English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Spanish → Turkish / Owen

Owen translate Turkish

4,366 parallel translation
¿ Owen qué?
Owen ne?
Owen Briggs.
Owen Briggs.
Owen Briggs, estás en la secundaria, ¿ no?
Owen Briggs, liseye gidiyorsun değil mi?
Lo siento, Owen...
Özür dilerim Owen...
Owen, no tienes ni idea.
Owen, ne yaptığım hakkında hiçbir fikrin yok.
Escucha, también me encantaría que me consideraras a mí y a mi diseñador Owen para el nuevo juego.
Ayrıca yeni oyun için beni ve baş tasarımcım Owen'ı da göz önüne alırsan çok sevinirim.
Sólo se la enseñaba a Owen. Era solo educativo.
Sadece Owen'a göstermek içindi.
Te conté que Owen va a estar allí, ¿ no?
Owen'ın da geleceğini söylemiştim, değil mi?
Oh, y este es Owen. ¿ Recuerdas que te he hablado de Owen?
Bu da Owen. Ondan bahsetmiştim, hatırladın mı?
Este es Owen y su novia Bethany.
Bu Owen ve bu da kız arkadaşı Bethany.
¿ Qué, Owen?
Ne var, Owen?
Sí, no sé dónde los guarda Owen.
Owen'ın onları nereye koyduğunu bilmiyorum.
Yo sé dónde los guarda Owen...
Ben nereye koyduğunu biliyorum.
Owens hace un pase, manda a Jacob Wilson a la banquina.
Owen öne geçip Jacob Wilson'u devirdi.
La primera persona que vas a entrevistar es el Dr. Owen Morely, ¿ vale?
Görüşeceğin ilk kişi Dr. Owen Morely.
Se lo daré a Owen para que lo añada a su colección de rarezas.
Tıbbi gariplikler koleksiyonuna eklemesi için bunu Owen'a vereceğim.
Bueno, Owen debería estar aquí en una hora, así puede cubrirte.
Owen bir saate kadar burada olur. Senin yerini doldurabilir.
Owen, se está consumiendo.
Owen, iğne ipliğe dönmüş.
Owen, no come.
Owen, yemek yemiyor.
Claramente no está muerto, Owen.
Ölü olmadığı çok açık Owen.
Me gustaría presentarte al Dr. Owen Morely.
Sizi Dr. Owen Morely ile tanıştırayım.
De acuerdo, así que lo que hacemos es, atenuamos la actividad neuronal, y luego administramos medicamentos antivirales. ¿ Ha llegado Owen?
Yapacağımız şey bu. Tüm sinirsel aktiviteleri yavaşlatacağız ve sonra virüs önleyici ilacı vereceğiz. - Owen geldi mi?
Probablemente debería prepararte porque los sentimientos de Owen sobre conocerte son complicados.
Muhtemelen Owen'ın seninle tanışmakla ilgili duygularının karışık olduğu hakkında seni hazırlamalıyım.
Ahora tengo que descubrir dónde ha llevado Victoria a Wilbur, decirle a Owen que tiene que apurarse a venir del aeropuerto para conocer a un padre que ni siquiera quiere conocer en una entrevista donde tenemos que presentarnos como la familia perfecta.
Şimdi Victoria'nın Wilbur'u nereye götürdüğünü bulmam, Owen'a havalimanından sonra tanışmak bile istemediği babasıyla mükemmel bir aileymiş gibi kendimizi sunacağımız bir mülakata yetişmesi için acele etmesini söylemem lazım.
No estuvimos ahí para Owen, pero podemos asegurarnos de que Wilbur reciba lo mejor.
Owen'ın yanında değildik, ama Wilbur'un en iyisini aldığından emin olabiliriz.
Wilbur está en una aventura educacional con su tía Victoria, y Owen está volviendo de un viaje de trabajo.
Wilbur Victoria halası ile eğitimsel bir geziye çıktı. Owen da bir iş gezisinden geri dönüyor.
Owen Burr está aquí.
- Owen Burr burada.
Como si nunca hubieras visto a Owen llegar de un viaje de negocios antes.
Sanki Owen'ın iş gezisinden döndüğünü daha önce hiç görmemişsin gibi.
Owen, ¿ por qué no me cuentas un poco sobre la dinámica de tu familia?
Ee Owen, neden bana ailenizin dinamiğinden biraz bahsetmiyorsun?
Si su avión se hubiera estrellado.
Eğer Owen'ın uçağı çarpmış olsaydı.
Hablando de importar, Owen, leí un artículo que dice que algunos padres construyen lazos fuertes con sus hijos a pesar de estar ausente muchos años.
Önemsemekten bahsetmişken Owen... Uzakta geçen birçok yıla rağmen bazı babaların çocuklarıyla güçlü bağlar kurduklarına dair bir haber okudum.
Owen y yo reconectamos hace unos años, pero esta es la primera vez
Owen ve ben birkaç yıI önce iletişime geçtik.
Cuando conocí a Owen, quizás le haya dicho un par de mentiras con buenas intenciones para que te odiara tanto como yo.
Owen'la ilk tanıştığımızda senden benim ettiğim kadar nefret etsin diye birkaç beyaz yalan söylemiş olabilirim.
Owen... relájate.
Owen rahatla biraz.
Cuidado, Owen.
Dikkatli, Owen.
- Siempre es un placer tener estas charlas, Owen. Ahora, si me disculpas debo volver al trabajo.
Izninizle verirseniz Şimdi, ben işe geri alırsınız.
Gracias al tiempo que pasé contigo, Owen.
Benim zaman sayesinde Owen, seninle geçirdim.
El subdirector Owen Granger salió en su búsqueda hace 72 horas.
Müdür Yardımcısı Owen Granger 72 saat önce bir arama ekibi... yolladı.
¿ Quién le dio autoridad para darnos instrucciones?
Peki yetki kimde? Owen Granger.
Es una deuda que no puedes pagarme ni multiplicada por 10, Owen.
Bana bunun 10 katı borçlusun Owen.
- Tiene un poco de razón, Owen.
O doğru söylüyor Owen.
¿ Lo hará alguna vez, Owen?
Ne zaman bitti ki Owen?
Siempre vuelven, Owen.
Her zaman geri geliyorlar Owen.
¿ Owen?
Owen?
Vamos, Owen.
Yapma Owen.
¡ Owen, para!
Owen, dur!
Hola, Owen.
Merhaba Owen.
Simon me dejó embarazada cuando éramos muy jóvenes y di a Owen en adopción.
Ben de Owen'ı evlatlık olarak verdim.
- Por supuesto, Owen.
Tabii ki Owen.
Buenas noches, Owen.
İyi geceler, Owen.
- Owen Granger.
Nerede olduğunu biliyor musun?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]