Translate.vc / Spanish → Turkish / Nantucket
Nantucket translate Turkish
179 parallel translation
Tienen una casa de verano en Nantucket con un campo de polo.
Nantucket'ta polo sahası olan bir yazlıkları var.
Envié a los míos a Nantucket ayer en la tarde y no me he acostado desde entonces.
Dün öğleden sonra benimkileri Nantucket'a postaladım ve o andan beri yatağa girmedim.
Nací y me crié en el puerto pesquero de Nantucket.
Nantucket'in balıkçı limanında doğup büyüdüm.
Cuando empezaron quise hacerlo volver a Nantucket, pero me dijo : " No.
Krizler başladığında Nantucket'a dönmek için ikna etmeye çalıştım ama " Hayır.
Nací y me crié en Nantucket.
Ben doğma büyüme Nantucket'liyim.
Cuando tenía 16 años iba todos los sábados a la matiné del cine de Nantucket.
16 yaşımdayken her Cumartesi Nantucket Sineması'nda Cumartesi matinesine giderdim.
¿ Sigue encarcelado en Nantucket?
Nantucket hapishanesinde mi hala?
Tan solo se ha sumergido en el estrecho de Nantucket con ese...
You have dived nowhere but Nantucket Sound in that -
Ven conmigo a Nantucket.
Benimle Nantucket'a gel.
Nantucket. ¿ Cuándo nos vamos?
Nantucket demek. Ne zaman yola çıkıyoruz?
¿ Creías que íbamos a ir manejando?
Nantucket'a kadar direksiyon sallayacağımızı mı sanmıştın?
En honor de nuestro invitado especial el Sr. Chong Freen del Banco de Nantucket quien me asegura que el Proyecto Beckerstead comenzará a construirse en unas cuantas semanas.
Nantucket Bankası'ndan özel konuğumuz Bay Chrong Freen Beckersted Evleri'nin yapımına başlamasına birkaç hafta kaldığı konusunda beni temin etti.
En deportes, tenemos la próxima regata de Nantucket. Y corre Don Amable, de Cape Cod...
Spor dünyasında Nantucket- -
Bienvenidos a la Regata de Nantucket.
Nantucket Yarışı'na hoş geldiniz.
Ahí bajarán sus velas y echarán a andar sus motores hasta el tramo final hasta el puerto de Nantucket.
Orada yelkenleri indirip Nantucket Limanı'na dönmek için motorları açacaksınız.
Era el último día de la temporada en Nantucket.
Nantucket'da mevsimin son günüydü.
Me encanta Nantucket.
Nantucket'ı seviyorum.
"Hubo una vez un joven de Nantucket"
"Ali Baba'nın bir çiftliği var" gibi.
- No vengas a Nantucket.
- Nantucket'a gelmeyin.
Había una vez un hombre de Nantucket que- -
Bir zamanlar Nantucketlı bir, adam varmış ve...
- Muy bien. Yo fui al festival de cine de Nantucket.
Ben de Nantucket Film Festivali'ne gitmiştim.
Ya te imagino el verano que viene en Nantucket con una heredera.
Nantucket'taki gelecek yazını hayal edebiliyorum. Bir sonradan görmeyle...
El Andrea Doria chocó con el Stockholm en neblina densa a 19 km. de la costa de Nantucket.
Andrea Doria Nantucket sahilinin 12 mil açığında yoğun sis yüzünden Stockholm'le çarpıştı.
Samantha recibirá la casa de Nantucket 75 % de todos sus activos líquidos a fecha de ayer
Hayır. Bu adamın yeri hapis mi?
- Yo conocí a un hombre de Nantucket.
Bilirsin, bir zamanlar Nantucket'tan bir adam tanırdım.
Tuve suerte de salvar esta madera de una vieja capilla marinera en Nantucket.
Gerçekten çok şanslıydım. Bu ağacı Nantucket'deki eski balıkçı kilisesinden kurtardım.
Echaron sus cenizas por Nantucket. ¿ Y el tuyo?
Külleri Nantucket'tan denize savruldu.
- - Había una vez una niña de Nantucket...
- Nantucketlı bir kız varmış...
- "Había una vez un joven de Nantucket..."
- "Nantucket'den genç bir adam vardı..."
Luego la familia de los niños se fue a Nantucket.
Sonra çocuklarına baktığı aile Nantucket'a gitti.
Está por la costa de Maine, al noreste de Nantucket. Hermosa.
Maine kıyısında, Nantucket'ın kuzeydoğusunda, harika bir yer.
Estaré en Nantucket a final de mes.
Ay sonunda Nantucket'ta olacağım.
Y él responde invitándome a Nantucket para una competición de vela.
Tepkisi, yelken yarışlarına katılmak için... beni Nantucket'a davet etmek oldu.
- Nunca he ido a Nantucket.
Ben hiç Nantucket'a gitmedim.
Todas las que trataban de Nantucket.
Nantucket'la ilgili her şey.
Samantha se queda con la casa en Nantucket con el 75 % de los fondos en todas las cuentas bancarias al cierre de operaciones de ayer, con todos los fondos de inversión y con el 60 % de los demás activos que establezcan los contadores públicos que nosotros contrataremos y que tú pagarás.
Samantha Nantucket'taki evi, bizim işe aldığımız ve senin parasını ödediğin, yabancı muhasebecilerin belirlediği... çeşitli bankalardaki paraların % 75 ini, dün itibariyle kapanan yatırım fonlarının ve... diğer mülklerin % 60'ını alıyor.
Malas bromas con palabras como "Nantucket".
Kötü şakalar İçinde'Nantucket'geçen şakalar.
- Maldita sea. - Hey, yo sé una.
"Bir zamanlar Nantucket'lı bir adam varmış."...
"Había una vez un hombre de Nantucket"...
- Bir saniye lütfen. - Konuşuyorum.
¿ Nantucket es una isla?
Nantucket bir ada mı?
"Una vez había una chica de Nantucket".
Mantıklı. "Bir zamanlar nantucket'li bir kız vardır..."
'Había una vez una chica de Nantucket.
Bir zamanlar Nantucket'li bir kız vardı.
Bueno, hay un lugar llamado Nantucket.
Peki, Nantucket denilen bir yer var.
Eso es Nantucket.
O Nantucket'da var.
Dondequiera que vayan en este mundo, Mar de Cortes, Nantucket Golfo de Mexico... Nunca encontraran mejor pesca de la que tuvimos aqui.
Dünyanın neresine giderseniz gidin, Cortez Denizi, Nantucket Sahilleri Meksika Körfezi, buradakinden daha iyi balık avlayamazsınız.
Le compran coca a cualquiera que vaya hasta su casa y les diga : "Nantucket".
Herkesten koko alıyorlar. Kapılarını "Nantucket" diyen herkese açacak kadar salaklar.
Nantucket.
Nantucket.
Busco a algún estúpido que lleve la coca y diga : "Nantucket".
Bir torba dolusu malla kapıya gidip "Nantucket" diyecek bir salağı arıyoruz.
Vendrán los Week ; pelean por la casa de Nantucket otra vez.
Week'lerle ilgileniyorum. Nantucket evleri için mücadele veriyorlar.
En Nantucket.
- Nantucket'ta?
¿ Que rima con Nantucket?
"Nantucket" ile ne kafiyeli olurdu?