Translate.vc / Spanish → Turkish / Nán
Nán translate Turkish
7,771 parallel translation
Busqué en el teléfono que me quitaron y encontré el número de Im Yoo Mi.
Benden alınan telefona bak ve Im Yoo Mi'nin numarasını bul.
Aclarada la falsa acusación, Yoo Ji Yeon se ha... convertido ahora en la dueña de los casinos en Macao... y es el centro de la atención pública, aclamada como una segunda Cenicienta.
Suçlamalardan arınan Yoo Ji Yeon artık Macau'daki kasinoların sahibi oldu. İkinci Sindrella olarak haklın ilgisini üstüne topladı.
Antes, sacarles impuestos a los campesinos... era como sacarles agua a las piedras.
Köylüden zorla alınan verginin olduğu eski günler... taştan su çıkarmak gibiydi.
Entonces, ¿ quieres que los Wamapoke le paguen millones de dólares al Gobierno Federal para comprar una tierra que nos fue robada por el propio Gobierno Federal?
Vamapok Kabilesi'nin milyonlarca dolar ödeyip üstüne kendisinden çalınan araziyi çalan devlete bağışlayacağını mı söylemeye çalışıyorsun?
Si alguien toca la tuba, no es una fiesta.
Tuba çalınan parti, parti değildir.
Para las 6 : 45, la tormenta se había convertido en severa y no hubo más remedio que abortar la misión.
Saat 6 : 45'te fırtınanın şiddeti artmış ve görevi iptal etmekten başka çaremiz kalmamıştır.
Las lecciones de ayer son claras.
Dünden alınan dersler açıktı.
Traducción : subtitulos.es.
# Hem de tek bir başıma, sinirlenmişim, var mı kaşınan? #
Ese es Cyrus Boone, un conocido camello de Harlan.
Cyrus Boone, Harlan'da tanınan bir satıcı.
¿ Cómo recuperara el dinero robado?
Çalınan parayı nasıl geri alacaksınız?
Para el día que llegue la tormenta.
Fırtınanın kopacağı gün için.
El fin de semana pasado, un sospechoso por manejar... alcoholizado, Luis Rodríguez, fue arrestado y llevado a la comisaría... en Nuevo México y mientras se negaba a tomar el examen... de alcoholemia, el oficial dijo que Rodríguez... le ofreció cerveza por liberarlo.
Alkollü araç kullandığı gerekçesiyle geçen hafta gözaltına alınan Luis Rodrigez New Mexico'daki bir karakola götürülmüş alkol testine girmeyi reddetmesi bir yana, tutup bir de serbest bırakılması karşılığında görevli memura bira teklif etmiş.
Es para Ud., para mostrarle la libertad que me fue arrebatada.
Bu sizin için. Benden alınan özgürlüğü göstermek için.
Y tienen con ellos todo el armamento de Cartaxo.
Ayrıca Cartaxo'dan alınan teçhizat da onlarda.
Todo lo que puedo decir es que al comienzo de Sawan, ya que la puerta entre los dos mundos se abre lentamente, sólo los niños tomadas el año anterior todavía puede llegar a este mundo.
Size tüm söyleyebileceğim Sawan'ın başlangıcında iki dünya arasındaki kapı yavaşça açılırken sadece geçen sene alınan çocuk bu dünyanın dışına çıkabilir.
- Bien, ¿ dónde están las muestras del barco?
- Tamam, gemiden alınan örnekler nerede?
- ¿ Dónde están las muestras del barco?
- Tamam, gemiden alınan örnekler nerede? - Burada.
La están administrando a todos los enfermos... y nos dieron una vacuna oral... para que no podamos infectarnos.
Şu an dışarıda hastalara tedaviyi uyguluyorlar ve hatta bize de hasta olmayalım diye ağız yoluyla alınan bir aşı verdiler.
Sí, oyeron bien.
"Fakirlerin Robin Hood'u" olarak tanınan adam ile birlikteyim. Evet, doğru duydun.
Me mostraste que era más que solo una pieza caliente de trasero lugareño con piernas que no se rinden y un culo como de impacto y una cara que dice, "sabes que quieres."
Sen bana at kuyruğuyla dolaşan ve beklemeden bacaklarını açan ve kıçını çok fena olan "senin de istediğini biliyorum" yüz ifadesini takınan biri olmaktan fazlası olduğumu gösterdin bana.
Hitchcock liberó a Truffaut como artista y Truffaut quiso liberar a Hitchcock de su fama de artista ligero, superficial.
Hitchcock Truffaut'yu bir sanatçı olarak özgürlüğüne kavuşturmuştu. Truffaut da bunun karşılığında, Hitchcock'u hafife alınan yönetmen.. ... olmaktan kurtarmak istedi.
- Debo contarles acerca de una decisión.
- Size alınan bir kararı söylemeliyim.
No fue a la única.
Çocukluğu elinden alınan bir tek o mu sanki?
Intenta recuperar un poco de eso, poco a poco.
