Translate.vc / Spanish → Turkish / Ozbek
Ozbek translate Turkish
43 parallel translation
Y si muere... los Afganos y los Uzbekas no dejarán pasar esta oportunidad.
kurtulamazsa,... Ozbek'ler ve Afgan'lar fırsatı kaçırmayacaklardır
Yusuf Ozbek.
Yusuf Özbek.
¿ Yusuf Ozbek?
Yusuf Özbek?
Nuestro grupo estaba formado por mí, Sanogen, Alimov y uzbeka, quien fue el organizador de Jóvenes Comunistas de nuestro batallón.
Grupta ben, Sanogen, Alimov ve bizim müfrezenin Genç Komünistler'in örgütleyicisi olan Özbek vardı.
Hazaras, uzbekos, turkmenos, tayikos, kirguises, nuristanis, mogoles, etcétera, etcétera.
Hazari, Özbek, Türkmen, Tacik, Kırgız, Nuristani Moğol, vesaire vesaire.
Tengo dos esposas hazaras, una esposa de habla pastún, y mi esposa uzbeka murió.
İki Azeri bir de Pakistan'lı karım var. Özbek olanı öldü.
Campo Uzbeco de detención militar.
ÖZBEK ASKERİ ESİR KAMPI
Con estos códigos, pueden rastrear a las tropas de Uzbekistán y planificar ataques terroristas.
Bu şifrelerle Sokolov, Özbek askerlerini izleyip terörist saldırılarını planlayabilir.
La maleta, que robé antes pertenecía a un coronel de la armada de Uzbekistán.
Ben çalmadan önce bu çanta Özbek ordusundan bir albayındı.
Son los códigos de control de seis ojivas nucleares móviles que los uzbekos dejaron entrar y los informes de defensa confirman que faltan desde hace seis meses.
Özbekler'in elinde olan 6 nükleer savaş başlığının kontrol şifreleriymiş. Özbek ve İstihbarat teyit etti. Başlıklar 6 ay önce kaybolmuş.
- Irat, uzbeko.
- Ere, Özbek.
¡ Un Kazaj o un Uzbek!
Bir Kazak ya da Özbek!
- una pequeña actividad para el ejército uzbeco.
- Özbek ordusu için küçük bir kenar çizgisi.
Estos tres no eran de gran importancia en la banda. Todos eran hombres de Yavi Rukshan.
Bu üçü Javid Rukshan'ın yönettiği Özbek çetesinin orta seviyede adamları.
Podría estar potencialmente disfrutando una centellante cena Uzbeki en vez de estar viendo la capilla al otro lado de la calle.
Güzel Özbek yemeklerinin keyfini çıkarabilir. Tabii ki karşıdaki kiliseyi gözlerken.
" ¿ Uzbeka-qué?
"Özbek ne?"
A las 4 : 15 a.m., hora de la montaña el gobierno uzbeko cumplió sus amenazas de detonar una bomba nuclear.
Nükleer silah kullanmakla tehdit eden Özbek hükümeti, Mountain Standart Zamanı itibariyle bu sabah 4.15'te dediğini yaptı. Bom.
Está pagando los uzbekos para mantener engrasadas las ruedas, y la DEA piensa que se está encargando de una ruta terrestre.
İşlerin yolunda gitmesi için Özbek'lere para ödüyor ve DEA da teslimatlar için kara yollarını kullandığını düşünüyor.
- Grandioso. Así que, tal vez tu papá nos pueda ayudar con los medios.
Patronuna bir telefon açarım kendini bir Özbek otobüs durağında ot bok satarken bulursun.
... que has estado vigilando a un lavador de dinero uzbeko llamado Timur Ahmedov.
Özbek kara para aklama işini yapan birisi Timur Ahmedov.
" A las amables personas de la Sociedad de Geografía les dejo mis grabaciones de cítara eslovena la yurta en Tahoe y la yurta en Uzbekistán así como el resto de mis bienes terrenales.
