Translate.vc / Spanish → Turkish / Mújer
Mújer translate Turkish
128,447 parallel translation
... la mujer más inteligente del mundo, Britannica.
... dünyanın en zeki kadını, Britannica.
Eres bueno con otras personas, con tus colegas, con la mujer de la limpieza, con los taxistas.
Başka insanlarla aran iyi. Meslektaşlarınla, temizlikçi kadınla, taksicilerle.
Deje que la mujer tome un trago.
Kadına izin verin.
Los hombres se sientan en las mesas y piden bebidas y si ven a una mujer que les gusta, el agente de reservas va a buscarla.
Erkekler oturup içki söylerler, eğer beğendikleri bir kadın olursa menajer onu getirir.
¿ Y qué se espera una vez que han "reservado" a una mujer?
Bir kadın ayarlandığında beklenti nedir?
Sí, Grayson y Jessica daban clases de inglés en la misma escuela pero hace dos semanas ella le bloqueó en todas las redes sociales lo cual es ahora mismo una señal clarísima de problemas entre un hombre y una mujer.
Evet, Grayson da Jessica da aynı okulda İngilizce öğretmeniymiş, ama iki hafta önce Jessica onu sosyal medyada bloklamış, bu da çift arasında sorun olduğunun sağlam bir göstergesi.
Hace dos semanas, una mujer británica, Barbara Walker, 24 años, rubia... Su cadáver apareció en un vertedero a las afueras de Seúl.
İki hafta önce 24 yaşındaki sarışın İngiliz Barbara Walker Seul'un dışında bir çöpte bulunmuş.
Lo que significa que podríamos estar buscando a un sádico psicosexual que da rienda suelta a su impotencia y satisface su deseo de control modelando las caras de sus víctimas, creando su versión de la mujer perfecta.
Aradığımız kişi iktidarsızlığını unutmak ve kontrol arzusunu tatmin etmek için kurbanların yüzlerini şekillendirerek kusursuz kadını yaratmaya çalışan psikoseksüel bir sadist.
Pero ahora creo que la forma en que dejaron los cadáveres además del caos en la oficina indica que es una mujer y desorganizada.
Ama şimdi cesetlerin atılmasına ve sığınaktaki kaosa bakınca dağınık bir kadın suçlu olduğunu düşünüyorum.
Entonces quizá la sudes sea una mujer a la que él animó a hacer lo mismo y estas víctimas son una especie de sustitutas de ella misma.
Belki şüpheli de aynısını dediği bir kadındır ve kurbanlar da kendisini temsil ediyordur.
Pero eso no excusa el hecho de que me negué a escuchar y que casi le cuesta la vida a otra mujer inocente.
Ama bu sizi dinlemeyi reddetmemi ve neredeyse masum bir kadının canından olmasına yol açmamı affettirmiyor.
Se enfrentará a cargos por lo que le hizo a esa mujer además de a penas extra por haberse fugado.
O kadına yaptıkları için cezalandırılacak, kaçak olduğundan da cezası artacak.
Y además, creo que Dios es una mujer, así que la has cagado bastante.
Ayrıca Tanrı'nın bir kadın olduğuna inanıyorum, yani gerçekten yandın.
Gracias al cotilleo de Cheryl, su mujer descubrió lo de Todd, se divorció y se llevó a sus hijos a Virginia Beach.
Cheryl'nin dedikoduları sayesinde eşiniz Todd'u öğrenmiş ve sonra sizden boşanıp çocuklarınızla Virginia Beach'e yerleşmiş.
Esa era la clase de mujer que era.
- Evet. O böyle bir kızdı.
Tiene mujer e hijos.
Adamın karısı ve çocukları var.
¿ Estoy soñando o hay una mujer preciosa cuidándome?
Rüya mı görüyorum yoksa orada beni izleyen güzel bir bayan mı var?
Una mujer ha sido apuñalada.
- Bıçaklanan bir kadın var.
¿ Matar a una mujer?
- Bir kadını öldürerek mi?
Es lo que creían que hacían cuando mataron a esa mujer. ¿ Cierto?
O kadını öldürürken de bunu yaptığınızı düşünüyordunuz, değil mi?
