English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Spanish → Turkish / Náusea

Náusea translate Turkish

198 parallel translation
Inténtalo pasar... el olor a gasolina me da náusea.
Yakalamaya çalış. Dumanlar rahatsız ediyor.
Mas ahora, aborrecible, en mi imaginación provoca náusea.
Şimdiyse ne iğrenç geliyor bana, yüreğim bulanıyor baktıkça.
Muchas palabras y tal náusea...
Bir sürü sözcük, sonra mide bulantısı...
Era la historia de Estambul repetida y yo sentía esa sensación de náusea.
Yeni baştan İstanbul'daki gibiydim ve iğrenç his yine içimi kaplamıştı.
¿ Náusea?
Bulantı mı?
Cuando estamos sanos, reaccionamos con miedo y náusea ante la presencia del mal.
İçimiz temizse, kötünün karşısında korkarız ve midemiz bulanır.
Pero rápida como una bala me volvió la náusea.
Ama aniden hastalığım ortaya çıktı.
La náusea es un malestar noble.
Mide bulantısı soylu bir hastalıktır.
Oye, no discutamos eso por teléfono, porque creo que tengo fiebre... y me está entrando mi náusea crónica a Los Angeles.
Telefonda konuşmasak daha iyi... Çünkü biraz midem bulanıyor... Los Angeles hastalığına tutuluyorum yine.
Sentí una especie de náusea.
Bir çeşit mide bulantısı hissettim.
Siento una náusea repentina.
Midem bulanıyor.
Nos enfrentamos a un riesgo creciente de náusea inminente.
Bu parti potansiyel bir mide bulantısı olmaya başladı,
¿ Ha experimentado vomito náusea o diarrea?
- Evet. Kusma veya ishal gibi şikayetlerin var mı?
Ves, hijo mío, hay una diferencia muy sutil entre el amor y la náusea.
Gördüğün gibi, oğlum, aşk ve mide bulantısı arasında çok az bir fark vardır.
Me da náusea.
- Midem bulandı. - 300 dolara
. - Tengo para náusea, disentería, vómitos,
- Mide bulantısı ve dizanteri için var.
Tengo la misma náusea y el mismo antojo de masa de panqueques... que tuve con los otros niños.
Çocuklara hamileyken de..... aynı mide bulantısı ve pankek`e aşerme duygusu vardı.
- ¿ Náusea?
- Bulantı?
Para competir mundialmente necesitamos más de una náusea internacional.
Hayır. Dünya pazarında tutunmak için belki de bize daha uluslar arası bir bulantı lazım.
Me ha invadido una sensación de náusea.
Aniden bir mide bulanması, dalgası hissettim.
Es decir, náusea, cambios de ánimo y de apetito, enojos- -
Bulantı, ruh hali değişimleri, iştah açılması, alınganlık...
La náusea es por algo que comió.
Mide bulantısı yediği bir şeyden olmuş.
- Y náusea. Te haremos sentir mejor de inmediato.
Seni hemen iyileştireceğiz canım.
Si uno no se quema o se corta un dedo con una cuchilla... la pasa con náusea por el fuego grasiento... matando ratas y peleándose con estafadores laborales.
Tabii kendinizi haşlamaz ya da parmağınızı kesmezseniz yağı yakıp yangın çıkarmazsanız sıçan avlayıp, mafyaya haraç vermezseniz.
No, vivirán en la náusea y el sudor de una cama pringosa cociéndose con la corrupción, gozando y amando en una pocilga.
Ama pis kokulu ter sıvanmış bir yatakta ahlaksızlığa batmış tatlım, balımla sevişirken o iğrenç domuz ahırında. Yeter konuşma artık!
Muchas palabras y tal náusea... Dolor incomprensible.
Ben... sözcük kalabalığı ve öylesine iğrenç... anlaşılmaz bir sancı...
"Posibles efectos secundarios : hinchazón, náusea, diarrea..."
"Olası yan etkileri : şişme, bulantı, şiddetli ishal..."
Me va a dar náusea.
- Kusmamda sakınca var mı? - Drew.
En teoría. Sus efectos colaterales pueden incluir náusea... insomnio, jaqueca, descamación del cuero cabelludo, cólicos... constipación, ardor rectal, picazón rectal... dilatación rectal... Y mareo.
Olabilecek yan etkiler ; mide bulantısı, uykusuzluk, baş ağrısı kafa derisinin dökülmesi, bağırsak sancıları kabız, anüs yanması, anüs kaşınması anüs genişlemesi ve sersemlik.
Me va a dar náusea.
Sanırım kusacağım.
Tengo náusea.
Midem bulanıyor.
Tengo que irme, porque ya le dio náusea a otro pasajero.
Kapatmalıyım, başka bir yolcunun midesini bulandırdım.
La náusea no es una emoción.
Mide bulantısı gerilim değildir.
Willie tiene auténticos momentos de náusea.
Willie'nin kendisinin de zaman zaman başı döndü.
Tengo náusea.
- Biraz hasta gibiyim.
¿ Sufres de mareo, náusea? ¡ Te cuesta trabajo respirar?
Baş dönmesi, mide bulantısı, nefes zorluğu var mı?
Náusea, vómitos.
Bulantı, kusma.
Para empeorar las cosas, la sensación es como su náusea... acompañada por un olor asqueroso.
En beteri de bu duygu bir çeşit amnezi ile bağlantılıdır ve ona çok kötü bir koku eşlik eder.
- Sin Semilla - Sin Náusea "
OT + IVORY = BULANTI YOK
Le añadí un poco de Sin- - cannabis... y así contrarresté la náusea.
Birazcık mari... kenevir ekleyerek... mide bulantısını önlemeyi başardım.
Pero primero, cierra las persianas y lávate esa colonia de baile de secundaria para no añadir náusea a mis síntomas.
Ama önce, perdeleri kapat, sekizinci sınıf parfümünü sil üstünden de, bir de mide bulantısı eklemeyelim.
Pienso que esta hermosa montaña de mierda... es la nausea de las ciudades, el vómito de la humanidad, el origen del Styx...
Bu gördüğün enkaz yığını var ya... İnsanlara ait tüm o pislik, kusmuk, tiksindirici artıklar... Yeraltındaki Styks nehri gibi.
Se soporta como un envenenamiento interno, como un lento envenenamiento, que sólo se siente rápida o lentamente, o como un espasmo de nausea.
Herkes bir tür sinir gazı gibi içine çekiyor. Yavaş yavaş işleyen zehir kendini sadece hızlı ya da yavaş atan nabız ya da mide bulantısı olarak gösteriyor.
¿ Mucha nausea?
M iden çok bulanıyor mu?
En "La Nausea", Camus escribe sobre un conocedor de libros,
- Söylemedik çünkü sürpriz olmasını istedik.
Todo lo que hago es crear excusas por mi cobardía ante la nausea.
Tek yaptığım tiksinerek korkaklığıma özürler bulmak.
Temblores, primero en las manos. - Nausea, excitación...
Kas kasılması önce ellerde başlar mide bulantısı, çabuk heyecanlanma.
Si no te molesta, no me molesta Más allá de una leve nausea.
Seni rahatsız etmiyorsa, beni de etmez. Şu kötü mide bulantısı hariç.
Pero ahora, mis senos no me duelen. No tengo más nausea o insomnio.
Ama artık göğüslerim ağrımıyor, bulantı, uykusuzluk yok.
Tengo dolores de cabeza, nausea...
Başım ağrıyor, midem bulanıyor.
- Nausea.
- Mide bulantısı.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]