English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Spanish → Turkish / Parca

Parca translate Turkish

15,128 parallel translation
Se estranguló haciéndose un "favorcito" y la parca vino para llevárselo al otro lado.
Sallanarak boğulmaca yapıyordu ama atlı arabasına binip gökyüzüne doğru uzaklaştı.
Usando uniformes rojos y llevándose a las chicas... ellos eran la parca... y ni una sola mujer era vista en la calle.
Kırmızı üniforma giyip kızları götürenler Azrail'in cisimleşmiş haliydi. Sokaklarda tek başına dolaşan kadın kalmamıştı.
Eres una Parca.
Azrailsin.
Esta parte de aquí.
Bu parça tam olmuş.
Así, cuatro cambios de la ropa por lo que ella le dijo al encargado del motel Fue un viaje de cuatro días, algunos recibos de tarjetas de crédito, y algunas fotos de la familia.
Dört parça kıyafet otel görevlisine söylediği gibi dört günlük yolculuk için.
Puede que hayan venido a comer algo tal vez a bailar sensualmente en la pista.
Şimdi, sizler bir parça şey için gelmiş olabilirsiniz dans pistinde küçük bir hoochie-cooch için.
Este pedazo de pared faltante... parece como que podría ser un sitio para guardar algo.
Şu duvardaki eksik parça. Bir tür zula yerine benziyor.
Y les dije, "por favor vayan por mi satélite de comunicaciones dañado" "y tráiganlo en una pieza."
"Lütfen hasar görmüş uyduma gidin ve onu tek parça halinde bana geri getirin" dediğimde ettiğim gibi.
Al menos está en una pieza.
En azından tek parça halinde.
¿ Eso?
Parça parça saçımı çekiyordum.
Está rodeado de buitres que quieren separar su carne de sus huesos, pero no lo sabe.
Kemiklerinden etini parça parça sökmek isteyen akbabalarla çevirili ama haberi yok.
Escucha, si vas a verlo mañana, en vez de hacer las preguntas, ¿ por qué no escribes abajo cuidadosamente en una hoja de papel y los mantienen contra el cristal entre los dos de usted.
Dinle, yarın onu görmeye gidersen, soruları ona sormak yerine onları bir parça kağıda düzgünce yazıp, ikinizin arasındaki cama dayasana.
Una pequeña pechuga de pavo, si no está en dieta vegetariana.
Vejetaryenlikten bıktıysanız, ufak bir parça hindi göğsü.
Seguro que quieres un poco de cada cosa. Tráelo.
- Eminim her şeyden bir parça istersin.
Creo que me ha saltado algo de glaseado en la cara. ¿ Lo ves?
Yüzüme ufak bir parça şekerli krema geldi sanırım. Görebiliyor musun?
"El conjunto es mayor que la suma de sus partes".
"Büyük parça küçük parçaların toplamından daha büyüktür."
"fue un pequeño trozo de paraíso".
"'Cennetten bir parça gibiydi. "
No podrán hacerlo, porque ya no tendrán manos.
Hayır, elimi sıkamayacaksınız çünkü parça parça olacaksınız.
Tomo parcial responsabilidad también.
Bir parça ben de sorumluyum.
¿ Por qué no tomamos todos la responsabilidad aquí?
Neden hepimiz sorumluluğu almıyoruz bir parça?
Lo he pensado. Claro que lo he hecho. Y esto es todo lo que sé.
Elbette bu konuyu düşündüm ve şu kadarını biliyorum ki savaşırsam bir tek savaş olmalı ve daha fazla Dan gelmeden Wessex düşmeden, çarpışma üzerine çarpışma akın üzerine akın olmadan, parça parça gitmeden gerçekleşmeli.
Ella puso ese anillo en una cadena alrededor de su cuello con la promesa de que volvería a su verdadero amor de una pieza.
Büyük ninem bu yüzüğü zincire geçirip büyük dedeme vermiş ve dedem eve tek parça dönmeye söz vermiş.
Recuerdo partes.
Parça parça hatırlıyorum.
