English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Spanish → Turkish / Pos

Pos translate Turkish

982 parallel translation
¿ Os da ¡ s cuenta de la ¡ nmensa tarea que tenemos ante nosotros cuando cons ¡ gamos una paz act ¡ va y agres ¡ va? Cuando concentremos nuestras energías en aprovechar la r ¡ queza de este planeta. Y explotar las enormes pos ¡ b ¡ I ¡ dades de la c ¡ enc ¡ a que han s ¡ do desperd ¡ c ¡ adas hasta ahora en la guerra y la competenc ¡ a s ¡ n sent ¡ do.
Kendimizi aktif ve agresif bir barış için tayin ettiğimiz enerjimizi bu gezegenin zenginliklerini ortaya çıkarmaya yönlendirdiğimiz şimdiye kadar savaş ve anlamsız rekabetler yüzünden ziyan edilmiş ilmin tüm imkanlarından yararlanarak üslenmemiz gereken bu muazzam görevin farkında mısınız?
Algunos vinieron sólo en pos de una nueva tierra, nuevas fronteras, un nuevo mundo.
Bazıları sadece yeni yer yeni vatan ve yeni bir hayat için gelmiş
Una cara y una figura agradables y buenos modales.
Yakışıklı bir yüz, boy pos ve terbiye.
Un hombre, con la descripcción de su marido, se bajó del coche.
Tarifinizdeki gibi ; üst baş, boy pos, her şeyiyle kocanıza benzer bir adam arabadan inmiş.
Me ha llamado la atención que mi muy adinerado benefactor... y las tribus locales están en algún tipo de competencia... en pos de las riquezas de Africa.
Zengin patronlarım ve buralı... kabilelerin, Afrika'nın zenginliklerini talan etme çabaları, ilgimi çekiyor.
Una vez sacrifiqué la felicidad de su hogar en pos de la guerra.
Bir keresinde, savaş gerektirdiği için seni aile mutluluğundan mahrum ettim.
Por favor, sé tolerante en pos del clan.
Klanın hatırı için lütfen anlayış gösterin.
Pos-sen-ho-fen.
Possenhofen.
Pues mientras Hawkins fue retrasado en su camino, la doncella Jean topaba con los hombres del rey, quienes recorrían la campaña en pos de las más bellas doncellas del reino.
Pek çok anda, Hawkins yolda oyalandı, hizmetçi Jean'in şehir dışında ülkedeki en güzel kızları arayan, kralın adamlarıyla başı belaya girdi.
Lo que no son capaces de hacer pos sí mismos, lo hacen a través de un pistolero... al que llaman Comisario.
Ve onlar Tanrı korkusu ile yapamazlar, kiralık silahla yaparlar. Onların adına Marshal denir.
Pos díselo en su cara pa'que no se te alboroten las bilis.
O halde bunu yüzüne karşı söyle, arkasından konuşmayı bırak.
Pos el curita ése de arriba.
Yukarıdaki rahip.
¿ Pos pa'qué crees que toma una?
Neden içtiğimizi zannediyorsun?
Va ahí entons y me dice piruja, y pos ni modo.
Sonra bana fahişe dedi ve ben de cevabını verdim...
Ora que si no la maté, pos poco le faltaría porque se la llevaron chillando como cochino.
Eğer onu öldürmeseydim, gerçekten bu sonum olurdu çünkü onu tuttuklarında domuz gibi bağırıyordu.
Pos claro.
Kesinlikle.
Pos para que te fijes pasas otra vez y saludas.
İyi öyleyse, bakmayı öğreneceksin tekrar gel ve bizi selamla.
Pos yo digo que son demonios coronados.
Bence hepsi şeytanın işi.
Pos si tú...
Bu yüzden, eğer sen...
Pos digas lo que digas, yo te estimo y te quiero favorecer.
Ne yapacağını söyle, seni çok ama çok seviyorum ve sana yardım etmek istiyorum.
Pos tú a mí me traes con el corazón en el hocico, tesorito mío.
Çünkü sen benim kalbimi çaldın ve onu ağzımın içine soktun, tatlım.
Yo no hago más que maldades, y pos...
Yaptıklarımın tümü kötü işler.
Caballeros, hemos recibido permiso del gobierno mexicano para cruzar la frontera en pos de Gerónimo.
Baylar, biraz evvel, Geronimo'yu takip etmek maksadıyla, Meksika'dan sınırı geçme müsaadesi aldık.
S ¡ Pardee no opera en Pres ¡ d ¡ o, es pos ¡ ble que esté en el Conchos ld al Conchos.
Eğer Pardee Presidio'dan daha uzakta bir yerde çalışmalar yapmıyorsa, Conchos onu bulacağın en güzel yer. Conchos'a git, aşağı akıntıyı 3 mil takip ettikten sonra büyük kıvrımı geç.
Hac ¡ a ¡ s lo pos ¡ ble para que 0s c0g ¡ eran.
Albay Pardee'ye söyledim kendinize biraz izin verin.
Pos aquel entonces, esas extrañas lunas habían aparecido... y una de ellas se convertiría en nuestra nueva casa... para aquellos que pudiesemos alcanzala.
