Turkish
6,559 parallel translation
Oye, mamá. ¿ Puedes ayudarme con esto? Bien, mírate lo bien vestido que vas.
Anne, şununla ilgili bana yardım edebilir misin?
Mírate.
Baksana kendine.
Bueno, mírate, todo feliz.
Şu haline bak ne kadar mutlusun.
Mírate los pies.
Ayağına dikkat et.
Mamá, mírate sosteniéndote en esa barra.
Anne, baksana barı nasıl da tutuyorsun.
Mírate. ¿ Una noche dura?
Kendine baksana. Zor bir gece miydi?
Eso es increíble, mírate, tenéis los posters.
Mükemmel bir şey. Baksanıza. Posterimizi bile asmışsınız.
Mírate
Vay vay vay.
- Quiero decir, mírate.
- Demek istediğim, kendine bir bak.
¡ Mírate, Kris Kringle!
Şu haline bir bak, Kris Kringle!
Ahora mírate.
Kendine bak.
Mírate planeando anticipadamente como todo un espía.
Şuna bakar mısın düzgün bir casus gibi plan yapmışsın.
- Y mírate.
- Şuna bak.
- Oye, ¡ oye! ¡ Mírate!
- Şu haline bir bak!
y después " Mírate a ti mismo antes de romperte como los Bad Brains.
Sonra, "Kendine bak ve saksıyı çalıştır. Nerede senin o beynin?"
Creí que podía hacer del mundo un lugar mejor al deshacerme de ellos, enseñar a chicos como tú a ser fuertes, defenderse, pero mírate.
Onlar olmadan dünyayı daha iyi bir yer haline getirebileceğimi ve senin gibi çocuklara güçlü olup kendilerini korumayı öğretebileceğimi düşündüm. - Ama şu haline bak.
Vaya, mírate.
Vay, üste başa bak.
Mírate a ti toda en forma y bronceada.
Baksana, zayıflayıp bronzlaşan sensin.
Mírate, ¿ eh?
Bak sen.
Mírate. Lo lograste.
İşte başardın.
Mírate.
Kendine bir bak.
mírate. ¿ Qué se supone que eres?
Ah, şuna da bak. Sen ne oldun?
- Vaya, mírate.
Vay, ne oldu sana.
Mírate. Estás tan ocupado.
Şu haline bir bak.
Mírate en un espejo.
Aynaya bak.
Gracias. ¡ Mírate!
Sağ olun. Vay anam! Şuna da bir bakın!
Mírate todo limpio.
Bak sen kendine çekidüzen vermişsin.
Te llamaron el ninja más veloz de todos y mírate ahora.
En hızlı shinobi diye övülen şu haline bak.
Y mírate, Patrick.
Ve sen, Patrick.
Mírate. Parece que realmente no recuerdas nada.
Gerçekten hiçbir şey hatırlamıyor gibi görünüyorsun.
Mírate, hermano.
Kendine bir baksana.
Solo siéntate allí y mírate bonito.
Sen öylece otur ve güzel güzel bakınmaya devam et.
Sólo mírate.
Kendine bir bak.
Mírate. Te ves muy bien.
Bir de sana bak Harika görünüyorsun.
Mírate a ti.
Şu haline baksana.
Bueno, mírate.
Kendine bir bak.
Mírate.
Bir bak.
Mírate.
Nasılsın bakalım? Şuna bakınsana.
Es decir, mírate
Yani, sana bakıyorum.
- Mírate nada más. - ¿ Has pasado año nuevo ahí?
- Daha önce yeni yıl için oraya gitmiş miydin?
Espera, mírate la cara.
Şu suratının haline bir bak.
- Vaya, mírate a ti.
Şu haline bir bak.
Mírate... estudiando casi como un alumno de verdad.
Şu haline bir bak. Neredeyse gerçek bir öğrenci gibi çalışıyorsun.
Mírate a ti y a papá.
Babamla sana bak.
Ashley, mírate...
Ashley, şu haline bak!
Ah. Mírate. Deslumbrante.
Büyüleyicisin.
Mírate.
Şu haline bir bak.
¡ Mírate!
- Tanrım, şu haline bir bak!
- Deberías escribir... ♪ Mírame ahora ♪ - ¡ Mírate ahora!
- Bak şu haline!
Mírate.
Şu hâline bir bak.
- Mírate.
Şu haline bir bak.