Qué es una dimensión más de tu personalidad... que jamás lograrás.
3 parçaya ayıralım da her parça senin kişiliğinle aynı boyutta olsun.
Ocho.
Sekiz parça.
Por cada vasija que vacíe, quítate una prenda.
Boşalttığım her kâse için bir parça giysini çıkaracaksın.
Por cada trago que beba, quítate una prenda.
Bitirdiğim her içki kabı için bir parça kıyafetini çıkaracaksın.
Por si sirve de algo, yo estaba horrorizado por las acciones irreflexivas de Aurora, pero, te lo aseguro, Cami va a estar bien, siempre que se me permita salir de aquí con la cabeza intacta.
Bir anlamı varsa eğer, Aurora'nın düşüncesiz eylemleri beni dehşet içinde bıraktı... ama seni temin ederim... eğer buradan tek parça halinde çıkarsam... Cami'ye hiçbir şey olmayacak.
Si Jack piensa que he firmado con Dellmore, y le digo que le daré una parte, sabrá que valdrá una fortuna para él y anulará la votación.
- Hayır, değil. Jack, Dellmore'a imzalattım sanırsa ve ona bir parça vereceğimi söylersem servet değerinde olduğunu anlayıp oylamayı geri çevirir.
Robo, tienda de repuestos de auto, Avenida Litchfield.
Litchfield'da bir yedek parça dükkanında soygun var.
El pozo contiene rastros de las almas de todos los hombres y mujeres que se han bañado en sus aguas.
Çukur, içine giren herkesin ruhlarından birer parça taşır.
A lo mejor soy el que sacará un diamante de este trozo de carbón.
Bu parça kömürden elmas yaratabilecek adam belki de benimdir.
♪ Cuando parece que todo va a romperse ♪
# Her şey param parça olduğunda #
Lote nuevo, coronel.
Taze parça, albay.
No empieces a confiar en él porque te haya regalado una joya.
Sana bir parça taş verdi diye ona güvenmeye başlama.
Dos piezas del mismo meteorito, como un Metal Nth... Esa es la clave para contrarrestar el Báculo.
Aynı meteordan iki parça, nth metali gibi asaya karşı koymanın yolu bu.
Tenía buen estilo, y estoy segura que un par de vestidos suyos están en alguna parte del armario.
Güzel bir tarzı vardı, eminim dolapların içinde birkaç parça elbisesi vardır.
Debo haber perdido la pista y dejado de pensar en ti.
Ben kaybettim parça olmalı Seni düşünerek durdu sonra.
Pequeñas partes, sí.
Evet, parça parça.
La última vez que les pedí a esos dos que escogieran entre el Omec y yo, me arrancaron una tira de piel y la usaron como pieza de repuesto.
En son onlardan Omec'le benim aramda bir seçim yapmalarını istediğimde derimden bir parça koparıp yedek parçalar yapmak için kullanmışlardı.
Tu dulce hija guardó una copia de mi fuente y la usó para hacer clones.
Cici kızın ondan bir parça saklamış ve klon yapmak için kullanmış.
Lo destrozarás.
Param parça edeceksin.
Diez piezas de plata para que se vaya.
- Çekip gitmen için sana 10 parça gümüş!
Once piezas.
11 parça!
Las cuales he pagado, a su padrino Odda... y que me aseguraré que ella reciba.
- 33 parça. Vaftiz babası Odda'ya ödediğim ve kızın alacağından emin olacağım miktar.
¿ Cuántas piezas de plata recibiste? ¿ Cómo precio?
Bedelin olarak kaç parça gümüş aldın?
Pagué treinta y tres piezas de plata. Solo ha recibido dieciocho.
33 parça gümüş ödedim ama yalnızca 18 parçasını teslim almış.
- Cien piezas de plata.
- 100 parça gümüş.
Cuatrocientas piezas de plata.
400 parça gümüş.
Cuatrocientas... piezas de plata...
400 parça gümüş! Kabul edildi.
Solamente me llevo un par de cosas de más a casa.
- Sadece birkaç parça bir şey getirmiştim 9 milyon dolar.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]