English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Spanish → Turkish / Pesó

Pesó translate Turkish

62 parallel translation
Pesó tres quilos. Zee ".
BEBEĞE SENİN ADINI VERDİM.
Y eso pesó en su contra en el juicio.
Duruşmada bu aleyhine olurdu.
- ¿ Cuánto pesó? - Tres kilos.
- Ne kadardı ağırlığı?
Me quedé embarazada muy pronto y eso pesó.
Ayrıca hemen de hamile kalmıştım.
¿ Cuánto pesó su último hijo?
Son bebeğin ne kadar büyüklükteydi.
- ¿ No pesó también la cadena?
Zinciri de tartmadınız ya?
Pesó tres kilos y 22 gramos.
Üç buçuk kilo.
Magnífico. ¿ Cuánto pesó?
Allah nazardan saklasın. Kilosu kaç?
Ella se subió a una pesa hoy Y dijo que ella pesó 380.
Bugün bir tartıya çıkmış ve tartı 172 kiloyu göstermiş.
Mi padre me dijo que solo hubo un gran amor en su vida y que le pesó no decirte nunca lo mucho que te quería.
Babam demişti ki hayatında sadece tek bir büyük aşkı varmış ve onu ne kadar umursadığını hiç söylemediğine pişmanmış.
Hubo algunas batallas, pero parece ser... que pelear contra sus compatriotas le pesó a los rebeldes... y se rindieron pronto.
Bazı çatışmalar yaşandı. Ancak anlaşılan asiler için kendi ülkelerinin askeriyle savaşmak fazla gelmişti ve kısa sürede teslim oldular.
Cuando nació, pesó 5,200 kilos, después de dos días de parto.
Doğumundan iki gün sonra, 5 kilo 200 gramdı.
Primero, cogió un puro nuevo y lo pesó en una balanza.
Önce yanmamış bir puro aldı ve teraziye koyup ağırlığını ölçtü.
Cuando acabó, también puso la colilla. Lo pesó. Entonces restó ese número al del peso del puro sin fumar.
Puro bitince izmariti de küllerin yanına koydu ve çıkan ağırlığı içilmemiş sigaranın ağırlığından çıkardı.
El platillo nuestro pesó más, ¿ eh?
Dengeleri kendi yönümüze çektik.
La responsabilidad de ninguna manera fue pequeña, y pesó con exceso en mi mente.
Sorumluluk kesinlikle küçük değildi, ve bilincime ağırlığı çöktü.
Yo asistí a uno que pesó 700 gramos.
İnsan tek eliyle tutabiliyor - Tıp fakültesindeyken 700 gramlık bir bebek dünyaya getirmiştim.
Pero con su crecimiento, pesó demasiado y se hundió.
Şehir fazlaca geliştikçe, batmaya başladı.
Ella pesó 3.5 kilos y su papi sobrevivió.
3 kiloydu... Ve babası hayattaydı.
No les pesó nunca en la conciencia o sólo- -?
Hiç vicdanınızı sızlattı mı yoksa- -?
Esa actitud pesó mucho en nuestras discusiones.
Bu tavır da konuştuğumuz şeylerden biriydi.
Oí que volvio a lo que pesó al nacer
Duyduğuma göre doğduğundaki kilosuna dönmüş.
Ahí está tu nieto, Sam. Pesó 3,34 kg.
İşte torunun Sam. 3 kilo 400 gram.
Pesó 3,37 kg. Sólo un poquito más grande.
3 kilo 500 gram. Seninkinden daha büyük.
Su hijo pesó 3 Kg. al nacer.
Oğlun 3 kilogram doğmuş.
- Derek, ¿ cuánto pesó el bebé?
- Hey Derek! Bebek kaç kilo doğdu?
Pesó 3,180 kilos, Woody.
Woody, üç buçuk kilo doğdu.
¿ Y te pesó?
Seni tarttı mı?
El su-des temía que Riley hablara, entró en pánico, pesó sus opciones - Decidió asegurarse de que nunca hablara.
Şüpheli Riley'nin konuşmasından korkuyor, düşünüyor ve asla konuşmamasını sağlıyor.
Mi bebé pesó 4,5 Kgs.
Oğlum sana bunu gösterebilir.
Pesó 3 kilos y medio.
3 kilo 175 gram doğdu, dediler.
Karl pesó 4,10 kg.
Karl 4.5 kg. geliyordu.
hace apenas 17 minutos. ¡ Y pesó 7 libras!
17 dakika önce ve 3 kilo ağırlığında doğdu.
- Pero su llegada le pesó mucho a Juliet, quien conocía la historia de Sawyer con Kate y creía que su vida con Sawyer nunca sería la misma.
Bak. Charlie, ne yapıyorsun?
Pesó a Fox el día anterior, fueron 81 kilos.
Bir önceki gün Fox'u tarttı. Adam 86 kilo çıktı.
Al momento de nacer, sólo pesó 2 kilos y 800 gramos, así que...
Doğduğunda yalnızca 2 kilo 800 gramdı.
Y A BART EL GRANDE, LE DECIMOS ASÍ. PORQUE PESÓ 5 KG CUANDO NACIÓ, EL NIÑO BALA.
Sonra Bart isimli kocamanımız geldi, 5.5 kg ağırlığındaydı ve bayağı bir hasar bıraktı.
Ella nunca pesó más de 57 kilos.
55 kilonun üstüne çıkmazdı asla.
Bueno, ya lo he hecho, y un camión pesó más cuando llegó a la estación.
Karşılaştırdım bile. Kamyonlardan biri merkeze girmeden önce daha ağırmış.
Hay un camión que pertenece a Fiels Market que pasó por encima de la báscula pesando 55 kilogramos más de lo que pesó en la estación de pesado.
Fields Market'e ait bir kamyon, ilk ölçekten geçerken yük kontrol merkezindekinden 55 kilo daha ağır gelmiş.
- Peso 64 pero la enfermera me pesó con la ropa puesta así que por eso la diferencia.
- 65 kiloyum. Hemşire kıyafetlerimle birlikte ölçtü ki bu hiç hoş değildi.
Pesó 2,8 kilos, tiene el pelo fuerte y ojo marrones.
Gür saçlı ve kahverengi gözlüymüş. - Çok güzel!
Mi papá la pesó.
Babam ölçtü.
Bruce pesó ocho kilos y medio al nacer.
Bruce 8 kilo 450 gram doğmuştu.
John nació hace un tiempo, pesó un par de kilos y varios gramos.
John, bir süre önce doğdu ve birkaç kilo, birkaç yüz gram geliyor.
Ella a tenido buenas carreras mañaneras, anteojeras por primera vez, el jinete pesó una libra abajo, y en la preakness,
Güzel sabah koşuları var. At gözlükleri yeni, jokeyi hafif son yarışında 1.400 metrede ikinci olmuş ve bu yarış sadece 1.200 metre.
Pesó 5 kilos.
5,2 kg ağırlığındaymış.
si usted tenía una caja y se pone parte de la energía oscura en el mismo, y luego te fuiste y te pesó esa caja... ahora se toma el cuadro, usted lo hace dos veces más grande. no lo abra.
Eğer bir kutunuz olsaydı ve içine bir miktar karanlık enerji koysaydınız gidip bu kutuyu tartsaydınız kutuyu aldığınızda iki katı daha büyük olurdu.
¿ Cuánto pesó?
- Ne kadar doğdu?
Me pesó hace dos días.
Falan filan iste... iki gün önce beni tartiya çikardi.
Entró porque pesó 51, así que...
- Evet.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]