"Coğrafya Derneği'ndeki sevgili insanlara, " Slovenya kanun müziği kayıtlarımı " Tahoe ve Özbek çadırlarımı,
Resulta que es un antiguo rebelde Uzbeko con amplia experiencia en fabricación de bombas.
O bomba yapmada uzman eski bir Özbek asiymiş.
Para ser una metrópolis floreciente, este sitio parece una ciudad de Uzbekistán.
Gelişmiş bir şehir için bu otel bir Özbek köyünden farksız.
Bueno, yo serví Uz Beg, a continuación, Tini Beg - Ahora Jani Beg -.
Son zamanlarda Özbek, Sonra Dzhanibek Şimdi Tinibek.
Fueron conducidos por Muhammad ibn Musa al-Khwarizmi, un estudioso de Uzbekistán de la Casa de la Sabiduría, el gran centro de aprendizaje islámico en Bagdad, sí el corazón de la nueva civilización musulmana.
Liderleri, İslam öğretisinin merkezi ve genç İslam medeniyetinin kalbi Bağdat'ta yer alan Beyt'ül Hikmet'ten... bir Özbek bilim adamı Muhammed ibn Musa El-Harezmi'ydi.
Y, por supuesto, los algoritmos son esenciales en la programación informática moderna, por lo que cada vez que usted toma su teléfono móvil, recuerde, hay un viejo uzbeko musulmana oculta en su interior.
Algoritmaların modern bilgisayar programlamada çok büyük önem arz etmekte olduğu malumdur. Cep telefonunuzu her elinize aldığınızda içinde bir yaşlı Müslüman Özbek bilim adamı olduğunu unutmayın.
- Uzbeko.
- Özbek.
- ¿ Uzbeko?
- Özbek mi?
Debiste decírmelo antes. Podríamos estar en un club de striptease con unas uzbecas y no sudando aquí.
Burada götümüz terleyeceğine bir striptiz kulübünde Özbek kızlarla takılırdık.
Son uzbekos.
Özbek bunlar.
Incluso ha invitado a los putos locos uzbecos.
Çılgın Özbek çocukları bile davet etti.
Nadie invita a los putos locos uzbecos.
Çılgın Özbek çocukları kimse davet etmez.
He recorrido toda la ciudad, buscando almendras silvestres uzbecas, tinta japonesa de calamar, y una vela con la forma de Winston Churchill.
Yaban Özbek bademi, Japon mürekkep balığı mürekkebi ve Winston Churchill mumu bulabilmek için bütün şehri dolaştım.
¿ Cree que mañana les viene bien a las 14 chicas uzbekas que van en la bodega de carga de camino a Long Beach?
Kargo paketinin içinde limana giden 14 Özbek kız için yarın uygun mu peki?
"De acuerdo a las autoridades de Uzbek, el Padre Aleksandr Nabiyev, un sacerdote local de la región de Tashkent en Uzbekistán..."
"Özbek yetkililere göre, Özbekistan'ın Taşkent Bölgesindeki... "... yerel bir rahip olan Peder Aleksandr Nabiyev...
Esto es una operación militar de Uzbekistán.
Bu bir Özbek askeri operasyonudur.
La gente de Uzbec recibió una fracción del valor.
Özbek insanlar değerden ufak bir ekmek kırıntısı almıştı.
Las Fuerzas Especiales uzbekas reportaron un asalto a gran escala en el complejo.
Özbek Özel Kuvvetleri büyük çaplı kamp baskını rapor ediyor.
Los uzbekos ya han tenido suficientes promesas de Anneca
Özbek insanlar, Anneca'nın vaatlerinden yeterince sıkılmış durumda.
Esto fue con Uzbek.
Biz Özbek vardı.
Así que lo de Uzbek fueron todo disculpas.
Özbek bir sürü özür diledi. Silahtan anlar biri değilmiş.
Uzbek estaba rogando, gritando.
Özbek yalvarıyor, çığlık atıyor.
Uzbeko nacional que desertó hace 13 años.
Özbek uyruklu, 13 yıl önce iltica etmiş.