O sıralarda, şu garip uydular belirdi. Oraya ulaşabilenlerimize, orası ev oldu.
SI ETE TI POS DE AMBIGÜEDAD
"Belirsizliğin Yedi Türü"
- También tenía algunas manchas de sangre - Grupo O Pos-y con algún tipo de enfermedad.
Kan lekeleri,'O'grubu, rh-pozitif... ölen ile uyuşuyor.
Pos ¡ blemente, eI mejor restaurante del país. No te preocupes por comer.
Ülkenin en müthiş restoranı olabilir, sen hiç merak etme.
... y coloquen sus as ¡ entos en pos ¡ c ¡ ón vert ¡ cal. Vamos a aterr ¡ zar.
... ve koltuklarınız inişe hazır olacak şekilde dikey hale getirilmelidir.
coloque su as ¡ ento en pos ¡ c ¡ ón vert ¡ cal, por favor.
Lütfen koltuklarınızı dik duruma getiriniz.
¿ Es pos ¡ ble que sean más de 30 m ¡ nutos?
Bunun 30 dakikadan fazla sürme ihtimali var mı?
Pos ¡ blemente no puedo...
Artık mümkün değil...
Wu Sung, el héroe que mató al tigre, al conocer el asesinato de su hermano Da Lang a manos de su esposa Pun Jian Lien y el adúltero Ximen Xing decidió vengarse acabando con su cuñada y fue en pos de Ximen Xing al...
Kardeşi Da Lang, karısı Pun Jian Lien ve yasak aşkı Ximen Xing tarafından öldürüldüğü için, İntikam almaya önce yengesini öldürerek başladı ve.. sonra Ximen Xing'i öldürmek için aslan lokantasına doğru yola koyuldu
Porque tengo ante mis ojos tu divina benevolencia y ando solo en pos de tu verdad.
"Şefkatin gözlerimin önünde," "senin yolunda yürüdüm."
Hay cinco posiciones. Cinco pos...
- Biliyor musun, beş pozisyon var.
No partes, por milésima vez, en pos de la realidad de la experiencia, ni a modelar en la fragua de tu alma la consciencia de tu raza.
Deneyimin gerçekliğiyle milyonuncu kez karşılaşıp ırkının yaratılmamış bilincini dövmeyeceksin ruhunun örsünde.
"Y se maravilló toda la tierra en pos de la bestia."
"Ve tüm dünya canavarın mucizleriyle hayrete düştü."
- Vamos en pos de nuestros sueños.
- Hayallerimizin peşinden gidiyoruz. - Sahi mi?
Pero también podemos usar nuestra compasión e inteligencia nuestra tecnología y riqueza en pos de una vida significativa para cada habitante terrestre para incrementar nuestra comprensión del universo. ... y para viajar a las estrellas.
Fakat aynı zamanda sevgi ve zeka kapasitemizi teknoloji ve sağlık değerleri ile birleştirerek, zengin ve anlamlı bir yaşamı gezegenin her noktasına yayarak,... evreni algılayışımızı yükseltip kendimizi yıldızlara taşıyabiliriz.
En pos de la verdad.
Gerçeği araştırmak.
Pasamos tanto tiempo en pos del todopoderoso dólar que olvidamos lo más importante.
Para peşinde koşarken o kadar çok zaman harcıyoruz ki en önemli şeyleri unutuyoruz.
Ni el tamaño ni la forma O lo que hizo exactamente Todavia no lo se
Ne boy, ne de pos olarak ya da tam olarak ne yaptı, hala bilmiyorum.
Listos los equ ¡ pos de rescate.
Ana üssü bilgilendirin.
Y en pos de gitana estrella,
Çingenelerin izini takip et
Su señoría, a cambio de la valiosa cooperación... con la inteligencia de pos guerra, el ejército lo otorgó al Coronel Quyet... una nueva identidad confidencial en el país.
Sayın Yargıç, savaş sonrası istihbaratı için değerli işbirliğine karşılık Ordu, Albay Quyet'a bu ülkede gizli yeni bir kimlik sağladı.
Loudon, tiene una figurita preciosa.
Loudon, boy pos endam bir harika.
Su pasión la pone a temblar, pero una mujer siempre irá en pos de un hombre fuerte, así como la viña se estira hacía la pared.
Tutkusu onu korkutur, fakat bir kadın her zaman güçlü bir erkeği yola getirir, tıpkı asmanın duvarı sarmalaması gibi.
La cajera lo recuerda porque su tarjeta de crédito se atascó en el cajero.
Satıcı kız onu hatırlamış çünkü Valerie'nin kredi kartı pos makinasında sıkışmış.
Por favor, ¿ podría la chica guapa del abrigo rojo que pos... posó... que pasó ayer por Cicely ponerse en contacto con la emisora de radio?
Dün.. dün Cicely'den geçen.. ... kırmızı montlu güzel bayan lütfen radyo istasyonuyla tekrar... tekrar iletişime geçermisiniz.
No es pos ¡ ble.
Değil.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]