English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Spanish → Turkish / Oppenheimer

Oppenheimer translate Turkish

206 parallel translation
Espere hasta que la fórmula haya sido examinada por el profesor Einstein y el Dr Oppenheimer en Nueva York.
New York'taki profesör Einstein ve doktor Oppenheimer formülü... incelediklerinde her şeyi anlayacağız.
Luego de leer los datos aportados por el Dr Pedersen, más ciertos otros indicadores - por cierto, los Profesores Einstein, Fermi y Oppenheimer concuerdan, que el consenso científico y militar en America es... de que los alemanes pueden estar delante de nosotros
İlk önce doktor Pedersen'den gelen bilgilerin ışığında... ve bizim diğer bilgilerimiz doğrultusunda, antiparantez Einstein, Fermi ve Oppenheimer'in Amerika'da bu bilgiler üzerinde yaptıkları konsensus sonucunda... Almanlar atomun parçalanmasını kontrol altına yarışını başarma konusunda bizden daha önde olabilir.
Mientras tanto, en América, Robert Oppenheimer y otros científicos han pasado tres años trabajando en secreto para desarrollar un nuevo tipo de bomba.
Bu esnada, Amerika'da... Robert Oppenheimer ve diğer bilim adamları... üç senedir, gizlilik içinde, yeni bir... atom bombası geliştirme çalışmalarını sürdürüyorlardı.
- Teller, Oppenheimer.
- Evet profesör. - Ben değilim.
- Oppenheimer, carga la sombra de la destrucción desde Nagasaki.
O kişi Oppenheimer. - Oppenheimer mı? Nagazaki yüzünden adına büyük bir leke sürüldü.
Por aquí, Dr. Oppenheimer.
Buradan, Dr Oppenheimer.
Oppenheimer es de lo mejorcito.
Oppenheimer şimdi pek gözde.
Oppenheimer no será uno de los nuestros.
Oppenheimer bizden biri değil.
Esos hombres están aquí para algo, Sra. Oppenheimer.
Bazı adamlar bir amaç için bu gezegendedir, Bayan Oppenheimer.
Esto pone en duda el cargo de Oppenheimer en el proyecto.
Bu, Oppenheimer'ın projedeki konumunda şüphe uyandırıyor.
El Dr. Oppenheimer es el proyecto.
Dr Oppenheimer'ın kendisi proje.
Tuvieron algo juntos antes de que Oppenheimer se casara.
Oppenheimer evlenmeden önce ilişkileri vardı.
Señor, Oppenheimer está abierto al chantaje.
Efendim, bu durum Oppenheimer'ı şantaja karşı korunmasız kılıyor.
¿ Dr. Oppenheimer?
Dr Oppenheimer?
El Dr. Oppenheimer, en tres diferentes ocasiones, ha visto a agentes sospechosos, comunistas y gente así.
Dr Oppenheimer, üç ayrı durumda, kuşkulu ajanlar, komünist ve benzerleriyle görüştü.
Le presento al Dr. Oppenheimer.
Dr Oppenheimer'ı tanıştırayım.
Pues habla con el Dr. Oppenheimer.
O zaman Dr Oppenheimer'la konuş.
¡ Oppenheimer!
Hey, Oppenheimer!
Durante un tiempo, Robert Oppenheimer fue un héroe nacional.
Bir süre için J Robert Oppenheimer milli kahramandı.
Después de que lanzaron la bomba en Hiroshima y Nagasaki... Robert Oppenheimer pasó el resto de su vida... lamentando el haber visto un átomo.
Hiroşima ve Nagasaki'ye bomba atıldıktan sonra,... Robert Oppenheimer, hayatının geri kalanını atomun parçalanmasından pişmanlık duyarak geçirmiş.
Oppenheimer puede haber lamentado sus acciones... pero nunca negó su responsabilidad.
Oppenheimer yaptıklarından pişmanlık duymuş olabilir, ama asla sorumluluklarını inkar etmemiştir.
Después de que lanzaran la bomba sobre Hiroshima y Nagasaki, Oppenheimer pasó la vida arrepintiéndose de haber siquiera vislumbrado un átomo.
Hiroşima ve Nagasaki'ye bomba atıldıktan sonra,... Robert Oppenheimer, hayatının geri kalanını atomun parçalanmasından pişmanlık duyarak geçirmiş.
Oppenheimer se arrepentiría de sus actos, pero nunca negó su responsabilidad.
Oppenheimer yaptıklarından pişmanlık duymuş olabilir, ama asla sorumluluklarını inkar etmemiştir.
Oppenheimer, cuando vio la primera explosión, citó la escritura sagrada hindú, "Me he vuelto Shiva,... dios, destructor de mundos".
Oppenheimer, ilk patlamayı gördüğünde, Hindi yazıtından alıntıyla şöyle dedi : " Ben Shiva oldum,
Robert Oppenheimer temía al mismo gobierno que el Dr. Banton.
