English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Spanish → Turkish / Omelet

Omelet translate Turkish

157 parallel translation
¿ Me permite sugerir la omelet con champiñones?
Sonra da size mantarlı omlet öndersem?
- Omelet.
- Omlet.
- ¿ Omelet?
- Omlet mi?
Si te quedas sola, sólo tendrás un huevo hervido... pero si eres fiel al espíritu colectivo y te unes a los demás, tendrás una omelet.
Yalnız başına rafadan yumurtaya sahipsin. Ama ortak ruha sadıksan ve birlik olursan omletin olur.
- Empecemos a hacer la omelet.
- Omleti yapmaya başlayalım.
Camaradas, quedo afuera de la omelet.
Yoldaşlar, ben omletten çıktım.
Sólo tiene que pasar por una sala y la omelet se cae.
Odadan bir geçmesiyle omleti düşürüyor.
- Solo una omelet.
- Sadece bir omlet.
La omelet, conoces esa ¿ no?
Omlet. Bunu biliyorsunuz, değil mi?
Una omelet, aparece en nuestro libro húngaro de cocina.
Bir omlet, Macar yemek kitaplarında bile vardır.
"Para hacer una omelet", dice,
"Omlet yapmak için,"...
Jesus, mira ese maldito omelet.
Tanrım, şu lanete omlet bak.
- Omelet estilo ogro.
- Goblin omlet.
Omelet de bigotes con cola hacia el lado.
- Bıyıklı omlet, bol tüylü?
Puedo hacer omelet.
Omlet yapabilirim.
El omelet del Ku Klux Klan.
Ben Klu Klux Klan omleti alayım.
- Longshot, Depravadísimo Omelet.
- Longshot, efendimiz.
¡ Su omelet estaba bueno!
Omletler güzeldi.
- Me parece que de ahí saldrá un buen omelet.
Ciddi misin? Güzel bir omlet olabilir.
Pero yo ordené dos huevos Benedict y un omelet de espinaca.
Bir dakika. İki Benedik usulü yumurta ve bir ıspanaklı omlet ısmarladığımı sanıyordum.
- Yo me como el omelet.
- Sorun değil. Omleti ben alırım.
Voy a pedir un gran omelet, huevos solamente.
Yumurtanın sarısının olmadığı omletten rica ediyorum.
- ¿ Cómo está el omelet?
- Omlet nasıl?
Sabes, no soy el más grande fan del omelet.
Pek omlete meraklı değilimdir.
Un gran omelet español.
Büyük bir İspanyol omleti.
Quiero un omelet, carne, un poco más de café y jugo de naranja.
İspanyol omleti, kavrulmuş pirinç, bir kahve ve portakal suyu.
Déjame hacerte uno de mis omelet Talaxianos.
İzin ver de sana Talaxian omleti yapayım.
Para un hombre determinado a cocinar el mejor omelet de la historia, eres muy delicado rompiendo los huevos.
Kararlı bir aşçı için mükemmel bir omlet geçmişin var, mütiş derecede hassas yumurta kırma tekniğin var.
¿ Qué posibilidades hay de que me hagas un omelet?
Hey, bana omlet yapma olasılığın yüzde kaç?
Espero que el premio aquí dentro sea un omelet.
Buradaki ödülün omlet olduğunu umuyorum.
- ¿ Qué tal la comida? Hacen una gran omelet de claras de huevo sin grasa.
Yumurtanın beyazıyla yaptıkları, yağsız omlet mükemmel.
Hola, ¿ De que quieres tu omelet?
Hey, omletinde ne istiyorsun?
Jim, ordenas un lado de huevos en tu omelet
Jim, omletinin yanında yumurta istiyorsun.
Preparo una omelet.
Kendime omlet yapıyorum.
- ¿ Cómo quieres la omelet?
- Omletini nasıI istersin?
Vamos, conoce al Sr. Omelet.
Haydi, Bay Omlet ile tanış.
Uno de estos días tendrás que venir y hacerme un omelet.
Bu günlerde gelip bana bir omlet çırpmalısın.
"debes romper algunas reglas para hacer un omelet".
"Omlet yapabilmek için birkaç kuralı yıkmalısınız."
Preparales pan de maiz frito o una omelet espanola.
'Hush Puppies'yap ona, ya da İspanyol omleti.
Ya hiciste omelet de salmón, sopa de salmón y budín de salmón.
Zaten daha şimdiden somonlu omlet, somon çorbası ve somon pudingi yaptın.
¿ Omelet de queso con tocino, bien tostado panecillo de arándano y una Coca? - Coca de dieta.
Bu güzel peynirli omlet, fazladan domuz pastırması, gevrek... yaban mersini keki ve kola.
Un omelet es tan hermoso como la persona que lo come. Así que, este omelet tiene el pelo rojo más lindo que he visto.
şey, bilirsin, omletler ancak onları yiyen kişi kadar güzeldir. yani, diyebilirim ki, bu omlet, gördüğüm en güzel kızıl saçlara sahip.
Ahora, Mitch, pusiste o no pusiste cebolla en mi omelet?
şimdi, Mitch, yaptın veya yapmadın mı omletime soğan koydun mu?
- ¿ Quieres omelet o pasta?
- Omlet mi yoksa makarna mı istersin?
Entonces, es un omelet con tocino al lado.
- Bir omlet ve yanında pastırma.
No puedes hacer un omelet sin romper algunos huevos.
Birkaç yumurta kırmadan omlet yapamazsın.
Esta mañana vine... y me estaba haciendo omelet de queso.
Bu sabah bana peynirli omlet yapıyordu.
Nos gustaría encontrar al que hace omelet con la lengua de otro...
Bu adamı kasabadan birine daha zarar vermeden bulmamızı istemez misin?
- Un omelet de jamón, por favor.
- Jambonlu omlet var.
¿ Quieres un omelet?
Ben acıktım da.
- Tengo una sartén para omelet
Bir omlet tavam var ve...

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]