Translate.vc / Spanish → Turkish / Olay
Olay translate Turkish
81,209 parallel translation
Toda persona que sabía acerca de... la pequeña aventura de Sam y Dean en el asesinato... ha sido eliminada.
Sam ve Dean'in suikast olayını bilen herkes ile ilgilenildi.
Déjame que te muestre... un mundo sin monstruos ni demonios, ni esos capullos que acechan por la noche.
Sana olayı anlatayım. Yaratıkların, şeytanların, gece gördüğün o pisliklerin olmadığı bir dünya hayal et.
Sí, el drama de la madre del bebé Diablo.
Evet şu şeytanın bebeği olayı.
Drama de la madre del bebé Diablo.
Şeytanın bebeği olayı.
Muy bien, ¿ nuestro... nuestro caso?
Tamam çalıştığımız olay?
Sí, pero si no hay caso, entonces, ¿ qué pasa?
Tamam eğer bir olay yoksa bu nasıl bir ölüm?
El tema con el niño del Diablo y ser arrojados al oeste de Guantánamo también me hace querer beber, a veces, pero... tío, estás destrozado.
Şeytanın çocuğu olayı, Batı Guantanamo'da tutulmamız beni de içmeye yönlendiriyor ama dostum sen berbat haldesin.
Y tenemos un caso en el que trabajar, así que, recomponte, ¿ de acuerdo?
Bir olay üzerinde çalışıyoruz bu yüzden kendine gel tamam mı?
Verás, este es el tema.
- İşte olay şu...
En realidad todavía estoy descansando un poco después de todo el rollo con Ramiel.
Aslında Ramiel olayından sonra biraz dinleniyordum.
No fue Wally.
Olay Wally'nin değildi.
Ellos me trajeron ese caso.
Bu olayı bana onlar getirdi.
Encuéntranos un caso.
Bize bir olay bul.
Sí, ¿ sabes? , de verdad que me gusta el ambiente de Misión Imposible de bajo presupuesto, pero voy a volver.
Evet düşük bütçeli Mission Impossible olayı hoşuma gitti ama geri dönmeliyim.
Sí, es un poco desastroso, pero a veces uno tiene que dejar las cosas claras.
Evet biraz pis bir durum ama bazen olayı tam olarak anlatmak gerek.
Preferimos llamarnos labio superior rígido.
Olay hakkında konuşmayı tercih etmiyoruz diyelim.
Hubo un accidente en Wisconsin.
Wisconsin'de bir olay meydana geldi.
Sí, bueno, gracias a la "basura" el último brote de hombres lobo en Gran Bretaña fue en los años 20.
Evet bu süslü şeyler sayesinde İngiltere'deki son kurt adam olayı 1920'lerde oldu.
Las tres estrellas se han desperdiciado contigo.
Bu üç yıldız olayı seni harcamış dostum.
Un caso de hombres lobo.
Kurt adam olayı.
Pero intentamos lo de la caza y acabé sentada en el coche mientras lo hacía todo.
Onunla avlanma olayını denedik ama sonunda o istediği şeyleri yaparken ben arabada bekledim.
Tengo otro caso.
Başka bir olay buldum.
Así que, a menos que estén buscando convertirlo en un caso federal sobre unos animales...
Tabi siz bunu federal bir olay yapmak için yaratık olduğunu söyleyecekseniz başka.
Muy rara.
Oldukça nadir bir olay.
Caramba, Mick, pensaba que habíamos superado los problemas de confianza.
Hadi ama Mick güven olayını aştığımızı sanıyordum.
Pero los demás ancianos me han encargado... que arregle rápidamente esta deteriorada situación.
Ama diğer yaşlılar bu kötüleşen olayı acil bir şekilde çözmemi istediler.
Es... es esto.
Olay bu.
Estamos muy expuestos aqui.
Burada çok olay hedefiz.
Oye, solo quería hacerte saber que... Sam y yo nos dirigimos a un caso con esos gemelos brujos, Max y Alicia.
Sadece ben ve Sam'in iş için çıktığını bilmeni istedim ve olay şu cadı ikizler Max ve Alica.
Bueno, ella... se mete en un caso y luego desaparece.
Onun olayı daha çok kaybolmakla ilgiliydi.
¿ Desde cuándo no te incluyes en un momento de chicas?
Ne zamandan beri kadın kadına olayında sen yoksun?
Déjame ser perfectamente claro, ¿ vale?
Dur tamamen açık olayım.
Mientras las cámaras de móviles alrededor del... mundo capturan imágenes sorprendentes... de este fenómeno extraño, el pronóstico del clima... parece estar cambiando a cada minuto.
Dünyanın dört bir yanındaki kameralı telefonlar bu şaşırtıcı olayın görüntülerini çekerken, hava durumu her dakika değişiyor gibi görünüyor.
Sí, Donald, un evento de estas proporciones... es definitivamente algo que no hemos visto antes.
Evet, Donald, bu büyüklükte bir olay kesinlikle daha önce görmediğimiz bir şey.
Quería familiarizarme con la escena del crimen antes de la reunión estratégica.
Toplantı öncesi olay yerini kafamda oturtmak istedim.
¿ Podemos tener más agentes para buscar en el terreno?
Olay yeri taraması için daha fazla adam verecekler mi?
Los forenses acabaran hoy con la escena del crimen.
İnceleme ekibi olay yerini bugün tamamlayacak.
- Joe Miller.
- Joe Miller olayını.
Fue acerca de poder y control, - no sexo. - Lo sé.
- Olay güç gösterisinden ibaret, sevişmekle alakasıyok.
¿ Dónde estamos con el toroz de envoltorio de condon de la escena?
Olay yerinde bulduğumuz kondom jelatini konusunda ne durumdayız?
Un acto como este, lo ensucia todo.
Böyle bir olay ardında iz bırakır.
¿ Esto se ha encontrado en la casa después de que se fueran los forenses?
Yani bunlar olay yeri ekibimiz ayrıldığından beri bahçede bulunanlar mı?
Ha dejado atrás el problema en el colegio.
Okul olayını ardında bırakmış gibi.
Perdona, ¿ qué problema en el colegio?
Anlamadım hangi okul olayı?
¿ Y cuándo fue eso?
- Bu olay ne zaman oldu?
No, pero estos coinciden con el envoltorio del condón encontrado en Axehampton. ¿ Sí?
Hayır ama bu kondom paketi olay yerinden alınanla uyumlu.
Qué pena lo de tu fiesta.
- Parti olayınız kötü oldu değil mi? - Ne dediğini anlamadım.
Y si se cruzan con Katie Harford, lo cual es posible, aclaren las cosas.
Olur da Katie Harford'a rastlarsanız ki rastlarsınız, olayı netleştirin.
Sin embargo, con la información que le dio a la asistenta social, ahora tenemos tres escenarios a comparar.
Ama danışmanına verdiği bilgilere göre kıyas için artık üç olay yerimiz var.
Está realmente traumatizada.
Hala olayın etkisi altında.
Joder, Trish. Todo esto es un lío.
Lanet olsun Trish olay iyice boka sarmış durumda.