Elinden alınan o çocukluğu yavaş yavaş yeniden kazanmaya bak.
Eso es lo que se robó.
Alınan para miktarı.
Hemos sabido que fueron unos 800.000 dólares... los robados del camión de Gibbs Security esta mañana.
Bu sabah, Gibbs güvenlik kamyonundan çalınan paranın 800.000 dolardan biraz fazla olduğunu öğrendik.
Nos gustaría que comprobaras ambas cosas con el ADN de un folículo de una ceja.
Bunu kaş folikülünden alınan DNA ile çapraz kontrol yapmanı istiyoruz.
Debilidad, cosas circunstanciales, un puñado de sin sentidos psicológicos, y un montón de rarezas inadmisibles robadas de su casa.
Evinden çalınan zayıf ve ikinci dereceden kanıt olan bir sürü psikolojik saçmalık ve kabul edilemez garabet ıvır zıvır!
Bastante justo. Kache I'nan san. Je chech je yo.
Yeterli.
No. Aurora, ¿ qué nos has hecho? Kache l'nan san.
Hayır Aurora, bize ne yaptın? Bize değil.
A ti. Kache l'nan san. Je chech je yo.
Sana.
Un vehículo coincide con la descripción. Se denunció su robo hace dos semanas.
İki hafta önce çalınan bir aracın tanımına uyuyordu.
Baaz, ése es el sonido de la desgracia. Es música peligrosa e indica la tempestad que está viniendo.
bu kıyametin sesi. yaklaşan fırtınanın göstergesidir.
Porque, según parece, el único trabajo que salvó fue el suyo.
Çünkü burada işi sağlama alınan bir tek sizin işiniz gibi gözüküyor.
El sospechoso en cuestión, el ex detective de policía de Filadelfia, Nate Lahey, quien ha tenido una relación sentimental con Annalise Keating, la esposa de la víctima de asesinato.
Sorguya alınan şüpheli cinayet kurbanının karısı Annalise Keating'le aralarında ilişki bulunan eski Philadelpia polisi Nate Lahey.
¿ Te mudarás al apartamento con jardín en el techo?
Çatıda bahçesi olan daireye taşınan siz misiniz?
- * Además de 20 libras, ¡ ta chan!
- * Ve alınan 9 kilo *
Este es el comienzo de una tormenta.
- Bu sadece fırtınanın başlangıcı.
Le agradezco el interés, Dr. Warren... pero debo decirle... que no soy mujer muy cautelosa.
Endişenizi anlıyorum, Dr. Warren, ama söylemem gerek ki, ben öyle her şeyden sakınan bir kadın değilim.
Los fracasos de ellos son continuos y pronto se desmoralizarán.
Kendi başarısızlıkları... ve sürekli alınan kötü sonuçlar çok yakında onları demoralize edecek.
El destino de la Tardis de Doctor Who se decidirá con una batalla a muerte inspirada en Game of Thrones en el campo de batalla de los ThunderCats contra los Transformers.
Doctor Who'nun TARDIS'inin kaderi Game of Thrones'tan ilham alınan ThunderCats - Transformers'a karşı savaş alanında oynanacak ölüm maçıyla belirlenecek.
Te has estado quejando sobre Stuart viviendo aquí todo el año pasado.
Geçen yıldan beri Stuart'ın burada kalmasından yakınan sensin.
¿ Quieres Naan o Roti? ( clases de pan )
# Nan mı istersin, Roti mi?
¿ Puedo saber lo que ha robado? Así puedo reemplazarlo.
En azından çalınan şeyin ne olduğunu söyleyin, belki yerine koyabilirim?
Acabamos de heredar un sistema que ha estado en apuros durante años.
Yıllardır çırpınan bir sistemin mirasına konduk.
Estamos comprando esta comida con su tarjeta de crédito robada.
Yemeği çalınan kartıyla alıyoruz işte.
Edward se unió a Jacqui como subgerente, y, en giro inesperado, la Sra. Mary Crohns, cuatro veces contratada, se volvió gerente de turnos, únicamente por las horas que había acumulado.
Edward, Jacqui ile birlikte müdür yardımcısı oldu. Ve şaşırtıcı şekilde dördüncü kez işe alınan Mary Crohns, tamamen çalışma saatlerinin fazlalığı nedeniyle, mesai müdürlüğüne terfi edildi.
Creo que debería saber que el forense ha descartado oficialmente que la causa de la muerte de Tom sea un traumatismo por un objeto contundente.
Adli tabip, Tom'un ölüm sebebinin, keskin olmayan bir cisimle kafaya alınan darbe kaynaklı olduğunu resmen belirledi. Bunu bilmek istersiniz diye düşündüm.
El terrorista al que logramos matar era Zuri Aziz.
Başarılı bir şekilde hedef alınan terörist Zuri Aziz'di.
No la vale la pena el riesgo.
Alınan riske değmezmiş.
El ojo de la tormenta se dirige hacia el Sur.
Fırtınanın gözü güney gidiyor.