English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Spanish → Turkish / Polícia

Polícia translate Turkish

124 parallel translation
¡ Llamen a la polícia!
- Polisi çağır!
El comandante de la Polícia y la SS para el distrito de Varsovia.
Warşova Bölgesi SS ve Polis Komutanlığı.
Dejenme en paz, llamaré a la polícia!
Korkma. Hala dostuz!
Si, yo ya informé a la polícia.
Evet, polise haber verdim.
De lo contrario yo lo llevaré a la polícia!
Yoksa sizi şikayet ederim!
Asi como los otros dos, El jefe ya informó a la polícia.
Diğer ikisine gelince, patron polise haber vermiş.
Qué dice la polícia?
Polis ne dedi?
La polícia?
Polis mi?
Polícia.
Polis.
La Polícia de Long Beach persigue a un sospechoso dirección norte en Harbor freeway, desde el Puente Vincent Thomas.
Long Beach Polisi, şüpheli bir araç peşinde. Vincent Thomas Köprüsünden, Harbor Otoyolu'nda kuzeye ilerliyor.
Unidades de la Polícia de LA está tomando posiciones a lo largo de la vía.
Bölge polisi, yol boyunca özel önlem almış durumda.
Helicóptero de la Polícia en camino.
Polis helikopterleri yola çıktı.
- ¿ Le dijo esto a la polícia?
- Dallas polisine bundan bahsettiniz mi?
Nadie se mete con el, ni siquiera la polícia.
Kasabanın bu kısmı onundur. Kimse ona dalaşmaz.
Sherman, llamaré a la polícia.
Sherman! Polisi arıyorum.
Sabe lo que me hubiera gustado hacer en la vida, si no hubiera sido polícia?
Eğer polis şefi olmasaydım ne yapmak isterdim biliyor musun, Jack?
Hablaba con la polícia.
Polisle konuşuyordu.
Soy el Fiscal Criminal de la Polícia de Seúl.
Seoul Departmanında Ceza Savcısıyım.
Soy el más honesto de todos los fiscales que trabajan para la Polícia de Seúl.
Ben Seol departmanında çalışan, en temiz ve en ahlaklı savcıyım.
La Marina de los Estados Unidos, y la Polícia de Michigan... estarán reclutando aquí, en el campus.
Birleşik Devletler Donanması ve Michigan Milis Gücü... lisemize temsilci gönderip başvuruları kabul edecek.
La polícia ha bloqueado las calles centrales... asi que no hay por dónde ir.
Polis ana caddeleri kapadığı için çıkış yolu yoktu.
- Talvez deberíamos llamar a la polícia.
Belki Polis'i çağırmalıyız.
Antes de ir a la polícia, es mejor tener algo más sólido.
Elimizde somut bir şey olmadan Polis'e gitmek hata olur.
- ¡ Escucha Rafe, voy a la polícia!
- Boş ver, Rafe. Polis'e gidiyorum.
Estan llamando a la polícia, Dude.
Sıfır işaretle!
Del Departamento de Polícia. Recuperamos su automóvil.
Bay Lebowski, ben Los Angeles,
Uh, este hombre es de la polícia.
Oh, hayır madam,
Nosotros no queríamos dar la impresion de que somos de la polícia exactamente. Esperemos que no será necesário llamar a la polícia.
Sadece, polis çağırmaya gerek kalmayacağını umuyoruz.
No, uh, fue le jefe de Polícia de Malibu.
Hayır, bunu Malibu Polis Şefi yaptı...
lanzando sus pertenencias por la ventana de un apartamento que da hacia la frontera occidental y la libertad, un regugiado se prepara para saltar a la seguridad de una red sostenida por la polícia y los bomberos de Berlín Occidental.
Apartmanın Batı sınırına ve özgürlüğe açılan penceresinden eşyalarını atıyorlar. Bir kaçak, B. Berlin polisi ve itfaiyenin gerdiği güvenli ağa atlamaya hazırlanıyor.
Allí están. Llamen a la polícia.
İşte oradalar!
De polícia para polícia, digamos apenas que se trata de razões pessoais.
Polis polise, kişisel nedenler diyelim.
La polícia llego a preguntar por ella.
Polis onu aramış.
La polícia tambien estuvo aquí.
Polis de buradaydı.
Polícia. Disculpe molestar tan tarde, pero quisieramos hacerle unas preguntas sobre Ryuji.
Polis, bu saatte rahatsız ettiğim için üzgünüm.
Polícia!
Polis! Lanet olsun.
FBl, Polícia de LA, Ministério de Justicia...
FBl, Los Angeles Polisi, Adalet bakanlığı...
debido a su proximidad con nuestro líder supremo trabajan en la Polícia de Seguridad del Estado, se pueden dar el lujo de ser abiertamente maricas, de viajar libremente por el país y por el extranjero, de cubrirse de joyas, de ropas...
Büyük lidere olan yakınlıklarından, ya da ülke güvenliği ile ilgili özel görevlerinden ötürü, ayrıcalık sahibidirler. Çekinmeden eşcinsel olduklarını dışa vurabilirler,... özgürce bu ülkede ve yurtdışında seyahat edebilirler, her taraflarını pahalı mücevherler ve giysilerle örterler hatta Coño gibi, özel şoförleri bile vardır.
Yo iba a entregar las cosas en el departamento de Polícia, esos son unos amigos se metieron en las cabañas.
Bu eşyaları karakola götürecektim. Bu ibne ve onun arkadaşı, penislerimizi ellemeye kalktılar.
Tuvo problemas con la Polícia?
Polisle biraz, başının belaya girdiğini duydum.
mi celular quedo mudo y vine a buscar un telefono para llamar a la polícia.
Geldim çünkü, buradaki telefondanlardan Polisi arayacaktım. Zekisin sen, Sue.
Me casé con un polícia.
Ben bir polisle evliyim.
Quiero que todas las emisoras de radios y la de la policía informen que la polícia está inspeccionando coches dirección Frankfurt en el Autobahn.
Tüm radyo istasyonlarının ve polis radyosunun arabaları kontrol ettiğini bildirmelerini istiyorum.
Quiere que llame a la polícia?
Polisle gelmemi ister misiniz?
¡ Volveré con la polícia y una orden judicial!
Polisle geri geleceğim. Ve emir getireceğim.
Correcto. Y el asesino contaba con que algún ambicioso polícia revisara el auto.
Katil de polisin arabayı aramasına güveniyordu.
Escucha, si no llego en 20 minutos, llama a la polícia.
Dinle, eğer 20 dakika içinde dönmezsem, polisi ara.
- Polícia!
- Polis!
Entretanto, no deseo volver el caso de mi padre en un caso de polícia,
Ve, söylememe gerek yok, bende onunkini onaylamıyorum.
ahora la polícia está poniendo a salvo estos quadros inestimábles.
Bu tarafta işe, Dedektifle konuşan bayan...
Polícia de Vegas.
Ben Las Vegas Polisi'nden Dedektif O'Riley.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]