English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Spanish → Turkish / Nóbel

Nóbel translate Turkish

80 parallel translation
¿ Quiere ganar un Premio Nóbel?
- Kolonizasyonu kolaylaştırmak ve Nobel ödülü almak istiyormusunuz? Neden.
Así no es como ganarás el Premio Nóbel o algo parecido.
Sanki Nobel ödülü kazanacaksın!
Señor presidente, si usted quiere ser recordado en la historia como un hombre santo, hasta puede ganar el premio Nóbel, debería liberar a los rehenes
Sayın Başkan, eğer mübarek bir insan olmak istiyorsanız, tarihte iyi bir yer almak belki de Nobel Ödülü'nü almak istiyorsanız, bu insanları serbest bırakmalısınız.
Dos manifestantes fueron detenidos cuando intentaron agredir al ganador del premio Nóbel de la paz en el laboratorio de Donald Mortinson luego de golpear al guardia de seguridad.
İki gösterici, bir güvenlik görevlisini bayılttıktan sonra Barış Ödülü Sahibi Donald Mortinson'un laboratuvarına girmeye çalışırken yakalandı.
Nóbel...
Nobel...
¡ Premio Nóbel!
Ödülü!
Le han dado el Premio Nóbel a este genetista.
Nobel Ödülünü şu genetikçiye verdiler.
Pensaré en ti en Estocolmo, cuando me den el Premio Nóbel.
Stockholm'da Nobel Ödülünü alırken seni düşüneceğim.
Tú y tu Premio Nóbel, imbécil.
Sen ve senin şu Nobel Ödülün, seni kafasız.
El Ganador del Premio Nóbel, Profesor Víctor Kuppelweiser.
Nobel ödüllü Profesör Dr. Victor Kuppelweiser.
- ¿ El ganador del premio Nóbel?
Sözde Nobel ödülü sahibi?
Sí, ganó el Premio Nóbel.
- Evet nobel ödülünü kazanmıştı.
¿ Saúl Bellow, el novelista judío que ganó el premio Nóbel?
Saul Bellow mu? Nobel ödülü kazanan Musevi romancı mı?
Escuche, dígale al Sr. Saúl Bellow, el novelista judío que ganó el Nóbel que perdí el apetito.
Bay Saul Bellow`a... Nobel kazanan musevi romancıya... iştahımın kaçtığını söylersiniz.
Sí, él ganó el Premio Nóbel por inventar el apéndice artificial.
Evet, yapay uzantıyı icat ettiği için Nobel Ödülü'nü aldı.
El Premio Nóbel de Literatura.
Nobel edebiyat ödülü.
Mire, Poeta si me monta tantas historias por un poema jamás ganará el Premio Nóbel.
Bak, Şair... Tek bir şiir için bu kadar gürültü çıkarıyorsan... O Nobel Ödülünü asla alamazsın!
Espetado en mi Premio Nóbel de la Paz. Qué ironía.
Nobel Barış Ödülüme saplandı.
- Joshua Lederberg, Premio Nóbel
"bir virüstür." Joshua Lederberg, Nobel Ödüllü Doktor
Vi el premio Nóbel.
Nobel Ödülü ha?
Un ganador del Premio Nóbel observó, y cito :
Bir Nobel ödülü sahibi şöyle diyor :
El Dr. Víctor Fries dos veces decatleta olímpico, Premio Nóbel en biología molecular.
Dr. Victor Fries... Çifte dekatlon olimpiyat şampiyonu ; moleküler biyolojiden Nobeli var.
Día 8 de julio, 1.979 los padres de los ganadores del Nóbel fueron tomados por unidades de la ONU y obligados a punta de pistola a dar muestras de semen en botes de plástico que están de bajo la pista de patinaje del Rockefeller Center.
8 Temmuz 1979 günü, bütün Nobel almış olanların babaları toplanılarak Birleşmiş Milletler askerleri tarafından silah zoruyla plastik kaplarda meni vermeye zorlandılar. Bunlar dondurulup Rockefeller buz pistinin altında saklandı.
En 1989, recibió el Premio Nóbel de la Paz.
1989'da Nobel Barış Ödülü Dalay Lama'ya verildi.
Pero justo a tiempo para tomar el gobierno, negociar una tregua y emerger como un líder mundial con el Premio Nóbel de la Paz.
Ama hükümeti ele geçirmek için tam zamanında orada olacak, ateşkes imzalayarak yeni dünya lideri olacak hem de Nobel Barış Ödülünü alarak.
Puedes ganar el premio Nóbel de masajes.
İlk Nobel ovalama ödülünü alabilirsin.
