Translate.vc / Spanish → Turkish / Premier
Premier translate Turkish
252 parallel translation
Neville Chamberlain, el premier británico, quiere el acuerdo con las dictaduras para salvar la paz.
İngiltere başbakanı Neville Chamberlain barışı sağlamak için diktatörlerle bir anlatma arayışı içindeydi.
Llame al Premier Kissoff por el teléfono rojo.
Bana Başkan Kissoff'u özel hattan bulun.
No hemos podido localizar al Premier Kissoff en el Kremlin.
Başkan Kissoff'a Kremlin'de ulaşamıyoruz.
Nuestro Premier es un hombre del pueblo, pero también es un hombre.
Bizim Başkanımız halkın adamıdır, ama aynı zamanda da bir erkektir.
¿ amenaza el Premier con hacer explotar este artefacto?
Başkan bu silahı kullanmakla mı tehdit ediyor?
Al Premier le encantan las sorpresas.
Başkan sürprizlere bayılır.
Disculpe señor, el Premier Kissoff al teléfono y está furioso.
Afedersiniz efendim. Başkan Kissoff arıyor ve çılgına dönmüş.
Frente a esta situación, al premier soviético podría no quedarle más alternativa que llamar a este alarde un ataque.
Rus başbakanının da... bu blöfe meydan okuyup... saldırmaktan başka seçeneği kalmayabilir.
Fui a una reunión del Premier.
Üst düzey bir subay ve kadrosuyla beraber bir toplantıya katıldım.
Aquí está la programación y los pases VIP para la premier de esta noche.
İşte bu akşamki büyük filminin programı ve VIP kartları.
- ¿ A quien vas a invitar a la premier?
- Prömiyere kimi getiriyorsun? - Ailemi...
Mira esto, pases VIP para la premier de esta noche.
Akşamki prömiyer için VIP kartı.
Claro, esta muy nervioso por la premier...
- Heyecandan hemen yoruldun tabii.
- No puedo, tengo la premier de mi película.
Boş musun? - Bu akşam olmaz. Film prömiyerim var.
De todas formar lo has traído para ver la premier, deberías estar emocionado.
Ne olursa olsun onu bu akşam için harika bir yere götürüyorsun. Heyecanlı olacağını biliyorsun.
Es muy excitante, esta es la premier.
Çok heyecanlı, senin büyük prömiyerin.
Venga, Papá te he traído aquí para que esta noche veas la gran premier, y me veas en una gran película de acción.
Baba, onca yolu büyük prömiyerimi izlemeye geldin. Beni büyük bir aksiyon filminde izledin.
- ¿ Que tal la premier?
- Prömiyerin nasıldı?
Sabes, todavía no te he felicitado oficialmente por tu premier.
Joe, prömiyerin için seni henüz tebrik etmemiştim.
Phillip Premier!
Phillip Wermeer!
Phillip Premier... estás arrestado.
Phillip Wermeer... Tutuklusun.
Tienes 10 segundos, Philippe Premier.
On saniyen var Phillip Wermeer.
Phillip Premier.
Phillip Wermeer.
¡ Ahora lo sé! Eres Philippe Premier.
Phillip Wermeer.
¡ Entréganos a Philippe Premier... y nos largaremos!
Clayton! Phillip Wermeer'ı dışarı gönder! Onu alırsak buradan hemen gideceğiz.
Philippe Premier está en esa carreta.
Phillip Wermeer şu vagonda.
Philippe Premier.
Phillip Wermeer.
El juez de Jefferson condenó a Philippe Premier.
Jefferson yargıçı Phillip Wermeer'i suçlu buldu.
El asesino fue condenado... los amigos de Premier se quedaron sin guía...
Katil mahkum edilecek... Wermeer ve Dostları Rehberleriyle gittiler...
¡ Premier está de nuevo acá!
Bu Wermeer! Şehre döndü.
Viajé con Philippe Premier.
Phillip Wermeer ile birlikte seyahat ettim.
