English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Spanish → Turkish / On

On translate Turkish

56,662 parallel translation
Ha habido rumores sobre James Keziah Delaney durante los últimos diez años, pero en el expediente solo he puesto los hechos, señor, no los rumores.
Geçen on yıl boyunca James Keziah Delaney hakkında rivayetler varolagelmiş. Ancak dosyaya yalnızca gerçekleri koydum efendim rivayetleri değil.
Si estás buscando dinero, esas cuentas tienen diez años.
Aradığın paraysa, bu hesaplar on yıllık.
13.
- On üç.
- Bueno... Godfrey, lea en voz alta el punto nueve de los diez puntos del orden del día.
Öyleyse Godfrey on maddelik gündemin 9. maddesini yüksek sesle oku.
Si llega a intervenir diez minutos más tarde, me hubieran violado.
Müdahalen on dakika sonra vuku bulmuş olsaydı, tecavüze uğramış olurdum.
Nuestras armas se silenciarán en diez días.
On gün içinde silahlarımız susacak.
Nuestras armas callarán en diez días.
On gün içinde silahlarımız susacak.
Sí, pero cuando al fin se casan, sé que se pueden casar con seis o diez mujeres.
Evet ama duyduğuma göre evlenmek istedikleri zaman altı ya da on kadınla evlenebiliyorlarmış.
Sólo tengo diez hombres para liderar aquí en Afganistán.
Afganistan'da sadece on adamım var.
No sé cómo hacer eso cuando uno de ellos o tres o diez de ellos intentan matarme, señor.
Aralarında iki kişiden biri veya üç kişiden biri veya on kişiden biri her an beni öldürmeye çalışırken bunu nasıl yapacağımı bilmiyorum.
Digamos que tienen diez insurgentes.
On isyancı var diyelim.
En este caso, diez menos dos, es igual a veinte.
Bu senaryoda, on eksi iki eşittir yirmi.
Y así, en la matemática de la contrainsurgencia, diez menos dos... es igual a veinte.
Yani, kontrgerilla matematiğinde on eksi iki eşittir yirmi.
- ¡ Frente de contacto!
- Ön tarafta temas!
- ¡ Ahí, a las 12 en punto!
- Orada, saat on iki yönünde!
Hay movimiento, a las 12 en punto.
Hareket var, saat on iki yönünde.
Estúpidos expertos en paternidad. ¿ Por qué no escriben un libro llamado deja de comprar esos libros?
Önümüzdeki on yıl için file bütçemizi bitirdi.
¡ Tiene diez años!
- Daha on yaşında, Maximo.
¡ Esa vale como... diez veces más que tu ex esposa!
O Peggy Von Strauss'un on katı kazar zengin.
Quisiera poner un anuncio en mi auto y necesito el dinero en efectivo.
Merhaba. Arabama reklam yapıştırmam lazım. Bir de ön ödeme yapmanıza ihtiyacım var.
Madeline se puso a llamar invitando a los niños el jueves por la tarde a Disney on Ice.
Madeline ise daha Perşembe öğle olmadan telefonda çocukları "Buzda Disney"'e davet ediyordu.
Diez segundos.
On saniye.
Son las 10 : 00.
Saat on oldu.
No tenías más de 10 años.
Olsa olsa on yaşındaydın.
No un taxista con un amigo que viaja adelante.
Ön koltukta arkadaşıyla giden bir taksici gibi olmaz.
Sí, pero si alguien me hubiera dicho eso... no habría arriesgado mi vida para salvar la de él después.
Evet ama biri bunu bana söyleseydi, On dakika sonra hayatını kurtarmak için kendimi riske atmazdım.
Ella era, y soy generoso, un dos...
Cömert davransam bile on üzerinden en fazla iki veririm...
De diez.
On üzerinden.
¿ Qué es diez?
- Peki neye on verirsin?
Bien, te desviaste 10º a la derecha.
On derece sağa nişan alıyorsun.
Debes apuntar 10º a la izquierda.
On derece sola nişan al. Şimdi!
- ¿ Apuntaste 10º a la izquierda?
- Sola on derece mi kaydırdın?
Viejo, eso fue 10º.
On dereceydi.
Dos de diez.
On üzerinden iki veririm.
Llegué hace diez días en el vuelo inaugural de Lufthansa.
On gün önce Lufthansa uçuşunun açılış töreninde geldim.
Los hemos tenido de 15 años matando a nuestros soldados.
On beş yaşındakiler bile askerlerimizi öldürebiliyorlar.
Y te conozco desde hace 15 años.
Halbuki ben seni on beş yıldır tanıyorum.
15 hombres de la Resistencia vas a ser colgados... o no, si yo intercedo.
On beş Direniş elemanı asılacak. Tabii ben araya girmezsem.
¿ Me das 15 minutos?
- On beş dakika ver bana.
Eres el doceavo.
Sen on ikincisin, Julia.
Mi hija y yo no tenemos contacto desde hace décadas.
Çocuğum ve ben olmadı Birkaç on yıl boyunca herhangi bir temas.
ALGUACIL [INTERCOM ON] : qué el infierno va a ahi? Puedo hablar con usted ¿ durante un segundo por favor?
Orada neler oluyor burada
Mi papá, realmente no lo sé. Mi mamá murió cuando yo tenía once años.
Babam hiç ortalıkta yoktu, annem de ben on bir yaşlarındayken vefat etti.
Fumé durante quince años y disfruté cada uno de ellos.
On beş sene boyunca sigara içtim. İçime çektiğim her bir dumandan zevk aldım.
Hicimos una incursión en su gabinete de licores, y todos estábamos borrachos, todos los quince.
İçki dolabına girdik, herkes zom oldu. - On beş kişi falanız.
Les mande 14 veces a "Nat Geo", antes de darme cuenta... de que yo no tenía ojo para ello.
National Geographic'e on dört kere başvurdum. Sonradan o "gözün" bende olmadığını fark ettim.
Diez mil muertes hechas justo aquí.
Buradan on binlerce ölüm geçti.
Y a cada una de ellas, incluso a usted, siempre les interesa el dinero.
Sen de dahil, bu insanların her biri daima parayı ön plana koyuyor.
No estoy segura de que tú fueras lo principal en su mente cuando ocurrió.
- Bu olay yaşandığında, aklında ön planda olduğuna emin değilim.
De frente.
Ön taraf.
¡ Hice un Ollie hoy!
- Bugün kaykayla ön kaldırdım! - Vay!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]