Translate.vc / Spanish → Turkish / Probable
Probable translate Turkish
8,875 parallel translation
Lo más probable es que alguien de aquí venga a hacer la cobranza.
Büyük ihtimalle burada olan biri bunu yapacaktı.
He estado escuchando a Elizabeth Keen describir el trabajo de su unidad operativa, y tengo muchas preguntas, pero es seguro decir que existe sólo una que necesito plantearle, y esa pregunta es, como su jefe, ¿ puede decirme si la Agente Keen estaba en ese barco, el Fénix, en su capacidad oficial como agente del FBI, o estaba allí, como parece ser mucho más probable para mí, por razones personales que no tenían nada que ver con el trabajo de su unidad operativa y el FBI?
Görev gücünüzün yaptığı işi açıklarken Elizabeth Keen'i dinliyordum ve çok sorum var ve bu soruları sadece size sormam gerektiğin söylemek güvenli olur ve bu soru da, patronu olarak Ajan Keen'in o gemide, Phoenix'de resmi hüviyetli FBI ajanı olarak mı yoksa, bana öyle geldiği gibi, görev gücünüzün ve FBI'ın hiçbir ilgisi olmayan kişisel nedenler ötürü mü orada olduğunu söyleyebilir misiniz?
Quien haya hecho esto es probable que tenga acceso.
Yapan kişinin oraya erişimi olmalı.
Al contrario, nada era más probable.
Bilakis bekleniyordu.
Mi querido señor Norrell, no es probable que se repita esta oportunidad.
Ah sevgili Bay Norrell böyle bir fırsatın bir daha ayağınıza geleceği meçhul.
- Es probable que así sea.
- Geçecek.
Es probable que los sobrevivientes estén viviendo en barcos mar adentro.
İnsanlar genelde teknelerde, kıyıdan uzakta yaşıyor.
Lo más probable es que localizaran el teléfono aquí antes de que el microondas lo destruyera.
Mikrodalgayla yok etmeden önce büyük ihtimalle telefonunu buraya kadar takip ettiler.
Mira, traedme pruebas sólidas, estableced causa probable, y esposaré al mismo Dios.
Bakın, bana kesin kanıt getirin, olası nedeni bulun ben de kelepçeleri kendi ellerimle takayım.
Eso va a hacer mucho más probable que vayan a querer acusarme por lo de Kathy.
Bu da beni Kathie için suçlamalarını daha muhtemel hale getirecek.
¿ Sabes que es poco probable, verdad?
Bunun zor bir ihtimal olduğunu biliyorsun değil mi?
Como, aquí mismo. Sí. Ya lo dije, es poco probable.
Evet, dediğim gibi, zor bir ihtimal işte.
Poco probable.
Çok yüksek olmasa da
Puesto que estamos en Irán, el candidato más probable debería ser un chacal, necesitaremos una muestra para confirmarlo.
İran'da olduğumuz için en yüksek ihtimal çakaldır. Teyit için numune almanız gerek.
Lo más probable que de varón.
Yüksek ihtimalle erkek.
Es probable que Shah tuviera acceso a esta información.
Yani Shah'ın bu bilgilere erişmiş olması mantıklı.
Es posible. De todas maneras, yo no creo que sea probable.
Mümkün ancak karıştığını sanmıyorum.
Esa es la posibilidad probable.
En yüksek ihtimal bu.
Oh, bien, porque es probable que esté largándose de la ciudad.
İyi çünkü şehirden ayrılıyor olabilir.
Lo más probable.
Büyük ihtimalle.
No teníamos una causa probable.
- Geçerli bir sebep bulamadık.
Tus vasos y nervios están intactos, así que es muy probable que cuando haya terminado, puedas volver a hacer de inmediato lo que sea que estuvieras haciendo antes de meterte en este lío.
Damarlar ve sinirler sağlam. İşimi bitirdiğim zaman büyük olasılıkla kendinizi bu durma sokmadan önce her ne yapıyorsanız yapmaya devam edebileceksiniz.
