Translate.vc / Spanish → Turkish / Pire
Pire translate Turkish
604 parallel translation
La muchedumbre atrae como moscas a estos feriantes.
Bu köy göstericileri pire gibidir, kalabalığın ilgisi onları canlandırır.
¡ Ni siquiera a una mosca se puede matar sin un matamoscas!
Elinde doğru dürüst birşey olmayan, bir pire bile öldüremez.
"Mata piojos, cucarachas y otras plagas".
Bak, tahta kurusu, pire ve benzeri böcekleri öldürür diye yazıyor.
Le volarán los sesos, si va al oeste con esa incubadora de pulgas.
O pire yuvası şapkayla Batı'ya giderse kafasını uçururlar.
Y ahora dejadme, maleantes.
Şimdi çekilin yolunda, sizi pire torbaları.
- ¡ Qué le frían un paraguas!
Pire için battaniye yakarsın!
Hace poco estaba haciendo cinco números por día... en cabarets de mala muerte, y ahora, bum, en África, entreteniendo a los soldados que echaron a Rommel.
Birkaç hafta önce pire yenikleriyle dolu vodvil tiyatrolarında oynuyorum. Sonra Afrika'dayım, Rommel'i def eden askerleri eğlendiriyorum.
El río Chindwin está infestado de ellos.
Chindwin Nehri'nde pire gibi sıralanmışlar.
¿ Cómo es que acabó con ese uniforme lleno de pulgas saltarinas?
Sahiden, bu sıçrayan pire kıyafetine nasıl büründün sen?
Excitada como una pulga desde que Jerry desapareció.
Jerry kaybolduğundan beri pire gibi çoğaldılar.
Si estoy equivocada, quiero rectificar, pero haces una montaña de una mota de polvo, imagina con un grano de arena.
Hatalıysam, bunu düzeltmek istiyorum... ama sen pireyi deve yapıyorsun... pire bile değil.
Doctor, creo que tengo una pulga dentro del yeso.
Doktor, alçımın içerisinde bir pire var.
El Flea Hop.
Pire dansı.
Puede que sí, pulga de rata.
Göreceğiz, küçük pire. Göreceğiz.
¿ Ysi en lugar de elefantes Domara pulgas brincantes?
Fil eğitmekten yoruldum. Öyleyse niye pire eğitmeyeyim?
Prefiero ser una pulga
Pire olmak isterim.
En Heerljunga entraron pulgas en los carromatos.
Ayrıca at arabalarının hepsi pire yuvası olmuş.
Una picadura de pulga es más grande.
Pire ısırığı bile bundan büyüktür.
El primer atisbo que encontré sobre eso fue en Copenhague... en un circo de pulgas.
Elde ettiğim ilk bilgi kırıntısı Kopenhag'daydı... pire sirkinde.
- En el Pireo, en el puerto pequeño.
- Pire'de, küçük limanda.
Y en cuanto al ganado, esos miserables sacos de pulgas...
Sığırlara gelince, onlar sefil, sıska pire torbalarıdır...
¡ Miserables sacos de pulgas!
Sefil, sıska pire torbaları!
Ponte en marcha y sácame de esta ratonera.
Neyse, hemen işe koyul da beni bu pire yuvasından kurtar.
¿ Te acuerdas de los planos que te enseñé?
Pire yatağı. Sana bu mimari çizimleri göstermiştim, değil mi?
Ya la tenía. Lo siento, son estos polvos contra las pulgas.
Özür dilerim, ama pire pudrasından olmalı.
Echándole polvos anti pulgas.
Serpinti pire pudrası?
Este es Billy y ese saco de pulgas a tus pies... es Clancy.
Bu Billy. Ve bu pire torbasıda Clancy'dir.
Cállate, pulgoso... a menos que quieras que te zambulla en ese arroyo.
Kapa çeneni, pire torbası, kapamazsan ağzına vuracağım!
Ahora trabajo en los embarcaderos de Piraeus.
Şimdi ise buradaki tersanede çalışıyorum, Pire'de.
¿ Volverás a Piraeus algún día?
Pire'ye ileride dönecek misiniz?
Ni aunque fueras el último hombre en Piraeus.
Pire'deki son erkek olsan bile.
- La rodilla más hermosa en Piraeus.
- Pire'nin en güzel dizleri.
Cuando se conviertan en hombres serán el orgullo de Piraeus
* Oğlanlar ki, büyüyüp erkek olduklarında... *... Pire'nin gururu olacaklar.
Aunque busque en todo el mundo no hallaré otro puerto que tenga la magia de mi puerto de Piraeus
* Bütün dünyayı baştan başa dolaşsam... *... benim Pire Limanım gibi... *... büyülüsünü... *... bulamam.
Y los hombres jóvenes y los ecos de las canciones llenan mi puerto de Piraeus
* Genç erkekler, şarkıların yankıları... *... Pire Limanı'mı doldurur.
Aunque busque por todo el mundo no hallaré otro puerto que tenga la magia de mi puerto de Piraeus
* Bütün dünyayı baştan başa dolaşsam... *... benim Pire Limanı'm gibi... *... büyülüsünü... *... bulamam.
Y los jóvenes y los ecos de las canciones llenan mi puerto de Piraeus
* Genç erkekler, şarkıların yankıları... *... Pire Limanı'mı doldurur.
La casa más alegre de Piraeus.
Pire'nin en mutlu evi.
Vete a buscar al ratón.
Üzgünüm. Gidip pire bul
Una pulga muy buena...
Çok uslu bir pire varmış...
- C'est pire qu'en Algerie!
- Tanrım, Cezayir'den de beter!
No la tomes con los perros porque uno te mordiera.
Birinde pire var diye bütün köpekleri vuramazsın.
¡ Papá cogió una pulga!
Babam pire tuttu! Ho, ho, ho
Baila como un simio con pulgas.
Pire torbası bir maymun gibi dans ediyor.
¡ Caramba, fijaos cómo se enfada "Lord Pulga"!
Bay Pire'yi kızdırdık galiba.
Así que "Sir Pulga" nos ha abandonado.
Bay Pire de bizi terk etmiş.
Soporto el cólera, las pulgas y a los árabes, pero no soporto a los políticos.
Koleraya, kanlı ishale yakalanırım, yatağımda pire, saçımda Araplar, ama siyasetçilere yakalanmam.
- Tengo una pulga.
Pire var sanki.
Un circo de pulgas.
Bir pire sirki.
Llévame a Piraeus.
Beni Pire'ye geri götür.
Caza de pulgas, ¿ no?
- Pire avı, öyle değil mi?