Merece el premio Nóbel.
Bir Nobel ödülünü hak ediyor bence.
Y cuando lo averigüemos lo único que averiguaremos es dónde poner el premio Nóbel.
Çözdükten sonra da yapmamız gereken tek şey Nobel ödüllerine yer açmak.
Llamaré al comité del Premio Nóbel y les diré que preparen nuestro premio.
Nobel komitesini arayıp, ödülümüzü hazırlamalarını söyleyeceğim.
¿ Sabe cuándo ganamos el último premio Nóbel?
En son Nobel ödülünü ne zaman kazandık, biliyor musunuz?
Me duele imaginar a Laxness, el Premio Nóbel sentado en un jardín y mirando revistas de culos.
Halldor Laxness'i bahçede oturup... porno okurken canlandıramıyorum.
Caballeros, de esta institución se han graduado... innumerables directores de las mejores empresas... cuarenta y un premios Nóbel y seis presidentes.
Beyler, bu kurumdan... dünyanın en zenginleri arasına giren sayısız yönetici... 41 Nobel ödülü sahibi ve 6 başkan çıktı.
Una visita rápida a "Spectra," Bart y tú y yo seremos galardonados con el Nóbel.
Spectra'ya hızlı bir gezi, Bart Sen ve ben Nobel şairleri... olacağız.
Su trabajo sobre la paradoja del tiempo le supuso una nominación al premio Nóbel, pero nadie se acordó de tu trabajo sobre el moho.
Herhalde o yüzden onun zaman paradoksu hakkındaki çalışması profesöre Nobel adaylığı kazandırırken senin halı küfü çalışman herkes tarafından unutuldu.
Y que en un año Ud. y el Dr. Rietz estarán en Estocolmo aceptando el Premio Nóbel.
Ve bence gelecek yıl siz ve Dr. Rietz, Stockholm'de Nobel Ödülü kabul ediyor olacaksınız.
No sólo ganaré el Pulitzer. Podría ganar el Premio Nóbel.
Bu hikaye sadece Pulitzer değil, Nobel Barış Ödülü bile alabilir.
Dale el Premio Nóbel. Bien hecho.
Şu adam Nobel ödülünü hak ediyor.
En Cambridge estudié con el ganador del Premio Nóbel de economía y hasta ella diría que 10 es demasiado.
Cambridge Ekonomi bölümü hocam Nobel ödülü kazanmıştı. % 10, onun için bile fazladır.
El científico, ganó el premio Nóbel.
Şu Nobel Ödüllü bilim adamı mı?
Nuestros graduados incluyen a dos premios Nóbel y 14 senadores.
Mezunlarımız arasında Noel ödülü sahibi 2 kişi ve 14 tane de senatör var.
Los inventores del Modelo Estándar, tanto del nombre como de la teoría, fueron la admiración de la comunidad científica y recibieron Premio Nóbel tras Premio Nóbel.
BRIAN GREENE : Standart modelin hem teorisini hem de ismini bulanları bilim dünyası şereflendirdi ve onlar Nobel ardından Nobel kazandılar.
El Premio Nóbel, Otto.
Nobel Ödülü, Otto. Nobel Ödülü.
Premio Nóbel. ¡ Te veré en Suecia!
Seninle İsveç'te görüşürüz!
Si no fuera ilegal, nos nominarían para el Premio Nóbel.
Eğer yasal olsaydı nobel ödülüne aday olurduk.
Bueno, entre otras cosas... por un físico ex soviético, ganador del premio Nóbel.
Dinle sadece ona senin nelere ilgi.. .. duyduğun konusunda bir kaç fikir verdim. Sahi mi?
Lo quería para crear una cepa aún más pura, y ganar así el Premio Nóbel.
Abbot da istedi, böylece saf türler yaratıp Nobel ödülü alacaktı.
Consigue que nos inviten por lo menos a una fiesta y te ganas el premio Nóbel.
Bizi partiye davet ettirmenin yolunu bulursan Nobel'i kazanırsın.
En la escuela, me sentía como si tratase de hacer... un proyecto científico y Greg sólo tratase de ganar... el Premio Nóbel.
Okulda ben fen projemi yapmaya çalışırken, Greg Nobel Ödülü'nü kazanmaya çalışıyordu.
Te vuelve loco que el esté más cerca de ganar un Premio Nóbel que tú.
Nobel ödülüne senden daha yakın olduğu için ona bu kadar kızgınsın.
Nóbel inventó la dinamita.
Nobel dinamiti buldu.
Premio Nóbel. "N" mayúscula...
Nobel Ödülü.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]