La verdad es que una mujer murió, una de nuestras vecinas, asesinada en su propia casa.
Bir kadının öldüğü doğru. Komşularımızdan biri kendi evinde öldürüldü.
Tomé está decisión con mucha pena, pero es por el bien de cada hombre, mujer y niño en esta sala.
Bu kararı istemeye istemeye verdim fakat bu odadaki her kadının, erkeğin ve çocuğun iyiliği içindir.
Hace 30 años, una mujer llamada Helen DeVere pasó por aquí.
30 yıl önce Helen DeVere adında bir kadın bu tarafa geçti.
¿ Ves? Esa mujer se merece una boda increíble.
Bak, o kadın harika bir düğünü hak ediyor.
- ¿ Llamas vieja a mi mujer?
- Kız arkadaşıma ihtiyar mı dedin?
- ¿ Estuvo con esta mujer anoche?
- Dün gece bu kadınla mı birlikteydiniz?
Pero una mujer hermosa no puede esperar tanto.
10.000 saat gerekir ama bu, güzel bir kadını bekletmek için uzun bir süre.
¡ Los declaro marido y mujer!
Şimdi sizi karı koca ilan ediyorum!
Mi mujer.
- Karım istedi.
Su mujer había renunciado a trabajar para mí.
Karısı benim için çalışmayı bıraktı.
Soy una mujer de negocios.
- Ben bir iş kadınıyım.
Te lo dije... soy una mujer de negocios.
Sana söylemiştim, ben bir iş kadınıyım.
El que necesite una mujer conmigo en el podio, eso es arcaico.
Eşini destekleyen kadın figürüne gerek yok. Eskidendi o.
Y está esa plaza en donde le prendieron fuego a una mujer
Bir kadına ateş açtıkları o kare var.
HORRIBLE MUTILACIÓN DE UNA MUJER. MATA A TRES EN LA FAMILIA.
AİLEDE ÜÇ KİŞİ KATLEDİLDİ
Pero necesitas saber que a pesar de todo esto, soy la mujer que conociste.
Ama bütün bunlara rağmen şunu bil, Ben senin bildiğin kadınım.
Oye. Pase lo que pase, tú siempre serás la mujer que amo.
Bak ne olursa olsun, sen her zaman benim sevdiğim kadın olacaksın.
Mira, seas quien seas, no sé de qué va esto, - Tú ocúpate solo de tus asuntos si sabes lo que te conviene. - pero si haces daño a esa mujer...
Bak, kim olduğunu ve ne konuştuğunuzu bilmiyorum ama o kadına zarar verirsen.
¿ Es eso lo que pensabas cuando nos diste la espalda, cuando le diste la espalda a tu mujer y a tu hijo?
Bize sırtını dönerken de böyle mi düşünüyordun? Eşine ve çocuğuna sırtını dönerken de?
Tenía una mujer y un hijo, pero la cagué y los alejé de mí.
Bir eşim ve oğlum vardı ama hata yaptım ve onları terkettim..
Reconozco a una mujer frustrada cuando la veo.
Gördüğümde sinirli bir kadını tanırım.
Hemos perdido a otro paciente, esta mujer de aquí.
Başka bir hastayı daha kaybettik, burada ki kadını.
La mujer que encontraste, ya estaba muriendo.
Bulduğun kadın, zaten ölüyordu.
Hay... Una mujer esperándome.
Beni bekleyen bir kadın var.
Es una pobre mujer que no sale de su habitación.
Odasından çıkmayan zavallı bir kadın.
Estoy seguro de que lo era para estar con una mujer como tú.
Eminim öyleydi. Senin gibi bir kadınla birlikte olduğuna göre.
La de Jake fue mi primera mujer.
Jake'in annesi ilk eşimdi.
Esa mujer te está haciendo quedar como un tonto.
O hanım seni kandırıyor.
Una mujer de las clases de jiu-jitsu.
Jiujitsu dersindeki bir kadınla.
A veces, la mujer huye y su marido aprende una lección aparte de enloquecer.
Bazen kadınlar kaçar ve kocaları bir ders alır. Kendilerini de kaybederler.
La mujer ya ha visto lo que tú no.
Yolda kaçırdıklarını kadının gördü.