Es probable que todavía esté en la Corte.
Hâlâ mahkemede galiba.
- No, pero es probable.
Hayır ama tahmin ediyoruz.
No, es poco probable.
Hayır, sanmıyorum.
Vigilan su departamento, pero es poco probable que vaya allí. ¿ Sí?
Yaşadığı apartmanı gözlüyoruz. Ama henüz ortada yok.
Sí. Es probable.
Evet, evet haklısın.
Pero eso es muy poco probable.
- Ama bu uzak bir ihtimal.
Ese es el culpable más probable de todos modos.
- En olası tahmin bu.
Es probable que te disparen en la cara.
Muhtemelen suratından vururlar.
Es probable que el Sr. Lewanski no despierte enseguida.
Yakında zamanda uyanma şansı yok.
- No parece probable.
- Mümkün değilmiş gibi görünüyor.
- ¿ Poco probable?
- Mümkün değilmiş gibi mi?
No lo fue. Si te fijas en el contexto de ambos lados, es probable en cierto grado.
Genel duruma bakarak, bu pozisyonda olmamız oldukça normal.
Ya que estás aquí, viene un probable cliente a las nueve.
Hazır buradayken... 9 : 00'da gelecek olan muhtemel bir müşterim var.
No, no, estoy diciendo algo menos controvertido y menos probable de hacer que me lapiden a muerte mis hermanas feministas.
Ben daha az tartışmalı bir şey söylüyorum beni musalla taşına koyacak feminist kız kardeşlerim var.
Es probable, ya que aquí hubo un bar después de la revolución.
Evet, muhtemelen bardan kalmadır. Devrimden sonra bar olmuş burası.
Aunque es más probable que siendo nosotros la familia real y todo... serás colgado.
Pek zannetmem ama, kraliyet ailesi oduğumuz için filan asılırsın.
Extendemos la búsqueda por un fugitivo, y también haré un viaje a Amiens, para conocer a una probable novia.
Kaçak için yaptığımız aramaları geliştiriyoruz, ve ben de Amiens'e gideceğim, bir gelin adayı ile görüşmek için.
Eso es poco probable.
Bu imkansız...
Pero si pierdo la calma ahora, Lo más probable es que sólo empeoraré las cosas
Ama soğukkanlılığımı şu an bozarsam, işler sadece daha da kötüleşcek.
Vale, lo más probable es que esto sea la reacción de un hacker al caso de Wharf.
Bu, büyük ihtimalle Wharf Master davasıyla ilgili bir hacker reaksiyonu.
Es muy probable que cada ronda en la revista y el de la recámara.
Muhtemelen şarjörü boşaltıp yataktaki mermiyi de kullanıyor.
Sin causa probable, no tenemos una orden.
- Makul şüphe yok, arama izni yok.
El conductor conducía un taxi retirado de más de una década, un vehículo cuya presencia es poco probable que se eligiera por casualidad.
Katil on yıldan yaşlı ve ıskartaya çıkartılmış bir araç kullanıyor, ki kullanılan aracın tesadüfen seçilme olasılığı oldukça düşük.
Así que lo más probable es que no pertenezca a ninguno de ellos.
O yüzden muhtemelen ikisine de ait olmayan bir anı.
Por supuesto, si no estás dividiendo tu tiempo entre... las penas de un policía de patrulla... y la caza de un probable terrorista.
Senin, hırpalanmış bir polisin sıkıntısı ile muhtemel bir terörist avı arasında zamanını hala bölmediğini farz ediyorum.
En una granja de datos en el Oeste, lo más probable.
Büyük ihtimalle batıdaki veri çiftliklerinden birinde.
Lo más probable es que acabes colgado en YouTube.
Muhtemelen YouTube'da bir video olur.
Es probable que mi abuela lo tuviera.
Ninem de erişmiş olabilir.
A menos que tuviesen ayuda, pero eso no parece probable, ¿ o sí?
Yardım almadıkları sürece tabi.