Translate.vc / Spanish → Turkish / Pleasure
Pleasure translate Turkish
40 parallel translation
Un Airacobra P-39 en Pleasure Point.
Pleasure Burnu'nda Airacobra P-39 vurdum.
"En Xanadu el Khan de Kubla hizo un majestuoso y placentero decreto en la cúpula..."
"In Xanadu did Kubla Khan a stately pleasure dome decree..."
Están en la recta final. Placer Inglés aferra a la cabeza.
English Pleasure birinciliği bırakmıyor.
Inglés placer y gris Wonder, los dos son paso a paso.
English Pleasure ve Gary Wonder, bu ikisi adım adım birbirlerini izliyorlar.
Frente del Placer Inglés Y correspondiente a los cables...
English Pleasure'ün önünde ve son ana yaklaşılıyor.
Placer.
Pleasure.
He vaciado la sección entera de Auxilio Marital en el Pleasure Palace y mi tarjeta de crédito en Victoria Secret... está excedida.
Yapabileceğim herşeyi yaptım... ve Victoria Secret kredi kartımın limiti doldu.
Y... una cajita de condones.
Ve bir paket "Her Pleasure" marka kondom.
Beneath the Remains, Altars of Madness, Pleasure to Kill.
Beneath the Remains, Altars of Madness, Pleasure to Kill.
I mean, it's nice to pleasure your acquaintance.
Yani, seninle tanışmak çok güzel.
El Album'Pleasure to Kill'es un clásico.
Kreator'un "Pleasure to Kill" albümü kendi alanında klasikti.
Definitivamente una de bandas europeas Más importante, si se mira hacia atrás.
Geriye bakınca akla gelen ilk Avrupalı albüm Pleasure to Kill'dir.
Kreator, en mi opinión, su segundo disco'Pleasure to Kill'es el album más pesado del Thrash que se haya grabado.
Kreator'ın ikinci albümü Pleasure to Kill, gelmiş geçmiş en ağır Thrash albümüdür.
Estos programas de relleno nos encantaban.
These idiotic filler pieces were a guilty pleasure of ours.
Dr. Logan ella es Pleasure.
Doktor Logan, bu Memnunluk.
Ese es Poppa's Pleasure Palace.
İşte Baba'nın Zevk Sarayı.
Infant Sorrow - "Haz algo" Her Majesty's Pleasure - Peace Orgy Records Tenemos que hacer algo Tenemos que hacer algo
Bir şeyler yapmalıyız Bir şeyler yapmalıyız
Y sí, si pongo un velo a su personalidad y lo veo como una máquina de placer, está pasable.
And yes, in a purely put-a-bag-over-his-personality, use-him-as-a-pleasure-machine kind of way, he's passable.
Mo Pleasure TECLADOS / GUITARRA He sido fan desde que tenía 8 años.
Michael'ın, o sekiz yaşından beri hayranıyım.
¿ Pasan mucho tiempo en un lugar llamado The Pleasure Chest?
Zevk Sandığı denen yerde çok zaman geçirir misin?
- Él sí. ¿ Tienes idea de lo enfermo que es si trabaja en el Pleasure Chest?
Eğer Zevk Sandığı'nda çalışıyorsa bu adamın ne kadar hasta olabileceğini biliyor musunuz?
Pleasure Chest, habla Sadie.
Zevk Sandığı, ben Sadie.
Tu loco hermano está en The Pleasure Chest.
Deli kardeşin, Zevk Sandığı'na gitmiş.
Es un placer.
It's my pleasure.
Pero tuve que duplicar los turnos en la pizzería.
Fakat Pleasure Pizza'da çift vardiya yapmam gerekecek.
Pleasure Pizza.
Pleasure Pizza.
Amy fue de compras al Palacio del Placer.
Amy dün Pleasure Palace'a alışverişe gitmiş.
Es un coche de empresa, registrado a la empresa llamada "Cúpula del placer".
Bir şirket arabası. Pleasure Dome adlı bir şirketin adına kayıtlı.
Y la Isla era la Isla del Placer.
Ve bahsettiğim ada Pleasure Island'di.
Será un placer.
Pleasure.
Un placer.
Pleasure.
Por suerte para nosotros, y por desgracia para su tamaño una de esas tiendas sólo tiene hasta la talla grande lo que significa que el extra extra grande de nuestra víctima fue adquirido en el establecimiento llamado El Salón del Placer.
Ne mutlu bize ki, her ne kadar iri itaatkarlar için üzücü olsa da bu mağazalardan biri L'den büyük hiç bir şey bulundurmuyor ve bu da bizim kurbanımızın XXL kıyafetinin The Pleasure Parlor adındaki bir işletmeden satın alındığı anlamına geliyor.
If you're not here for the yachts to what do we owe the pleasure?
Tekne yarışı için gelmediysen, bu şerefi neye borçluyuz?
De miembros de acero y cables a las madres que no son incluso de la misma especie a había evolucionada dispositivos Self-pleasure...
Çelikten ve kablolardan yapılmış organlardan tutun da yavrusuyla aynı türden olmayan annelere, çok gelişmiş cinsel tatmin cihazlarına kadar
Hola, señoras Pleasure Wade
Selam bayanlar, memnun oldum. Wade.
Los romanos usaban los baños no solo para asearse, sino también por placer.
* The Romans used their baths not just to get clean, * but for pleasure.
I mean, it's nice to pleasure your acquaintance.
Tokası asit gibi kokuyor.
'Pleasure to Kill'es el mejor Album.
Pleasure to Kill kahrolası en iyi albümdür.
Lola's Pleasure Chest, GameStop y Relaja la espalda.
Ve Rahatlama kliniği.
- Pleasure.
- Güzel.