Translate.vc / Spanish → Turkish / Ne
Ne translate Turkish
1,995,660 parallel translation
¿ Qué haces aquí?
Burada ne yapıyorsun?
Max, ¿ qué haces aquí?
Max, burada ne yapıyorsun?
¿ Qué le hicieron?
Ona ne yaptılar..
¿ Qué has hecho? Esta cosa está sobrecargada.
Ne yaptın bu şey aşırı yükleniyor.
Estos registros son detalles exactos de lo que se le hizo.
Bu kayıtlar tam. Ona ne yapıldığının ayrıntıları.
Me pregunto qué más sabe esta cosa sobre Abigail.
Başka ne var acaba? Abigail hakkında bilgi varmı.
¿ Qué? ¿ Dices que es invisible?
Ne, görünmez mi diyorsun?
¿ Qué hacemos?
ne yapabiliriz
Sí.
tmm eee jamie ne var ne yok 497 00 : 24 : 45,221 - - 00 : 24 : 46,954 Oğlumla tekrar birliktemisin
¿ Qué haces?
Ne yapıyorsun?
¿ Cuánto líquido espinal?
Ne kadar omurilik sıvısı?
- ¿ Qué cojones haces, Max?
- - Ne yapıyorsun, Max? -
¿ Cuándo vamos a volver a casa? Mira, esperaba que pudiéramos quedarnos juntos.
Ne zaman eve gidiyoruz burada kalabileceğimizi düşünmüştüm.
¿ Qué significa para el bebé?
Bu bebek için ne anlama geliyor?
¿ Qué? No. No.
Ne Hayır hayır.
¿ En qué clase de compuesto loco está trabajando mi hijo ahora?
Ne çeşit çılgınca bileşik Oğlum üzerinde çalışıyor?
¿ Qué quieres decir?
Ne demek istiyorsun?
¿ Cuánto tiempo hace que lo sabes?
Ne zamandan beri bunu biliyorsun?
¿ Qué has hecho? PITTSBURGH Hola, ¿ puedo ayudarte?
Ne yaptın? Hey, yardım edebilirmiyim?
- ¿ Qué tal si nos vamos?
- Gitmeye ne dersin?
Así que, ¿ qué os trae al sur de la frontera?
Sizi sınırın güneyine getiren ne?
Lo que debemos hacer ahora es averiguar qué hacen esos híbridos.
Şu an o melezlerin ne yaptığını öğrenmemiz gerek.
¿ Ya sabéis qué vais a tomar?
Ne istediğinize karar verdiniz mi?
Cuantas más balizas active más se extenderán los híbridos.
Ne kadar çok ışık aktif ederse... melezler o kadar yayılacak.
¿ Cuánto nos queda hasta el "hibrigedón"?
Melez felaketine ne kadar var?
- Tenemos que averiguar qué pasa con los nuevos híbridos y debemos encontrar a Abigail.
- Bir şeyleri öğrenmemiz gerek.... yeni melezlerin olayı ne... ve Abigail'i de bulmak zorundayız.
¿ Qué les decimos cuando empiecen a preguntar por Isaac?
Isaac'i sormaya başlayınca ne diyeceğiz?
Abe, si Isaac necesita ayuda, sabes que haremos lo que haga falta.
Abe, eğer Isaac'in bir şeye ihtiyacı olursa... ne gerekiyorsa yapacağımızı bil.
¿ Qué hiciste? ¿ Pelear con ellos con tus propias manos?
Ne yaptın, çıplak ellerinle mi savaştın onlarla?
Como sea que me sintiera cuando crecía, los coches siempre estaban ahí.
Ben büyürken ne olursa olsun arabalar hep buradaydı.
¿ Desde cuándo bebes eso?
Ne zamandır beri onu içiyorsun?
¿ Qué te ha pasado?
Sana ne oldu?
Creo que impones el orden porque no sabes qué más hacer.
Bence bu düzeni zorla kabul ettiriyorsun çünkü başka ne yapacağını bilmiyorsun.
Vale, ¿ qué vamos a hacer?
Tamam, ne yapıyoruz?
O... puedes aceptar que el pasado es pasado y seguir adelante con cualquier futuro que nos quede a todos.
Ya da... geçmişi geçmiş olarak kabul edebilirsin ve elde ne gelecek varsa ona devam edebilirsin.
¿ Por qué le interesa Reiden?
Reiden'dan ne istiyor?
Chicos, ¿ sabéis qué?
Çocuklar, tahmin edin ne oldu?
Así que más vale que hagáis lo que estéis preparando cuanto antes.
Yani ne yapıyorsan, hızlı yap.
No importa lo desagradable que se ponga, seguimos siendo una familia.
Ne kadar işler karışsa da, hala bir aileyiz.
Por mucho que queramos recuperar a Isaac, no podemos traicionar a Mitch y a Clem.
Ne kadar Isaac'ı istesek de Mitch ve Clem'e ihanet edemeyiz.
No importa lo que pase entre nosotros,
Aramızda ne olursa olsun
¿ Qué?
Ne?
No sé como voy a conseguir el zumo de limón.
Limon suyu hakkında ne yapacağımı bilmiyorum.
¿ Qué?
N-ne _
¿ Qué te parece? ¿ En mitad del Atlántico?
Ne düşünüyorsun, Atlantik'in ortası?
¡ Qué dem...!
Ne...
- ¿ Qué?
- Ne?
¿ Vengarse de mí?
İntikam almak mı? Ne için?
Lamentablemente, no estoy en posición de ayudar.
Ne yazık ki ben yardımcı olacak bir konumda değilim.
Sus términos son simples... cualquiera sea el delito percibido, exige la misma medida de castigo.
İşlenen suç ne olursa olsun, cezası da onun aynısı oluyor.
¿ Qué tenemos?
Elimizde ne var?