Aquí estoy, Premier.
Ben, buradayım Wermeer.
Tú también estás acabado, Premier
Sen bittin Wermeer.
¿ Por qué proteges a Philippe Premier?
Neden Phillip Wermeer'ı koruyorsun.
Philippe Premier fue acusado de asesinato... de matar a un Saxon, por una corte comprada y pagada.
Phillip Wermeer, Saxonlar tarafından satın alınmış bir mahkemece suçlu bulundu ve idama mahkum edildi.
Calle Pierre Premier de Serbie, 52, París.
52 rue Pierre Premier de Serbie, Paris.
Si tuvieses alguna inclinación te la hubiera dado como esposa en lugar de mí, pero, esto no siendo el caso, sigo mi premier plan, y me caso yo.
Eğer ona karşı en ufak ilginiz olsaydı sorun yoktu, onu benim yerime seninle evlendirirdim. Ama öyle olmadığına göre ilk kararıma bağlı kalacağım. Onunla kendim evleneceğim.
- ¿ Ha hablado con el Premier?
- İlk onu mu söylemişti?
A veces, cuando discutíamos viejas campañas, la premier, el Motín, la Guerra afgana, la sonrisa a menudo se le borraba de la cara como por una mano invisible.
Bazen onunla eski seferler, İsyan, Afgan Savaşı, başbakan gibi konular üzerinde tartışırken, sanki görünmez bir el tarafından yüzündeki gülümseme birdenbire siliniyordu.
La premier Ulonova hizo una aparición televisiva y dijo que, técnicamente... existe el estado de guerra entre nuestros dos países.
Başbakan Ulonova televizyonda bir konuşma yaparak iki ülke arasında fiili bir savaş durumu olduğunu belirtti.
Contarán que el día siguiente... el presidente de los EE.UU. salió al balcón de la Casa Blanca... y que la "premier" de la U.R.S.S salió al balcón del Kremlin... y vieron el nuevo y distante Sol en el cielo.
Şöyle yazacaklardır : ertesi gün... A.B.D. Başkanı Beyaz Saray'ın penceresinden dışarı baktı ve S.S.C.B. Başbakanı Kremlin'in penceresinden dışarı baktı ve gökyüzünde uzakta yeni güneşi gördüler.
El Premier Saito...
İlk olarak Saito- -
El campeón ruso envía un frío saludo a su premier.
Rus sakin çünkü başbakanın geldiğini biliyor.
No sólo se enfrenta a un oponente invencible, sino también a un público hostil, con la presencia del premier ruso y la mayoría del Politburó.
Sadece yenilmez bir rakibe karşı değil, düşman bir kalabalığa karşı dövüşüyor, Rus başbakanı ve Politbüro üyeleri seyrediyor.
El Premier Hogan es un invitado regular de este establecimiento.
Başbakan Hogan bu kuruluşun düzenli konuklarından.
Apresúrese, Srta., o llegará tarde con el Premier Hogan
Kıpırdanmanız gerek hanımefendi yoksa Başbakan Hogan'a geç kalacaksınız.
Premier Bhavani de Barzan, Consejera Deanna Troi.
Barzan Başbakanı Bhavani, Danışman Deanna Troi.
Premier.
- Başbakan.
La Federación desea negociar un acuerdo de cooperación con su planeta a cambio de sus depósitos de trillo 323, que añadiríamos a nuestra oferta, premier Bhavani.
Federasyon bir ticaret anlaşması yapmak isteyebilirdi. Gezegeninizin zengin trillium 323 kaynaklarının kullanım hakkını... teklifimize ekleyebilirdik Başbakan Bhavani.
No estoy ni cerca de ir donde el premier y decir, " Discúlpeme, Camarada Presidente.
Başkana gidip de ;
El departamento informa que el Presidente está en contacto directo con el Premier Sovietico bomba nuclear explotó en los cuarteles militares de la OTAN..
... nükleer bomba NATO askeri karargahı üzerinde patladı...