Eminim Robert Oppenheimer da aynı lafları, Dr. Banton'un korktuğu hükümetten duymuştur.
Dr. Robert Oppenheimer Bebió alcohol denatured.
Dr. Robert Oppenheimer ispirto içiyormuş.
Oppenheimer lo sabía, por supuesto, pero los silenciamos.
Oppenheimer bunu biliyordu ama onu susturduk.
Este enorme poder destructivo perturbaba a Robert Oppenheimer - antiguo líder del Proyecto Manhattan.
Bu korkunç yıkıcı güç eski Manhattan Projesi lideri Robert Oppenheimer'ı şok etmişti.
Parece que tendremos que aplicar la técnica Oppenheimer con Tweek.
Pekâlâ, görünüşe göre Tweek'e Oppenheimer tekniğini uygulamamız gerekecek.
Él es para la ciencia de la genética humana... Lo que fueron Oppenheimer y Fermi para las bombas nucleares.
Oppenheimer ve Fermi nükleer savaşın ortaya çıkmasından neyse, o da insan genetiği için o.
Oppenheimer prueba la primera bomba atómica en Alamogordo, Nuevo México.
Oppenheimer Alamogordo, New Mexico'da ilk atom bombasını test etti.
Como Pitágoras, Foucault, Newton Einstein, Oppenheimer.
Pisagor, Foucault, Newton, Einstein, Oppenheimer.
El trabajo de Oppenheimer ayudo a hacer la bomba atómica.
Oppenheimer'ın çalışmalarını atom bombası yapımında kullandılar.
Oppenheimer decía : "Un genio ve la respuesta antes de la pregunta".
Oppenheimer, "Bir dahi, sorudan önce cevabı görür" derdi.
¿ Conoció a Oppenheimer?
Oppenheimer'ı tanır mıydınız?
El Premio Oppenheimer de excelencia periodística escolar no es un concurso.
- Oppenheimer Mükemmellik Ödülü bir yarışma değildir. Bir bildiridir.
Dice que todas las demás escuelas en los Estados Unidos... únicamente siente verguenza, derrota y dolor... por culpa de la gente que ganó la placa Oppenheimer.
Amerika'daki diğer bütün okulların yalnızca utanç, yenilmişlik hissi ve acı duyduğunu gösterir.
Yo quiero ser esa gente.
Çünkü Oppenheimer plaketini siz kazanmışsınızdır.
- Investigué un poco... sobre el Premio Oppenheimer y descubrí algo.
Kazanan bütün okulların birinci sayfalarında insanlar hakkında çok güçlü bir haber vardı.
Sra. Oppenheimer, Jaz está en un estado mental extremadamente volátil.
Bayan Oppenheimer, Jaz şiddetli bir zihinsel durum içinde.
Rutherford, Oppenheimer, y lo que nos han dado...
Rutherford, Oppenheimer, onlar bize ne verdiler?
- Oppenheimer la próxima semana.
Haftaya Oppenheimer var. - Güzel programdı Ed.
Oppeneimer logró cambiar más que el curso de la guerra.
Oppenheimer, savaşın gidişatından fazlasını değiştirecek güçteydi.
Yo soy Oppenheimer.
Ben Oppenheimer'ım.
Robert Oppenheimer dijo "La bomba atómica hace que el futuro de la guerra no tenga fin"
Robert Oppenheimer çok iyi söylemiş ; "Atom bombası, gelecek savaşın manzarasını katlanılmaz yaptı."
" Penny así como Oppenheimer se arrepintió de su colaboración en la primer bomba atómica yo también me arrepiento de mi participación en lo que fue...
Penny, tıpkı Oppenheimer'ın, ilk atom bombasını bulmasına pişman olduğu gibi ben de, içinde bulunduğum olaya pişman oldum ve sanıyorum yanlış anlaşıldım.
CLIVE OPPENHEIMER Vulcanólogo... nos sorprendió con su ropa de tweed, un tributo a los antiguos exploradores.
Önemli olan bir şey krater üzerindeyken lav gölün her an patlayabileceğidir.
Oppenheimer ve la locura, y presiona a la ONU para que tomen control sobre la proliferación nuclear.
Oppenheimer bu çılgınlığı gördüğü için...
- Debes dejar de hacer eso.
- Buna bir son vermelisin. - Oppenheimer Ödülü için araştırma yaptım.
El Dr. Clive Oppenheimer, un inglés de la Universidad de Cambridge...
İlk olarak, bu volkanda çalışma etiğini öğreniyoruz.
Como si quisiéramos dejar una muestra de nuestra presencia en el planeta, encontrarían un esturión congelado, escondido misteriosamente bajo el Polo Sur, con precisión matemática.
Dr. Clive Oppenheimer, Cambridge Üni.den gerçek bir beyefendi, eskilere hürmet olarak giydiği tüvit kıyafetle bizleri şaşırttı.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]