Translate.vc / Spanish → Turkish / Pajaros
Pajaros translate Turkish
4,331 parallel translation
So Big Jim se dio cuenta de que podia matar varios pajaros de un tiro.
Big Jim bir taşla iki kuş vurabileceğinin farkına varır.
La noche pajaros antes que nosotros suavemente cantar en coro y veo claramente...
# Korodaki gece kuşları # Huzurla şakırlar # ve açıkça görürüm... #
Mato dos pájaros de un tiro, como cuando usé a Mick Jagger para atraer a Roger McGuinn y a David Crosby a mi fiesta de cumpleaños.
Bir taşla iki kuş vur. Tıpkı Mick Jagger'ı, Rogert McGuinn ve David Crosby'in.. ... doğum günüme gelmelerini sağlamak için kullandığım zaman gibi.
Estaba planeando ver fotos de pájaros mas tarde y no quiero estar todo mareado para eso.
Kuş resimlerine bakmaya gidecektim. O sırada kafam güzel olsun istemem.
Terminaremos matando a dos pájaros Originales de un tiro.
Bir taşla iki köken kuş vurduk yani.
Bueno, te ves como uno de esos pájaros del derrame de petróleo de Juan Valdez.
Juan Valdez petrol sızıntısındaki kuşlara benzemişsin.
Me enfrento a ardillas violadoras, pájaros arrancando a tiernos gusanos de sus hogares, y vi una familia entera electrocutada.
Ben tecavüzcü sincaplarla, kuşların, masum kurtları yuvalarından çıkarmalarıyla ve koca bir aileye elektrik verilmesiyle yüzleşiyorum.
¡ Y ahora podemos tener uno, y deshacernos de esa estúpida fuente mexicana para pájaros!
Şimdi bir kaydırak alıp aptal kuş küvetini atabiliriz.
Pensé que si lo veía entrar ahí otra vez... dos pájaros con una misma piedra.
Eğer tekrar oraya giderse diye düşündüm... Bir taşla iki kuş.
Estaban esos... ¿ esos dos pájaros que querías cazar?
Şeyler vardı çıkarmak istediğimiz iki hatun vardı ya?
Ahora podemos matar dos pájaros de un tiro.
Bir taşla iki kuş vuralım.
Es como dos pájaros de un tiro.
Bir taşla iki kuş.
¿ Por qué no matar dos pájaros con la misma piedra?
İkisi de olsaydı daha iyi olacaktı.
A primera hora de la mañana el sonido de los pájaros... me despierta... y todo está oscuro.
Sabah melteminin sesine uyandığımda etraf sessiz bir karanlığa bürünmüştü.
Es como matar a dos pájaros de un almohadazo.
Bir taşla iki kuş vurmak gibi.
Y no lo pongas bajo un árbol con pájaros.
Ve arabami o kuslarin oldugu agacin altina cekme!
"Cuando los pájaros de antaño retornen a Erebor se acabará el reino de la Bestia".
"Kadim kuşlar Erebor'a döndüğünde Canavar'ın hükümdarlığı bitecek."
Pájaros, bestias, árboles, flores.
Kuşları, hayvanları, ağaçları, çiçekleri
Pájaros, bestias...
Kuşlar, hayvan...
Los pájaros están retomando a la montaña.
Kuşlar dağa geri dönüyor!
No hay viento ni pájaros.
Rüzgar yok kuş yok.
Los árboles estaban repletos de cantos de pájaros.
Ağaçlar kuş sesleri ile dolardı.
# Dejar pájaros alrededor de tus huesos... # # ¡ para darte la sensación de volar! #
Yalan söylersen kelebekler saçarım uçuyormuş gibi hissedersin
¿ Quién realmente cambiaría un reloj por algunas semillas para pájaros?
Kim biraz kuş yemiyle bir saati takas eder ki?
Si le dan pena de muerte, matan a dos pájaros de un tiro.
Bir taşla iki kuş vurdular.
Voy a contestar esta llamada y cuando regrese no quiero oír ninguna mierda sobre pájaros, ¿ me entendió?
Şimdi bu telefonu açacağım sana geri döndüğümde kuşlar hakkındaki zırvalıklarını dinlemek istemiyorum.
[Gritos de pajaros] - Que tal ZEKE?
Zeke'e ne dersin?
Dos pájaros con un puñado de grano.
- İki kuş ve bir avuç tahıl.
Sus ojos sobre el cielo emitirían tanta luz que los pájaros cantarían creyendo que no es de noche.
Göklerden gözleri öyle bir ışık verirdi ki kuşlar şarkı sözyler akşamın bittiğini düşünürdü
Sólo estaba buscando pájaros.
Merhaba, benim, Jane sadece Ben kuşları izlemek istedim.
Y si tienes otras preguntas sobre los pájaros y las abejas o quién pone qué dónde y durante cuánto tiempo no dudes en preguntar, ¿ sí?
Ve başka soruların da olursa, beni leylekler mi getirdi kim neyi nereye sokuyor falan, böyle eğlenceli şeyleri sormaya çekinme, oldu mu?
Sus únicos descendientes vivos son los pájaros y bla, bla, bla.
Şu anda onların soyundan gelme sadece kuşlar vardır falanda filan.
Un mundo vibrante de maravillas y peligros cuando los dinosaurios habitaban la Tierra, y los pájaros se veían más parecidos a esto.
Dinozorların üzerinde yürüdüğü, harika ve bir o kadar tehlikeli hayat dolu bir dünyada, kuşlar daha çok böyle görünüyordu.
Los pájaros van al Sur.
Kuşlar güneye gidiyor.
Alex, ¿ acaso la mayoría de los pájaros no vuelan al Sur?
Alex, güneye çok fazla kuş uçar mı?
Entra en el barco antes de que le hables a todas los pájaros que hay por aquí.
Kuşlar kaçmadan tekneye atla.
Una de estos amaneceres, Christmas, vas a cazar lo que te corresponde de estos pájaros.
Bir sabah, Christmas sana vur denilen kadar kuş vuracaksın.
¿ Estás sugiriendo que los pájaros pueden razonar?
Kuşların da düşünebildiğini mi öneriyorsunuz?
¿ Conoces a estos pájaros?
Bu kuşları tanıyor musunuz?
Dos simples pájaros cazados a tu modo, ahora, eso es lo que yo llamo una masacre.
Senin vurduğun iki kuş... İşte ben ona katliam derim.
- ¿ Eso son pájaros?
Onlar kuş mu?
No creí que tuviera magia abandonada a sus negruzcos pájaros.
Şu kuşları yolacak büyümün bile kaldığını sanmıyorum.
- ¿ No te gusta mi nido de pájaros?
Benim kuş yuvası değil mi?
- Los pájaros sucios hicieron un nido.
- Yuva kurmuşlar, pis kuşlar.
¿ Pájaros?
Kuşlar mı?
¿ Suceden pájaros? Son estorninos.
Olan şey kuşlar mı?
Martin, los pájaros.
- Martin, kuşlar.
Debo guardar unos pájaros falsos.
Birkaç sahte kuşu ortadan kaldırmam lazım.
Vengan, miren este nido de pájaros bidimensional.
Şu iki boyutlu kuş yuvasına bakın.
Tal vez debería dispararle a algunos pájaros.
Belki de, biraz kuş vurmalıyım.
Cuando me vaya, lleva mi cuerpo a la torre y déjalo para los pájaros.
Ben gidince bedenimi kuleye götür ve kuşlara bırak.